Bakayım translate Portuguese
12,930 parallel translation
Dur sana bakayım.
Apenas deixa-me olhar para ti.
Cam mesaj atmış. Ver bakayım.
Acabei de receber uma mensagem do Cam.
Bacağını düz tut bakayım!
Mantém a perna esticada. Faz isso por mim.
Hayır hayır, sus bakayım.
Não, cala-te. Eu é que peço desculpa.
Bakamayacağım artık. Bir bakayım.
Não consigo continuar a olhar...
Gidip bir bakayım.
Vou verificar.
Ne yapabilirim bir bakayım.
Verei o que posso fazer.
Şöyle bir bakayım neler oluyor.
Deixa-me consultar a minha agenda.
Her ısınmada, her yarışta, "Dur bakayım ne olacak?" der gibiydi.
Todos os treinos, todas as corridas, era do género : "Vamos ver."
Sen şu mevzuyu bir adam akıllı anlat bakayım. Ne olmuş, ne bitmiş.
Porque não conta a história toda desde o início?
Ver bakayım onu.
Dê cá isso.
Bana bak lan. Kim aldı bakayım senin sevdiğini elinden.
Ouça, quem a levou?
İndir bakayım onu.
Baixe-a.
Dur abi, bakayım.
Espere, vou ver.
Bağır bakayım kız.
Quero ouvir-te, miúda!
Bakayım.
- Deixa-me ver.
Dün tuvaletten çıktığımda millete bir bakayım dedim.
Ontem, vinha da casa de banho e pensei em dar uma olhadela.
Ben şu Zebra hakkında ne öğrenebileceğim bir bakayım.
Vou ver o que descubro sobre La Cebra.
Finansal kayıtlarından nereye ulaşabileceğim bir bakayım. Rebecca da numarayı araştıracak. Bizden gereken yardımı söyleyin yeter.
Vou à procura do relatório financeiro e a Rebecca vai verificar o número.
- Ver bakayım.
- Deixa-me ver.
Ben de ilk aramada kullandığım botnet'lere bakayım dedim.
Então fui verificar os botnets que usei na pesquisa original.
- Gidip bir bakayım.
Vou conferir.
- Dash'e ulaşabilecek miyim bir bakayım.
Deixa-me tentar encontrar o Dash.
Bir bakayım. Bir sürü insan sizi arıyor bay Murphy.
Muitas pessoas têm-no procurado, Sr. Murphy.
Ben de Stan'in dul karısından bir şey öğrenebilir miyim bakayım.
Eu verei se consigo achar a viúva do Stan.
Kendini New York'un barbar kraliçesi yap. Ben de rehabilitasyon merkezine gidip baban hakkında ne bulabileceğime bakayım. - Tamam.
Torna-te a rainha bárbara de Nova Iorque e eu vou ao centro de reabilitação ver o que descubro sobre o teu pai.
Bir bakayım.
Deixa-me ver.
Bırak da Philip'i izleyeyim, ne yaptığına bakayım...
- Deixa-me seguir o Philip.
- Ben de bakayım, ben de.
- Posso? Posso?
Neler yapabileceğime bir bakayım.
- Vou ver o que posso descobrir.
- Tamam hazır. - Ver bakayım.
Tudo pronto.
Bir bakayım.
É porreiro!
Ver bakayım.
Dá cá isso. Meu Deus.
Ver şu fotoğraflara bir daha bakayım.
Vim ver novamente aquelas fotos.
Dur bir bakayım.
Deixa-me ver.
- Öyle mi? Dur gidip bakayım.
Deixa-me lá ver.
Yarana bakayım.
Deixa-me ver isso.
Bir bakayım.
Deixa-me ver isso.
Bakayım cebinde ne kadar var.
Vamos ver quanto tenho aqui. Tenho um, dois.
- Üstünde kimlik var mı bakayım.
Vou procurar uma identidade.
- Ver bir bakayım.
Deixa-me ver.
"Programıma bir bakayım." dedi programında bir şey varmış gibi görünmeye çalışarak.
- Deixa-me ver a minha agenda, diz ele, para tentar parecer um homem com coisas na agenda.
- Gel bakayım minik kız, sana bir sarılayım.
Hoje dás abraços a todos, não é? - Anda cá. - Eu também?
Köpek mi oldun bakayım? Evet, beni kahramanı gibi gördüğü için hep böyle şirin şeyler yapar.
Está sempre a fazer estas coisas adoráveis porque eu sou o herói dele.
- Sus bakayım pis kahpe.
- Silêncio, elfa promíscua.
Boyle'a bir iyilik yap diyorsun? Tam olarak duyayım bakayım.
Está a dizer que queres um favor para o Boyle?
Ortaya bir yem atayım, bakayım kuşlar üşüşecek mi...
Vamos lançar a rede para ver se apanhamos alguma coisa.
- Bakayım.
Deixa ver.
- İkinde ayrılın bakayım.
– Parem de lutar!
Gelin bakayım buraya.
Aqui!
Ne yapabileceğime bir bakayım.
Deixa ver o que consigo fazer.