Bağdat translate Portuguese
714 parallel translation
Ve bu köpek de köpek değilmiş... Bağdat'ta yaşayan bir gençmiş ve kralın çok sevdiği biri olmuş.
E este cachorro não era um cachorro, mas um jovem que morava em Bagdá de quem o rei gostou.
Bağdat'ta dikkatli olmalısın.
Você deve ter cuidado em Bagdá.
Ama Bağdat'ın soylularından bilge bir adam onları bir kehanetle rahatlattı... dedi ki, " Zamanı gelince, bir kurtarıcı gelecek...
Mas um sábio de Bagdá os reconfortou com a profecia, ele disse, "Em alguns anos, o libertador vai surgir."
Abu, Bağdat'ın küçük hırsızı.
Abu, o ladrãozinho de Bagdá.
Ve gemiler Bağdat kadar büyük... yelkenleri bulutlar kadar.
Há barcos tão grandes, do tamanho de Bagdá, com velas grandes como nuvens.
- Bağdat'a geri dönmeliyiz.
- Devemos voltar a Bagdá.
Babab, Jaffar'la Bağdat'a gitmek istemiyorum.
Pai, não quero ir a Bagdá com Jaffar.
Eğer onunla Bağdat'a gitmek istemiyorsan gitmemelisin. Hayır.
Se não quiser ir a Bagdá com ele não irá, nunca.
Bağdat'a gitmek için hazırlanın.
Preparem-se para Bagdá.
Şimdi Bağdat'ta olmayı dilerdim.
Queria que estivéssemos em Bagdá.
Dilediğin yerde, Bağdat yolunda.
Onde você desejou, no caminho de Bagdá.
Ama Bağdat'ın soylularından bilge bir adam... onları bir kehanetle rahatlattı. Dedi ki...
Mas um sábio de Bagdá, os reconfortou com uma profecia, dizendo :
Bu küçük halı Bağdat'a zamanında varsın yeter.
Só este tapetinho, para chegar a tempo em Bagdá.
Ama ben arkadaşımı kurtarmak içi Bağdat'a gitmeliyim.
Mas tenho que ir a Bagdá salvar o meu amigo.
Bağdat'ın en iyi okuluna gönderilecek... ve doğunun tüm bilge adamları ona dünyanın ilmini öğretecek.
Ele será enviado a melhor escola de Bagdá, e todos os sábios do leste, o ensinarão a sabedoria do mundo.
Bağdat geçliğine parlak bir örnek olacak... ve herkes küçük hırsızın nasıl buralara geldiğini -
ele será um exemplo brilhante para os jovens de Bagdá. Eles podem lembrar como um ladrãozinho pode se tornar digno.
"O zamanlar Bağdat'ta, Şehrazat adında dansçı bir kız varmış... Yeteneği ve güzelliği sayesinde insanlar ona taparmış."
"Mas ocorre que em Bagdá, nessa época... havia uma dançarina chamada Sherazade... cujo talento e beleza a transformou em ídolo do povo."
"Ey Kamar, Bağdat Halifesi olduğunda bana gel o zaman seni dinlerim" diyerek aşkını reddetmiş.
"Procure-me Kamar, quando for califa de Bagdá, e o ouvirei."
Bu asi kardeşini, soylu ve aziz Bağdat Halifesi Harun El Raşid'i neredeyse yok edecek olan Kamar El Zaman'dır.
KAMAR-AL-ZAMAN... QUE TERIA DESTRUÍDO O IRMÃO... O GRANDE E NOBRE CALIFA DE BAGDÁ HAROUN-AL-RASCHID.
Eğer Kamar Bağdat'ı şimdi tek başına terk ederse kardeşinin tahtına tekrar el koymak için şehrin dışında yandaşlarını toplamaya bir şansı olacaktır.
Se Kamar sair de Bagdá só... terá chance, fora daqui, de organizar seus seguidores... de tentar tomar o trono do irmão!
Bağdat kargaşa içinde, bu kadar yoğunken tüm bunların olması!
Bagdá está uma confusão! E tínhamos tantos negócios!
Kamar... Bağdat Halifesi!
Kamar, califa de Bagdá!
Sonra da Bağdat'a,
Então, voltarmos a Bagdá.
Şehrazat, şu anda Bağdat'a dönmeyeceksin.
Não deve voltar a Bagdá agora.
- Kimin adına? Bağdat Halifesi Kamar Zaman adına.
Em nome de Kamar Zaman, o califa de Bagdá.
Bu ve tüm Bağdat senin olacak.
Isto e toda Bagdá serão seus!
- Bağdat'ın yaşlı ve çirkin kadını olarak tanınırdım.
- me passava por qualquer um!
BAĞDAT MOĞOL İSTİLASI GÜNLERİ
BAGDAD, INVASÃO MONGOL.
Tüm Moğolların Hakanı ve Bağdat Fatihi, Hülagü Han'ın Emriyle,
Por ordem de Hulagu, el Khan Soberano dos Mongois,
Bağdat'ın her bir taşı intikam için... -... ağlıyor.
Cada pedra de Bagdad grita por vingança.
Bağdat sokaklarından kan akıyor Efendimiz.
O sangue corre em Bagdad, Senhor.
Prens Kazım, bana çok iyi hizmet ettin. Allah'ın yardımıyla Bağdat'ta tekrar buluşacağız.
Cassim, serviste-me bem e com a ajuda de Alá ver-nos-emos em Bagdad.
- Oğlum, Bağdat'ın geleceği bu yolculuğa bağlı.
- Meu filho... o futurio de Bagdad depende desta viagem.
- Evet baba. Boynuna Bağdat'ın Kral Mührünü koyuyorum.
- No seu pescoço, deixo o Selo Real de Bagdad.
İkimizden biri yaşadığı sürece, Bağdat da yaşayacak.
Lembre-se sempre que enquanto um de nós viver, Bagdad viverá!
Seni ya da Bağdat'ı asla başarısızlığa uğratmayacağım.
Nunca te decepcionarei, pai, nem tão pouco a Bagdad.
- Bağdat Halifesi!
O Califa de Bagdad.
Ben Bağdat'ın mührünü taşıyorum.
Uso o Selo Real de Bagdad.
Eğer Bağdat'ı çaldığımız şeylerden mahrum bıraktılarsa, onları da soymalıyız.
Já que roubaram tudo de Bagdad, muito bem, podemos roubá-los.
VE ON YIL BOYUNCA MOĞOLLAR BAĞDAT'A HÜKMETTİ. VE İNSANLAR ACI İÇİNDE ÖLDÜLER
E então, durante 10 longos anos, os Mongóis dominaram Bagdad.
Ali Baba'nın başı ve haramilerin yok edilmesi için on bin altın. Moğol Hakanı ve Bağdat Hükümdarı Hülagü'nün emriyle.
10.000 peças de ouro pelo corpo de Ali Babá, e a destruição do Bando de Ladrões.
Unutma, henüz Bağdat'ın kraliçesi değilim.
Esqueces que ainda não sou a Rainha de Bagdad.
Sen Bağdat sarayında yaşadın. Söyle bana Hakan neye benziyor?
Você que já viveu na côrte de Bagdad, Como é realmente o Khan?
Bağdat yolunda yorgun bir gezginim.
Sou sou um viajante cansado a caminho de Bagdad.
Ama onu Bağdat'a götüreceğiz.
O levaremos a Bagdad.
- Tüm Bağdat'a örnek olacak.
Farão dele um exemplo para que toda a Bagdad veja.
Bağdat'ta liderin Ali Baba'nın takipçilerini sevenler çok.
Muitos em Bagdad, que amam o teu líder Ali Babá.
Bilin ki, Ulu Hakan'ın, asil ailemin kanı Moğollarınkiyle karıştığında, Bağdat'a bir kez daha barış ve mutluluk gelecek.
Saiba, poderoso Khan, que a paz e a felicidade voltará a Bagdad, quando o meu nobre sangue se unir ao dos Mongóis.
Senin bir gün Bağdat'ta saltanat sürebilmen için haysiyetimden fedakarlık ettim.
Por si, sacrifiquei a minha dignidade, para que um dia, pudesses reinar em Bagdad. E tudo isso, não significa nada para si?
Bağdat'ın adamlarıyla nasıl baş edileceğini bilirim.
Sei como lidar com estes homens de Bagdad.
Tüm Bağdat'ı aradık.
Procuramos por Bagdad inteira.