Baın translate Portuguese
347 parallel translation
Erimiş kurşun kalıba dökülür ve sertleşmesi beklenir. Soğur soğumaz altın yaldızla boyanır... Ve Fransa'ya gönderilmeye hazırdır.
Verte-se o chumbo líquido, deixa-se secar, e mal arrefece, é pintado de dourado e pronto a ser enviado para França.
Ba Gunn ın aletlerini ahırın üstüne koyun.
Ponham a carroça do Sr. Gunn no estábulo.
İsrailli Dostum, Albay Ba Alive'in onlara yardımcı Olmasını umuyorum.
Eu até estou a usar os serviços do meu bom amigo Israelita... Coronel Bar-Lev, para os ajudar.
Ba Alive'e Amin'i arattırın. Bir kez daha.
Digam ao Bar-Lev que telefone a Amin.
B.A., bu işte sen yer personeli olacaksın.
BA, desta vez, vais ser tripulação de terra.
B.A. iyileşebilmek için tüm dostlarımın sevgisine ve desteğine ihtiyacım var ve senin modelim olmanı istiyorum. Mor sarsıntılar başladığında bakabileceğim biri olmanı.
BA, vou precisar do amor e carinho de todos os meus amigos e quero que sejas o meu modelo, alguém em quem me possa inspirar quando as luzes roxas começam a piscar.
Neşelen B.A. Sigortanın zamanı dolmadı.
Anima-te, BA Tens o seguro em dia.
Yarısını bile bilmiyorsun B.A.
- Não sabes nem da metade, BA.
B.A., onu hemen buradan çıkarmalısın.
BA, tens de tirá-lo daqui.
Şimdi, Murdock, B.A., Hannibal, siz araba kiralayıp tutuklanacaksınız.
Murdock, BA, Hannibal, vocês alugam um carro e são presos.
B.A., Maria'nın annesinin Meksika sınırında bir ağılda tutulduğundan nasıl emin olabiliyorsun?
BA, como é que podes ter a certeza que a mãe da Maria está retida na fronteira mexicana?
Haklısın B.A., az eşyayla yolculuk yapmak daha iyidir.
Tens razão, BA, é melhor não levarmos muita bagagem.
B.A., Maria'nın kaçtığı aracın nereye gittiği konusunda...
BA, o veículo do qual a Maria fugiu...
- O böceği ezeceğim! - B.A., minibüsü onardın mı?
- BA, já arranjaste a carrinha?
- B.A.'den teçhizatı aldın mı? - Evet.
- Trouxeste o aparelho do BA?
Gerçekten B.A., Murdock ile bu şekilde konuşmamalısın.
BA, não devias falar assim com o Murdock.
- Plânın bana ait kısmı hep işe yarar.
- Vai resultar, BA?
Tabii ki uçmazsın B.A.
Claro que não, BA.
B.A., hayatın yollarında bir çok viraj vardır.
BA, a estrada da vida tem muitos atalhos.
Hazır mısın B.A.?
Já acabaste, BA?
Hey B.A. Kamboçya'da yaptığımız iki kişilik devriyeyi hatırladın mı?
BA, lembras-te daquela patrulha a dois que fizemos no Camboja?
- Hazır mısın B.A.?
- Estás pronto, BA?
B.A., Hannibal'ın dükkânına doğru gidiyorlar.
BA, estão a dirigir-se para a loja do Hannibal.
B.A. ve ben çöp meselesiyle ilgileniriz çünkü Hannibal'ın tam olarak ne istediğini biliyorum.
O BA e eu vamos tratar da recolha do lixo, pois eu sei exactamente o que o Hannibal quer.
B.A. düşüncelerini, mantıklı zekice ve makul açıklamaların ötesine de açık tutmalısın.
- BA, tens de expandir a tua mente para além das explicações racionais, inteligentes e justificáveis.
B.A. "Kötü tavır" olarak tanınıyor.
Conhecido como BA, de má atitude ( bad attitude ).
"Hizmet dışı" işaretlerini aldın mı B.A.?
Tens as placas de "fora de serviço", BA?
- B.A., tartıyı ayarladın mı?
- BA, reajustaste as balanças?
Murdock, B.A., sağı alın.
Murdock, BA, vão pela direita.
B.A. lütfen susar mısın?
E tu, BA, importas-te de estar quieto?
Sopalarını sallarken sen küçük gözlerini kaparsın B.A ve sonra sopayı tüm güçleriyle senin küçük yüzüne indirirler, seni dirsekten fırlatırlar dostum.
Tu fechas os olhinhos enquanto eles levantam o taco, BA, e eles baloiçam aquilo com toda a força que têm, acertam-te na cara e tiram-te do suporte.
Hey B.A., her şeyi ortalığa saçmışsın.
Olha lá, BA, estás a espalhar coisas por todo o lado.
B.A. personelin maaşını ödedikten sonra onu ve Murdock'ı alıp Denham'ı gözleyeceğiz.
Quando o BA pagar á equipa, vou com ele e o Murdock espiar o Denham.
Uçuşun tadını çıkarıyorsun ha B.A.?
Estás a gostar do passeio, BA?
- B.A., kesinlikle haklısın.
- BA, tens razão.
- B.A., kapının arkasına geç.
- BA, atrás da porta. - E eu?
- Nasılsın B.A.?
Estás bem, BA?
B.A., Murdock'ın kanı sana bir şey yapmayacak.
BA, o sangue do Murdock não te vai fazer nada.
Face, B.A., onları kebap yapabileceğiniz kadar yaklaşmadan tetiğe basmayın tamam mı?
Caras, BA, não comecem nada até eles estarem perto o suficiente.
B.A.'in burada olup çeneni kapatmasını öyle isterdim ki.
Quem me dera ter aqui o BA para te calar.
B.A.'in frekans ölçerini aldın mı?
Tens o taxímetro do BA?
Vern ve Kaptan Taksi çok iyi ama bir değişiklik yapıp şu iri, asabi, B.A adlı adamın arkadaşı olmaya karar verdim. Tabii, konuşan yumruğu Bayılt ve A Takımı ile birlikte.
O Vern e o Capitão Táxi são porreiros, mas decidi alterar as ordens e tornar-me companheiro do grande e nervoso BA mais o seu punho falante, o KO, e os Soldados da Fortuna.
B.A birkaç yaratıcı adamın kısa süre içinde, sınırlı malzeme ve büyük marifet ile neler yapabileceğine inanamazsın.
Bem, BA... É impressionante, o que alguns homens motivados conseguem fazer em tão pouco tempo com uns simples instrumentos e muito engenho.
Hey, B.A. nasılsın?
BA, como te sentes, rapaz?
O budalayı bir daha gördüğümde yumruklamaktan fazlasını yapacağım.
- Vá lá, BA... - Da próxima vez que vir o gajo, dou-lhe mais do que um soco.
B.A., küçük bir süt bıyığın olmuş.
BA, estás com bigodes de leite...
B.A'e aldırmayın.
Não prestem atenção ao BA.
Evet, sanırım haklısın B.A.
Julgo que tens razão, BA.
Hazır mısın B.A.?
Pronto, BA?
B.A., gerçekten uçmakla ilgili bu paranoyandan kurtulmalısın.
BA, tu realmente devias parar com essa paranóia que tens de andar de avião. - Não te mexas, BA.
B.A. Baracus bu yalanın hesabını hepinizin derisini yüzerek çıkaracak.
E aqui o BA Baracus vai tirar esta mentira a limpo.