Başka bir şey daha var translate Portuguese
420 parallel translation
Yapmayacağım başka bir şey daha var.
Exacto. Há outra coisa que nunca faria.
Başka bir şey daha var.
Ainda outra coisa.
Hazineleri istiyorum evet ama istediğim başka bir şey daha var.
Quero tesouros, sim. Mas existe outra coisa que também quero.
Başka bir şey daha var.
Outra coisa.
Clint, sana söylemeyi unuttuğum başka bir şey daha var.
Clint, há uma coisa que me esqueci de lhe dizer.
Kaptan, Kaptan, burada başka bir şey daha var, dinleyin.
Capitão? Capitão, há algo mais aqui. Ouça.
Bildiğim başka bir şey daha var.
Eu sei outra coisa.
- Binbaşı, başka bir şey daha var.
- Major, há outra coisa.
Başka bir şey daha var.
Aqui está outra coisa.
Ve Scout... biliyor musun, sana hiç söylemediğim başka bir şey daha var... Hani o gece tekrar Radleylerin evine gitmiştim ya?
E Scout... sabes outra coisa que nunca te contei... sobre aquela noite em que voltei à casa dos Radley?
- Başka bir şey daha var.
Há algo mais.
- Beni üzen başka bir şey daha var.
- Há outra coisa que me desola.
Kaptan, başka bir şey daha var.
Capitão, existe qualquer coisa a mais.
Başka bir şey daha var.
Quer dizer, há uma outra razão.
Oh, ve başka bir şey daha var... sportif bir şans. Neden kaçmayı denemiyorsun?
Outra coisa, por que não tenta fugir?
Beni kaygılandıran başka bir şey daha var.
Há outra coisa que me preocupa.
Söylemek istediğim başka bir şey daha var, bu işten hoşlanmıyorum.
E não me agrada o trabalho que anda fazendo.
Başka bir şey daha var.
Há outra coisa.
Ve başka bir şey daha var....
Isto é outra coisa...
- Yo, başka bir şey daha var.
Quero outra coisa tua.
Başka bir şey daha var.
E algo mais.
Memnun olduğum başka bir şey daha var Kristine.
Há outra coisa com a qual também estou satisfeita.
"Ama bir şey söyleyeyim mi, başka bir şey daha var."
"Estou aqui para vos dizer, há algo mais."
Pekâlâ. Daryl hakkında başka bir şey daha var mı?
- Há qualquer coisa no Daryl...
Benim için sırada başka bir şey daha var.
Penso que é altura para algo mais.
Başka bir şey daha var.
Há algo mais.
Bende başka bir şey daha var.
Eu também tenho aqui outra coisa.
Başka bir şey daha var, efendim.
Outra coisa, senhor.
Başka bir şey daha var.
- Mas há outra coisa...
Burada arkada başka bir şey daha var efendim.
Há aqui outra coisa, lá atrás.
- Başka bir şey daha var mı?
- Mais alguma coisa?
Başka bir şey daha var.
Houve mais uma coisa.
Başka bir şey daha var. Babanın bir kuru temizleme tesisinde çalıştığını söyledi.
Também disse que seu pai trabalhava em uma tinturaria.
- Kolunu mu incittin? Hayır kolu değil, başka bir şey daha var.
Não é o braço, há mais qualquer coisa.
Ama, kutlamamıza neden olan başka bir şey daha var... ve bu şey, belki de en önemli olanı.
Mas há uma outra ocasião que é a causa para uma celebração... uma que é talvez a mais alegre de todas.
Başka bir şey daha var, değil mi?
Há mais alguma coisa, não há?
- Başka bir şey daha var.
- Há algo mais.
Şimdi çok garip olan bir başka şey daha var.
Há mais uma coisa que também é muito estranha.
Daha önce tartisilacak baska bir sey var.
Há algo mais para discutir antes.
Bir başka şey daha var.
E há outro ângulo.
Başka bir şey daha var.
Aqui o calor é insuportável, tem mosquitos... e depois há outra coisa.
Bundan başka bir şey yok değil mi senin için? Zaten yeterince oğlun var. Daha fazlasını ne yapacaksın ki?
Aí está a única coisa que eu julgava que tinhas que chegasse.
- Başka bir şey daha çıkar diye düşünmüştüm ben de. - Evet, var.
- Logo vi que havia mais alguma coisa...
Burke... başka bir şey daha var.
Há mais uma coisa.
Aç bir gezgini zarif bir Vak yonca çorbası ile başlayan lezzetli bir ev yemeğinden daha iyi yatıştıracak başka bir şey var mıdır?
Que melhor maneira para suavizar satisfazer um viajante esfomeado do que com uma refeição caseira deliciosa? A começar por uma sopa delicada de trevo Vak!
Ziyaretinizi daha keyifli hale getirmek için yapabileceğim başka bir şey var mı?
Há mais alguma coisa que possa fazer para tornar a sua estadia agradável?
Bildiğim bir başka şey daha var ; prezolar boktan şeyler. Hiçbir işe yaramıyorlar.
As camisas não prestam e não servem para nada.
- Başka bir şey var mı? - Bir şey daha var.
- Bem, há mais alguma coisa?
Sizin için yapabileceğimiz başka bir şey var mı? Evet, bir şey daha var.
- Há algo mais que possamos fazer?
Ve başka bir şey daha var.
E outra coisa...
Ve başka bir küçük şey daha var.
E depois, há outra coisinha.