English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Bedavaya

Bedavaya translate Portuguese

1,009 parallel translation
Onu bedavaya veririm.
Por ele não cobrarei nada.
Ama onu çocuğa bedavaya veriyorum.
Mas eu o dou de graça.
Hazırken apandisitimi bile aldılar, hem de bedavaya.
Até me tiraram o apêndice de graça.
- Bu Yunanlıyı bedavaya alacak.
- Compra este Grego por tuta e meia.
Şapşallık etme, bedavaya.
Não sejas estúpido, desta vez é grátis.
O doktor. Hormonları bedavaya buluyordur.
- Deve receber hormônios de graça.
Hem de bedavaya. Siz görürsünüz.
De graça também.
Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde bedavaya şehir turu yapıyorsun.
Robert, devias prestar atenção. Estás a ter uma visita guiada de uma das mais belas cidades do mundo.
Bedavaya alın.
Leve sem pagar.
Bedavaya alın. Bedavaya.
Leve sem pagar e leve sem pagar.
Çok kereler hayatını birkaç lira için riske attı ve sonunda bedavaya öldü.
Tantas vezes arriscou a vida por um tostão... E desta vez morreu gratis...
Ancak orada bedavaya konusuluyor.
Lá deixam telefonar de graça.
- Ya sen nesin? Eğer odana gelseydim elbiseleri bana bedavaya verirdin.
Se eu tivesse ido ao seu quarto, tinha-me dado os vestidos de graça.
Kimseye bedavaya ev vermiyorlar ama.
Claro, pagando não há problema!
Bedavaya, kimseye bir şey vermem.
De graça, não dou nada a ninguém!
Nasıl olsa bedavaya aldı.
Levou-o de graça.
Buzdolabını o pisliğe bedavaya vermemeliydin.
Não devia ter dado o frigorífico a troco de nada.
Paralarını sen ödüyorsun ve bütün pislikler bedavaya konuşuyor!
Pagas a tarifa, e todos os vadios aproveitam a boleia.
Bunu yapmak için buraya gelip 65 sent verecekleri aklına gelir miydi? Samanlığa gitselerdi, bedavaya gelirdi.
Pagam bilhete para virem para aqui namorar quando podem ir para o palheiro de borla.
Bir dolara, yani bedavaya, Kelp'in Kool Tonik'ini deneyin.
Por um dólar, a décima parte de dez dólares, provem o "Tónico Fixe Do Kelp".
Bedavaya korunabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Julgam que têm protecção à borla?
Pis, yaşlı bir domuzun seni öpmesine bedavaya mı izin veriyorsun?
Você deixa esse velho porco beijá-la de graça?
Bedavaya iki araba.
Mas pensando bem, acho que ele salvou as nossas vidas.
Demek istediğim... bunu bedavaya yapman değil tabii.
Isso não significa... que o faça de graça.
Harvey, kız arkadaşının dişlerini bedavaya yapmamı ister misin?
Gostavas que eu arranjasse os dentes da tua namorada de borla?
Bedavaya gelebilirsin.
Levá-lo-emos sem pagar.
Dünyanın en süper 3 gününü bedavaya veremezsin.
Tu proporcionas o maior festival grátis do mundo.
Genelde bedavaya iş yaptığımda başım belaya girer. Gel.
Trabalhar de graça costuma dar-me azar. anda.
Polis bedavaya bu işlere bakıyor.
A polícia faz isso de borla.
Onları neredeyse bedavaya aldık
Foram uma pechincha.
Oraya gidip gelen klimalı bir otobüsümüz var. Size Reata Rancheros'u bedavaya gezdirecek.
Temos um ônibus com ar-condicionado... para levá-los a conhecer Reat Rancheros.
Malları yağmalananlarsa, ellerinde kalanları yok pahasına sattılar, resmen ellerindekileri bedavaya verdiler.
Depois, os que foram roubados venderam o que tinham para reconstruir, quase dando as coisas deles.
Bana neredeyse bedavaya geldi.
Custaram-me uma ninharia.
Hayat bana bedavaya hiçbir şey vermedi zaten.
Nunca consegui nada de graça na vida.
- Bedavaya gitmez.
- E ela não vai de graça.
Al. Sana bedavaya veriyorum.
Ofereço-te.
- En azından bedavaya garajı oldu.
- Pelo menos tem garagem de borla.
Size ve annenize bedavaya güzel bir ev vermedi mi?
Não vos deu, e a vossa mãe, boa casa, sem encargos?
Yemeği bedavaya getirdin.
Não conseguiste comer de borla?
Sahip onu bedavaya verir diye tahmin ediyorum.
Acho que o mestre lhe dará a liberdade como um favor.
Seni satın aldıklarında, onlara ruhunu bedavaya vermişsin.
Quando te compraram deste-lhes a tua alma de graça.
Yöredeki bütün kızlar bana bedavaya verdiler.
Todas as meninas no distrito dê-me livre amoroso.
Hayır, Markus, bedavaya vermek gibi birşey olur bu.
Isso é dar-me uma prenda! Leve-as!
- Az önce bedavaya vermiştin.
- Deste-ma por nada!
- Bedavaya olacaktı.
- Era de graça, meu.
Oradaki vergi durumu... arsa pratikte bedavaya geliyor.
Sabes, a situação fiscal de lá é de tal forma que a terra não custa praticamente nada.
Şu Fontenelle serserisi kürkleri neredeyse bedavaya alıyor.
Aquele maldito Fontenelle paga uma miséria pelas peles.
- Bedavaya alabilirsin.
- Mas para ti é de graça. - Olá.
Şu işe bakın, acayip reklamımız oldu, hem de bedavaya.
Anúncio de primeira página e de graça. Acreditas?
Bedavaya mı oyunculuk yaparsınız?
Actua de graça?
Öteki kasabaya gitmesi ve kahvaltısı bedavaya geldi.
Teve a boleia que queria e pequeno-almoço de graça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]