Beden translate Portuguese
2,431 parallel translation
Yeni beden eğitimi öğretmeniniz benim.
Sou o novo professor de ginástica.
Beden eğitimi öğretmeni mi?
Professor de ginástica?
Şu jetpack'li adam aynı benim beden eğitimi öğretmenime benziyordu.
Aquele no jacto parece o meu professor de ginástica.
Beden dersinden "A" almam lazım.
Porque preciso de um professor de ginástica.
Ne düşündüklerini biliyorsunuz... Beden dili falan filan, her boklarını...
Sabes o que ele está a pensar e então tu podes... usar a liguagem corporal, sabe, essas coisas todas.
Bu is için bes beden küçük geldigimden ben de Sully'e gittim.
Estava com um défice de 5 mil, então recorri ao Sully.
Eminim bes beden küçük geldi lafi o zamanlar oldukça hosuma gitmistir özellikle de yag çekiyorsan.
Tenho a certeza que 5 mil era muito bom para mim. especialmente a vender metanfetamina.
Kız kardeşinle arandaki şu beden farkına bir baksana.
Se queres ficar do tamanho da tua irmã.
İçinde yaşadığım bu beden, çok zayıf.
Este corpo onde vivo é fraco.
Baba sanırım Beden öğretmenim gay.
Papá, creio que o meu professor de ginástica é gay.
Kilise rahibi bir olaya beden istilası değerlendirmesinde bulunmadan önce psikiyatrik açıklamaların, tükenmiş olduğunu bilmesi gerekir.
Quando um exorcista é chamado para determinar uma possível possessão, já o padre da paróquia se terá certificado, de que todas as explicações psiquiátricas foram esgotadas.
Piskopos'un izin vermesiyle şeytan çıkarıcı, beden istilasını tespit etmek üzere çağrılır.
Com a autorização do bispo, é então convocado um exorcista para determinar a possessão.
Çoğunlukla erken beden istilasında emareler hemen göze çarpmaz.
Frequentemente, os primeiros sinais de possessão são subtis.
Peki ya beden istilası, çektiği acının bir yanılgısıysa?
E se ele sofresse da ilusão, de estar possuído?
Hiç kuşkusuz, psikolojik rahatsızlıkla beden istilası birbirine çok kolay karıştırılabilir.
É sabido que é muito fácil confundir uma doença psicótica, com possessão.
Beden istilasına uğradıklarını da anlamazlar, değil mi?
Nem as pessoas possessas quando estão possessas, pois não?
Fakat beden istilasına uğramış insanlarda kolay anlaşılır evreler var. - Kastettiğim bu.
Mas as pessoas possessas têm períodos de lucidez, é essa a diferença.
Bu beden istilası için hızlı bir testtir.
É o teste mais rápido, para determinar a possessão.
O zaman şeytan diye bir şey yok ve beden istilasına uğramadın mı?
Então, não há nenhum demónio e não estás possessa?
Beden ve ruh, korunup kollanıyor.
Vela por nós, corpo e alma...
Kaç beden giyiyorsun?
Que número é que vestes?
O derginin büyük beden editörü.
É a editora dos tamanhos grandes.
Russell Gettis. Beden öğretmeni.
Russell Gettis, professor de ginástica.
- Hala beden öğretmeni misin?
- Continuas a ser prof. de ginástica?
- Evet beden hocası.
Tens a certeza de que queres fazer isto? - Professor de ginástica.
- Üst beden gücün yok.
- Não tens força no tronco.
İnsanın ortaokul beden hocası olması için neyi yanlış yapması lazım?
O que tem de correr mal na vida de alguém para ele acabar como professor de ginástica num liceu?
Küçükken, Harvard'da beden eğitimi profesörü olmak istiyordum.
Em jovem, queria ser professor de educação física em Harvard.
Yani seninle çıkacak olsam bir harabede dört köpeğiyle kalan bir beden hocasıyla çıkmış olacağım.
Então, basicamente, se eu fosse sair contigo, estaria a tomar a decisão consciente de andar com um prof. de ginástica, que vive numa barraca com quatro cães.
Görüşürüz, beden hocası.
Até à vista, Professor de Ginástica.
Beden boşluktur, boşlukta beden...
Forma é vazio, vazio é forma...
Beden ölçünüzü bana sordular.
Eles perguntaram-me qual era o seu tamanho.
Hadi, ruh ve beden arınması bu.
Vá lá! É um retiro mental e físico.
Julio, 38 beden olmaya çalışmaktan vazgeçti...
Julio deixou de se preocupar em entrar num tamanho XS.
"Bir adamın üstünü değiştirebildiği gibi, ruhlarda beden değiştirip, tekrar dönerler"
Um homem muda de roupa... A alma muda e os corpos voltam...
Ucuz saç tıraşınla oturmuş 14 yaşında bir kız gibi votkayla sarhoş oluyorsun. 44 beden giyiyorsun oysa 42 giyiyor olman gerekirdi.
Tem um corte de cabelo antiquado, bebe vodka com mirtilo como uma rapariga de 14 anos e veste roupa dois números acima do seu.
20 yıl yanlış beden takım almışım, yani...
Parece que andava a comprar o tamanho errado há 20 anos...
6 saatlik beden eğitimi dersini Mary'nin hatırına terlemeden...
Passei o 6º período de Educação Física a tentar desesperadamente não suar... -... por amor à Mary.
Beden ve ruhlarla ayrıca aç, keskin ve pis şeylerle dolu bir yer.
Cheio de corpos e almas de todas as coisas com fome, afiadas e malvadas.
Güzel beden.
Bonito saco de carne. O tipo parece uma senhora.
Şimdi beni gönder, o da ölü bir beden olsun.
Exorciza-me agora... Ela é apenas um saco de carne morto.
Beden ölçülerine göre o da olamaz.
Medidas corporais diferentes.
Ama burada düzinelerce farklı türler var ki, normalde ölü beden veya marihuana'ya ilgi duymazlar.
Mas há várias outras espécies que não seriam atraídas por um cadáver ou marijuana.
Beyin söyler beden ise takip eder.
O corpo segue a liderança do cérebro.
O ve böcek tek bir beden olmuşlar.
Ele e o escaravelho uniram-se como um só.
Eğer bunu düzenli olarak yaparlarsa beden eğitimi dersi olarak sayılabilir.
Se eles fizerem isto regularmente, podia contar como Educação Física.
Ben yeni bir beden alacağım, ve sen de sonsuza dek böyle şeffaf, mal gibi kalacaksın.
Eu fico com um corpo novo, e tu ficas um parvo translúcido até ao fim dos tempos.
Evet, böyle genç ve güzel bedenlerin terleyip birbirlerine muhteşem bir beden zevki tattırmak için kıvrandığı bir yer olsun.
Sim, talvez um sítio apertado com corpos novos e bonitos a suar e a contorcerem-se uns contra os outros numa orgia gloriosa da carne.
"ikisi birleşip tek beden olacak."
"e serão uma só carne."
Kaç beden giyiyorsun?
Que tamanho vestes?
Beden Eğitimi dersi?
E em Educação Física?