Bekliyordum translate Portuguese
4,332 parallel translation
Ben de bunu bekliyordum.
Isso mesmo, era disso que estava à espera...
Uzun zamandır bunu bekliyordum.
Tu gerias, e isto já foi longe demais.
Sana söylemek için doğru zamanı bekliyordum.
- Queria contar-te na altura certa.
Ben de aramanı bekliyordum.
Estava à espera da sua chamada.
Dışarıda bekliyordum.
Estava à espera lá fora.
Gazetecilerin sorularını bekliyordum.
Eu esperava perguntas dos reporteres.
Biraz daha az inek biri bekliyordum.
Alguém um pouco menos cromo.
Aslında seni bekliyordum.
- Estava à sua espera.
Çiçekçide boğazına kadar şakayık ve elma çiçeklerine batmış olmanı bekliyordum.
Pensei que estivesse na florista atolada em peónias e flores de macieira.
Kafede seni bekliyordum.
Estava à tua espera no "The Brew".
Bu yüzden bunu yaptırabilecek olan kişinin gelmesini bekliyordum.
Por isso é que estive à espera da pessoa que pode.
- Evet, bekliyordum.
- Sim, esperava.
- Bunu bekliyordum işte.
Era isso que eu esperava.
Kapıyı başkasının açmasını bekliyordum.
Esperava que outra pessoa atendesse a porta.
- Seni bekliyordum.
- Vim para te ver.
Bana söylemeni bekliyordum.
Andava à espera que me dissesses...
Sana söylemek için düğünün bitmesini bekliyordum.
Ia contar-te depois do casamento.
Seninle konuşmak için bekliyordum.
Estava à espera, para falar contigo.
Kardeşini bekliyordum.
Estava à espera do teu irmão.
Her gün Abu Kaes ile konuşuyorum. Bana söylemeni bekliyordum ama sen Badawi ve onun çetesiyle sürtmekle meşguldün.
Falo com o Abu Kaes todos os dias. a passar tempo com o Badawi e o grupo dele.
Gerçekleşmesini bekliyordum.
Esperava a concretização.
Aşağıda seni bekliyordum.
Estava à tua espera lá em baixo.
Bunu ne planlıyordum, ne de bekliyordum fakat buradayız işte.
Quando você... Eu não planeei e nem esperava isto, e ainda assim, aqui estamos.
Ben ölçüler büyüleyecek diye bekliyordum ama ağırlıklar aktı yürüdü.
Pensava que as medidas iam ser as estrelas do espectáculo, mas afinal foram os pesos.
Dürüst olmak gerekirse senin oğlan Auggie Anderson'un bunu becermesini bekliyordum.
Achei que era o Auggie que vinha.
- Seni bekliyordum.
- Estava à tua espera. - És inacreditável.
Evinin dışında bekliyordum. Arabasına bindi. Arabaya bindim.
Esperei do lado de fora da casa dele, ele entrou no carro e eu abordei-o.
Bana mesaj gönderip başından attığında barda bekliyordum.
Estava à espera dele no bar e, ele dispensou-me por mensagem.
- Bunu ne kadardır bekliyordum anlatamam.
Esperei muito por isto.
Mutlu olmanı bekliyordum.
Pensei que fosses ficar feliz. O quê?
Jessica, ben de senin aramanı bekliyordum.
Jessica, estava à espera de uma chamada tua.
Ben de ne zaman anlayacaksın diye bekliyordum.
Estava a perguntar-me quando é que ias descobrir.
Annesinin ölmesini bekliyordum.. .. çünkü doğru olan şey de buydu.
Eu estava à espera que a mãe dele morresse porque era o mais decente a se fazer.
Kural yok dediklerini sanıyorum bu yüzden bu tarz bir şey bekliyordum.
Acho que eles disseram que não havia regras, então talvez eu devesse ter prespectivado algo como isto.
Binbaşının ekip toplamasını bekliyordum.
És um tipo marado.
Bunun için en iyi anı bekliyordum ve dostum, o an...
Tenho estado à espera do momento certo para isto. E, meu amigo, o momento é...
Seni aramak için uygun bir saati bekliyordum ben de.
Eu queria esperar para ligar a uma hora apropriada.
Karnında doğaüstü bir şişlik bekliyordum da.
Esperava ver algum tipo de bebé sobrenatural milagroso.
Sana anlatmak için doğru anı bekliyordum. olay çıksın istemedim.
Estava à espera do momento certo para te contar. Eu não queria que fizesses uma cena.
Böyle olmasını bekliyordum zaten.
Bem, quase que já esperava por isto.
- Arabada oturmuş bekliyordum.
- Estava no meu carro, à espera.
Yatağa gelip... iyi geceler öpücüğü vermesini bekliyordum.
Fiquei à espera dele na cama para me dar m beijo de boa noite.
Oh, arabanın içindeyken bu bekliyordum. Bu kokuyu.
Estava à espera disto...
Dükkanı soyabileyim diye boşalmasını bekliyordum.
Durante uma hora? Esperei até ficar vazio para o poder assaltar.
Bunun için en iyi anı bekliyordum ve dostum, o an...
Tenho estado à espera do momento perfeito para isto e, meu amigo, esse momento é...
24 yıldır tekrar giymeyi bekliyordum.
Esperei 24 anos para usá-lo outra vez.
Pekâlâ, doğru zamanı bekliyordum.
- Certo. Estava... à espera do momento certo.
Bu piçe gününü göstermek için bu anı bekliyordum. Nihayet o an geldi
Tenho esperado o momento certo para fazê-lo pagar e finalmente é este.
Uzun zamandır bu konuşmayı bekliyordum.
Há muito que aguardo esta conversa.
Onu bekliyordum.
Tenho estado à sua espera.
Seni dışarıda bekliyordum.
Estava à tua espera lá fora.