Bilirsiniz ya translate Portuguese
179 parallel translation
Sonra o çok normal bir ölümlü olur, bilirsiniz ya, ne kadar kokuşmuşturlar!
Depois, ele é um mortal perfeitamente normal, e sabe, como eles são!
Bilirsiniz ya, adını henüz bilmiyorum. "Fido" ya ne dersin?
- Sabes, ainda não decidi. - Que achas de Fido?
bilirsiniz ya, bu yabancı arabalar hassas şeyler.
- Os carros estrangeiros são sensíveis.
Bilirsiniz ya, gecenin yarısı ayaktaydım.
- Passei metade da noite acordado.
Şu sandalyeden düşmüş olabilirdi, ve kafasını bir şeye çarpmış olabilirdi, fakat, bilirsiniz ya, o oldukça iyi bir darbeymiş.
Pode ter caído da cadeira e batido com a cabeça... Ela tinha um grande galo.
Bilirsiniz ya, biri ona vurmuş olabilirdi.
Alguém pode tê-la agredido.
Bilirsiniz ya, beni rahatsız eden bir başka şey var.
Sabe, há outra coisa que me incomoda.
Bilirsiniz ya, burada çok sıkışık görünüyorsunuz.
Parece ter falta de espaço, e estava cá a pensar...
Bilirsiniz ya, araba konusundaki iş. evet.
- Aquilo do carro...
Bilirsiniz ya Adını biliyor muydun?
- Sabes o nome dele?
Şey, bana öyle geliyor ki, eğer... biri içeri girip karıma arabamı uçurumun dibinde bir mermi deliği ile birlikte bulduğunu söyleseydi, bilirsiniz ya, sanırım arabada olup olmadığımı, yaralı olup olmadığımı, yaşayıp yaşamadığımı sorardı...
Bem, parece-me que se aparecesse alguém a dizer à minha mulher que tinham encontrado o meu carro no fundo de um desfiladeiro com um buraco de bala, acho que ela quereria saber se eu estava no carro, se estava ferido,
Bilirsiniz ya, şu ana değin, şarapların sadece içmek için olduğunu sanırdım.
Até agora, pensava que os vinhos serviam apenas para beber.
Bu karım için müthiş bir şey olur. Bilirsiniz ya, onun küçük bir sorunu var...
Ela tem problemas nesse aspecto.
Bilirsiniz ya, ben de bunu merak ediyordum çünkü siz çok farklısınız, ve sizde takdir ettiğim şey de bu.
Estava a pensar nisso porque a senhora é tão diferente. É isso que admiro em si.
Bilirsiniz ya, aslında geçmişte bir zamanlar burada bir detektif yüzbaşısı vardı, onunla ben geçinemezdik.
Por acaso, há uns tempos, havia um capitão um detective com quem não me dava bem.
Şimdi, aklıma şu geldi, bilirsiniz ya, böylesine genç birinin kendilerine bir anahtar vereceği kız arkadaşları olabilir.
Ocorreu-me que um rapaz novo como ele podia ter dado a chave a alguma namorada.
Bilirsiniz ya, son araştırma projelerinizde kullandığınız türden?
Daqueles que usaram no seu último projecto de investigação?
Bilirsiniz ya, tıpkı havaalanına gitmek üzere tam taksiye binersiniz, bir şey unuttuğunuz, bir şeyin eksik olduğu endişesine kapılırsınız ya?
Assim que entra no táxi e se dirige para o aeroporto, tem a sensação que se esqueceu de algo? Que falta algo?
Bugün de isteseler, bilirsiniz ya, bir şeyler ayarlarsınız.
Ainda hoje as encontro, se me pedirem.
- Bu ne demek? - Bir düğme, bilirsiniz ya.
Que é isso?
Yahudi karşıtı bir saçmalık ki inanmazsınız, bilirsiniz ya büyük bir tatlı su balığı sazan balığını yutar, bir levrek de bu tatlı su balığını turnabalığı bu levreği yutar, adamın biri de turnabalığını yer.
Isso é conversa fiada anti-semita, você não acredita nisso. Sabe que a sardinha devora o ruivo, a perca devora a sardinha, o lúcio devora a perca, e o homem devora o lúcio.
- Genetik te olabilir.. - Ya da.. Bilirsiniz ya..
- Ou pode ser genético.
- Bir düğme, bilirsiniz ya.
Um empregado, sabe como é, Senador, vá lá.
Yani, Chip ya da benim gibi değil, bilirsiniz.
Digo-lhe, ele não é como o Chip ou como eu, sabe?
Oh, bilirsiniz, rüzgar gülü gibi, devire göre rüzgar nereden eserse... oraya dönüverilir ya.
Oh, você sabe, rodopiando como um cata-vento sempre que o vento mudar de rumo.
Ya kişinin ruhu, bilirsiniz, bir iblis tarafından ele geçirilmişse... şeytan kovma ayini için ne yaparsınız?
Se uma pessoa estivesse possuída por um demónio, como é que se consegue fazer um exorcismo?
Ibiza Ibiza'dır, ve burada insanlar kendileridir, anlarsınız ya... insanlar daima oldukça ilginç şeyler yaparlar, bilirsiniz. Bu yüzden asla şaşırmamalısınız.
Ibiza é lbiza e aqui as pessoas estão sempre a fazer consigo mesmas, todas as coisas estranhas por isso não deveriam estar chocadas.
Siz daha iyi bilirsiniz herhalde... ama yerinizde olsam yabanda yolculuk ederken bir avcıya güvenmezdim.
Talvez vovê sa ¡ ba melhor do que eu... mas, no seu lugar, eu não sa ¡ r ¡ a vom um vavale ¡ ro pelo ¡ nter ¡ or.
- Siz daha iyi bilirsiniz. - Bilmediğim için soruyorum ya!
- Certamente deve saber, Sr. Ministro.
Kapıya da bir göz koydum, böylece onun bir kapı olduğunu bilemeyecekler ve tekrar içeri giremeyecekler. Çünkü bilirsiniz, bu bir göz.
Coloquei o olho na porta... assim eles não voltarão pois acham que é um olho.
Bilirsiniz, Bunker Hill tören yönünden zengindir... ama bu her zaman kişisel tutmak istediğim bir olaydır... bir binbaşıya hoşçakal der ve bir diğerini buraya atarken.
Bunker Hill é rica em cerimónias, mas esta é uma ocasião que prefiro manter privada, quando me despeço de um Major e nomeio outro para o seu lugar.
On bir buçukta personelimle toplantı yapıyordum. Bilirsiniz onları çekilmez müşterileri memnun etmelerini söylüyordum. Ve özellikle Andrea'ya yemeği o kadar sıcak yapmasına... gerek olmadığını anlatıyordum.
Veja, às 11 : 30 tive a reunião com os meus funcionários, discutir com os empregados e tal, e em particular dizer ao Andrea, para não fazer o caril muito picante porque ele exagera
O siyah çocuklardan zor ve ya İspanyol olanlardan, çünkü herkes düşünür, bir graffiticinin siyahi veya porto rikolu olduğunu, ve bu şekilde, bilirsiniz, Bu yanlıştır.
É mais difícil para os miudos negros ou os hispânicos, pois toda a gente pensa que um "escritor de Grafitti" é preto e porto-riquenho e isso, sabes, está errado.
Sadece kıyıya yanaştım, bilirsiniz.
Não, eu só atraquei.
Hue'ya geldiğimizde... savaş gibiydi, bilirsiniz.
Em Hue, na cidade de Hue... é mesmo a guerra.
Pek dindar biri değilimdir, bilirsiniz, ama şu andan itibaren, Kabil'i öldürüp, Samson'u susturduğu için geceleri Tanrı'ya dua ediyor,... inzivadan çıkıp ikinizin icabına bakmasını niyaz ediyorum!
Agora, não sou um homem religioso, como sabem, mas de agora em diante, vou rezar todas as noites ao Deus que matou Caim e esmagou Sansão, para que saia da reforma e volte ao activo praticando em vocês dois!
Bilirsiniz, çimleri biçmek, araba yıkamak ya da evleri boyamakla tatmin olmayacağız.
Não vamos cingir-nos a tratar dos nossos jardins e dar cera nos carros, pintar as nossas casas.
Ama sonra bilirsiniz işte, eski kocamla tanıştım, bir süreliğine Avrupa'ya taşındık ve... uzun, sıkıcı bir hikaye işte.
Mas, depois, conheci o meu marido... e fomos morar um tempo na Europa. É uma história longa e chata.
Limuzini geçerken görürsünüz, bilirsiniz ki, ya zengin bir adam vardır içinde ya da her birinde 1.75 dolar olan 50 tane mezuniyet çocuğu.
Vemos uma a passar, e sabemos que ou é um tipo rico ou 50 estudantes, a um dólar e 75 cada.
Dışarıya bıraka bilirsiniz.
Pode deixar aí?
Bilirsiniz. Moskova'ya gittiğim ilk gün Stalin öldü.
No dia seguinte a ter chegado a Moscovo, o Estaline morreu.
Bilirsiniz, eskimo klubelerinin yatık bir çatısı... ya da geodezik bir kubbesi olur belirli bir yapıları yoktur.
Quer seja num iglu, numa cabana... telheiro ou cúpula geodésica... não tive uma estrutura a que pudesse chamar de casa. Olá.
Ya da bilirsiniz, şu yaşlı köpekler gibi, kötü koktuğu için kimsenin...
Ou tipo um cão velho que é um bocado fedorento e...
Ayaklarımın üzerinde, bütün yaşamım boyunca tecrübe ettim, ve bu görevin başarıya ulaşması için her şeyi yapacağımı bilirsiniz.
Eu tenho uma vida inteira de experiência a pensar em meus pés e você sabe que eu farei tudo ao meu alcance para fazer dessa missão um sucesso.
Çünkü bilirsiniz, arkanızı kollayacak - gerçek- bir savaşçıya ne kadar ihtiyacınız var biliyorum.
Porque eu sei o quanto precisas de um verdadeiro guerreiro para te proteger, sabes?
... koşucularının orta-sınıftan ya da yüksek-sınıftan gelen çocuklar olduğunu bilirsiniz.
Na altura, os melhores corredores de longa distância na equipa, no país inteiro, eram os miúdos da média ou alta classe.
Ee, izin verirseniz... Çöp çıkarmam lazım, bilirsiniz, dışarıya.
Se me dão licença, tenho de ir despejar algum lixo.
Bilirsiniz, yulaf ekmek, ya da hokkabazlık yapmak gibi.
Sou uma aventureira malabarista a apalpar terreno.
Majesteleri... sizi düğünden önce rahatsız ettiğim için özür dilerim, ama ben... Şey, bilirsiniz, er ya da geç tanışmamız gerektiğini düşündüm, değil mi?
Sua majestade, lamento perturbá-lo antes do seu casamento, mas... bem, achei que nos devíamos encontrar mais cedo ou mais tarde, certo?
Bilirsiniz, yani, aa, "ahbap" ya da "adamım"... Ya da, "dostum", ya da "el ahbap" gibi... Bu kısaltma, olaylarını bilmiyorsanız...
Ou isso, ou "Sua Gajeza", ou "Gajão", ou "El Gajinho", se não quiser abreviar.
Eminim bir deli değilsiniz sapık ya da başka bir şey bu sadece ben bunda iyi değilimdir, Bilirsiniz.
É que não sou boa para você sabe...