Bilseydim translate Portuguese
2,296 parallel translation
Keşke bilseydim.
Gostava de saber.
Majestelerinin yardım almak istediğini bilseydim kendim bir isim önerirdim.
Se eu soubesse que Vossa Majestade precisava de ajuda eu teria feito a minha própria recomendação!
Bilseydim sana ihtiyacım olmazdı.
- Se eu soubesse não precisaria de si.
Bakın beyler, eğer bunu Phoenicks'e yapanı bilseydim inanın bana size söylerdim.
Olhem, rapazes, se eu soubesse quem fez isto à Phoenicks, acreditem em mim, eu dizia-vos.
Bilseydim bile - ki bilmiyorum - asla Jasper'a ihanet etmezdim.
Mesmo que soubesse, e não sei, nunca trairia o Jasper.
Bunu bilseydim, tüm Amerikalı anneler gibi kalbini sökerdim âdinin.
Bem, se eu soubesse disso, então, como uma qualquer mãe Americana, Teria arrancado o coração deste bandido.
Pekala, nerede olduğunu bilseydim, kaybetmezdim, değil mi?
Se soubesse onde, ele não estaria perdido, certo?
Eğer ne olabileceğine dair en ufak bir şey bilseydim kesinlikle yapardım.
Eu teria... definitivamente feito isso se... Tivesse a mais pequena ideia do seu significado.
Nasıl olacağını bilseydim, ailemi buraya getirirken bilmiyordum.
Se eu soubesse, Eu arrasto a minha família aqui.
Tedavinin böyle olduğunu bilseydim Almanlarla savaşmayı yeğlerdim.
Se soubesse que cura era isto, teria tentado a sorte a combater os hunos.
Sana olan şeyi bilseydim, asla...
Se soubesse o que te tinha acontecido, nunca teria...
Biliyor musun? Eğer paparazziler tarafından taciz edileceğimi bilseydim daha uygun - bir cevap hazırlardım, Kitty.
Se eu adivinhasse que ia ser rodeada pelos paparazzi, Kitty, talvez tivesse conseguido preparar uma resposta mais apropriada.
Bilseydim onu kovardım.
Se soubesse, teria...
"Bu kadar ilgi çekeceğini bilseydim,... çok daha önceden imzalardım."
"Se soubesse que seria tão popular, " teria feito há muito tempo ".
- Bilseydim zaten kayıp olmazdı.
Se soubesse onde ela está, não estaria desaparecida.
Bu kadar ucuz olduğunu bilseydim önce ben verirdim.
Se soubesse que eras tão forreta, eu mesmo te tinha subornado.
Keşke daha önce bilseydim.
Quem me dera que tivesse sabido antes.
Keşke bilseydim.
Quem me dera saber.
Nasıl annelik yapılacağını bilseydim kendim yapardım.
Se soubesse sobre como ser mãe, estaria a sê-lo.
Senin Green Arrow olduğunu bilseydim asla peşinden gelmezdim.
Nunca teria ido atrás de ti se soubesse que eras o Arqueiro Verde.
Bilseydim, resmi boxer'ımı giyerdim.
Se soubesse isso, tinha usado os meus boxers formais.
Katherine için bu kadar üzüleceğini bilseydim -
Sinceramente, se soubesse que ias ficar tão perturbado por causa da Katherine...
Bunu bu kadar kötü sonuçlanacağını bilseydim asla yerimizi söylemezdim.
Se eu soubesse o quão louco ele ficaria, nunca lhe diria onde estávamos.
Keşke geleceğinizi bilseydim efendim.
Oxalá soubesse que vinha, senhor.
Keşke ne olduğunu bilseydim.
Só gostava de saber o que era aquilo.
- Keşke daha fazla şey bilseydim.
Quem me dera saber mais.
- New York Üniversitesi'nden sadece bir transfer öğrenci aldıklarını bilseydim asla başvurmazdım.
- Nunca teria concorrido se soubesse que só aceitariam com um aluno da UNI.
♪ Bir hayat nasıl kurtarılır bilseydim ♪
* Se soubesse como salvar uma vida *
♪ Bir hayat kurtarmayı bilseydim keşke ♪
* Se soubesse como salvar uma vida *
- ♪ Hayat kurtarmayı bilseydim ♪
Vamos, bebé.
Adamlarım arasında bir ayaklanma olduğunu bilseydim eğer adamlarımın bana karşı birleştiklerini bilseydim bu gezegeni yerle bir ederdim.
se eu ja soubesse... que a revolta tinha-se espalhado pela meus oficiais, se alguma vez descobrisse que os meus homens se tinham aliado contra mim, eu arrazaria este planeta.
- Evet. Böyle olacağını bilseydim...
Se eu soubesse que ia...
Öyle şeyler istediğini bilseydim zamanında ben de alırdım.
Se eu soubesses que gostavas, tinha-te comprado um na altura.
Keşke aklınızdan ne geçtiğini bilseydim.
Só gostava de saber quais são as suas intenções.
Başka bir adama vereceğini bilseydim benimkini Isobel'e vermezdim. - Yani onu tanıyordun.
Não teria dado o meu à Isobel se soubesse que o daria a outro tipo.
Keşke bunun ne olduğunu bilseydim.
Quem me dera saber o que isso é.
Acaba neyin peşinde olduğunu bilseydim buraya neden geldiğimle ilgilenir miydin?
Questiono-me... não estás interessado no motivo pelo qual cá vim mesmo sabendo o que estavas a tramar?
Ama, evdeki gibi bir adamı getireceğini bilseydim Ona anahtarı asla vermezdim.
Mas se imaginasse que traria um homem assim para casa, eu nunca lhe teria dado a chave.
Geçen seferkinin son kampım olduğunu bilseydim "Pippin" de başrol almak için uğraşırdım.
Se soubesse que tinha sido o meu último verão lá, eu teria ido para protagonista no "Pippin" ( Musical )
Bilseydim bile size neden söyleyecekmişim? Çünkü bizim büyükbabamızsın.
- Mesmo que soubesse, porque diria?
En güvenli şeyin ne olduğunu bilseydim yapardım.
Quero dizer, se tivesse a certeza do que seria mais seguro, fá-lo-ia...
Keşke ne kadar beklememiz gerektiğini bilseydim.
Gostava de saber há quanto tempo estamos à espera.
- Eğer bir an bile bilseydim...
Se soubesse por um segundo...
Bilseydim sana anlatırdım.
Se soubesse, tinha-te contado.
Bilseydim, işaretleri yakalayabilirdim.
Eu sinto muito, Silver. Se eu soubesse... Eu poderia ter reconhecido os sinais.
Evet, ben-ben özür dilerim. Ciddi olduğunu bilseydim, senin yanına daha önce gelirdim.
Se soubesse que ela estava a falar a sério, tinha avisado mais cedo.
Dönüşmek istediğini bilseydim, onu asla Damon'a yollamazdım.
Nunca a teria mandado ter com o Damon se soubesse que se queria transformar.
"Eğer" bir şey bilseydim, bu tavrından sonra sana bir şey söylemezdim.
Bem se soubesse não to diria, não com essa atitude.
Keşke bilseydim.
Olhe, Tenente, isto são negócios.
Keşke bilseydim.
Gostaria de ter sabido.
Onun öldüğünü bilseydim...
Se soubesse que ele estava...