Bir zevkti translate Portuguese
765 parallel translation
Benim için büyük bir zevkti, beyler.
Foi um grande prazer, senhores.
Özlediğimiz bir zevkti efendim. - Teşekkür ederim, Bates.
Não podemos esquecer a questão das gravatas?
Önemli değil. Bizim için bir zevkti.
Não sei como posso agradecer-lhes.
Pekala, Dr. Mercheson, emrinizde çalışmak bir zevkti.
Bem, Dr. Mercheson, foi um prazer trabalhar para si.
Sizinle tanışmak bir zevkti.
Foi muito bom te-la conhecido.
Bir zevkti.
Foi um prazer.
- Sizi gemide ağırlamak bir zevkti.
- Foi um prazer tê-las a bordo.
Sizin gibi iyi insanlarla çalışmak bir zevkti.
Foi um prazer trabalhar com tão boa gente.
Seninle güreşmek bir zevkti.
Foi giro lutar contigo.
Benim için bir zevkti.
- Foi um prazer.
Ve benim için bu bir zevkti.
Acabou sendo ótimo.
Zarar ziyan ödemeyi seven bir sigortacıyla tanışmak bir zevkti.
É sempre um prazer conhecer um agente de uma seguradora que gosta de pagar indemnizações altíssimas.
Tanışmak bir zevkti Reb.
Prazer em conhecê-lo, Reb.
Sizler için çalmak benim için bir zevkti.
Tocar para vocês deu-me muito prazer.
Bizim için bir zevkti, değil mi Maria?
Foi um prazer. - Não foi, Maria?
Sizinle tanışmak bir zevkti bayan
Foi um prazer conhecê-la, senhorita.
Uzak dağlardan buraya su getirerek, çölü yeşertmek bir zevkti.
É uma alegria fazer o deserto florescer, com a água trazida das montanhas.
Sizinle konuşmak bir zevkti.
O prazer foi nosso. Muito obrigado ; foi maravilhoso falar consigo.
Sizinle tanışmak bir zevkti.
Foi um prazer conhecê-los.
Sizinle çalışmak bir zevkti binbaşı.
Foi um prazer negociar consigo, major.
Sizinle sohbet etmek bir zevkti.
Não. Foi um prazer falar com você.
Korkarım bu buluşma için senin kalmanı isteyemeyeceğim, ama seninle konuşmak bir zevkti.
Infelizmente não posso pedir para que fiques nessa reunião, mas estava a gostar da nossa conversa.
Benim için bir zevkti.
De nada, Sr. Ling.
Benim için bir zevkti.
Foi um prazer ajudá-la.
Benim için bir zevkti.
Tive muito gosto.
Onunla briç oynamak bir zevkti, değil mi?
E não foi um prazer jogar bridge com ele?
Sizi tanımak bir zevkti.
Foi um prazer conhecê-la.
- Sizlerle tanışmak bir zevkti.
Vou andando. Foi um prazer conhecê-los.
Benim için bir zevkti, Bayan.
Foi um prazer, Sra.
Sizinle tanışmak bir zevkti.
Foi um prazer, Mrs. St. George.
Benim için bir zevkti.
O prazer foi meu.
- Benim için bir zevkti.
- O prazer foi meu.
- Sizinle tanışmak bir zevkti, Bayan...
- É um prazer conhecê-la, menina...
Seninle konuşmak bir zevkti evlat.
Adorei falar contigo, míudo.
- Her zamanki gibi bir zevkti.
- Um prazer, como sempre.
Peki, hoşça kal, Golde. Birbirimize kalplerimizi açmak bir zevkti.
Então adeus, Golde... e foi um prazer parolarmos assim.
Oh, ve, Cathy, Tony'nin bir şey olmadığını varsayarak, seni böylesine tedirgin olduğunu işitmek benim için bir zevkti, tatlım.
E, Cathy, presumindo que está tudo bem com o Tony, foi um prazer ouvir-te tão preocupada, minha querida.
Peki ne hissettin? - çok iyi bir zevkti...
- Sinto muito tesão.
Bir zevkti.
- Foi um prazer.
Hıristiyan bir polisle tanışmak büyük bir zevkti.
Foi um prazer conhecer um policia cristão.
- Benim için bir zevkti.
- Gostei de participar.
Bir şey değil, benim için bir zevkti.
De nada, senhor, gostei de participar.
Seninle tırmanmak bir zevkti.
Gostei de escalar consigo.
Benim için bir zevkti.
Foi um prazer.
- Senin gibi bir beyefendi ile tanışmak zevkti.
- É um prazer conhecer um cavalheiro.
Bir zevkti, mösyö.
Foi um prazer.
- Sizinle konuşmak büyük bir zevkti.
- Gostei de falar consigo.
- Büyük bir zevkti.
- Foi um prazer.
- Bu bir zevkti.
Foi um prazer.
Elveda, tanışmak bir zevkti.
Os apaches vão voltar e queimar tudo isto.
Benim için bir zevkti.
Foi um prazer. Cuide-se.