Bitmişti translate Portuguese
1,008 parallel translation
Ama artık bitmişti.Mükemmeldi.
comportou-se muito bem. Tranqüila.
Görevim yeni bitmişti biraz sıcak kahve içmek için aşağı iniyordum.
O meu turno estava quase a acabar e ia tomar um café.
Bitmişti zaten.
Estava terminada.
Her şey bitmişti.
Estava tudo terminado.
Bir keresinde bursum bitmişti ve çalışmak zorunda kaldım.
Uma vez fiquei sem bolsas de estudo e tive que trabalhar para viver.
ÖIümünün arkasındaki gerçek neydi? Ve öldüğü cephede neler olup bitmişti?
Qual a verdade por trás de sua morte, e em que campo de batalha havia morrido?
- Benzinimiz bitmişti.
- Porque não tínhamos gasolina.
İçkim bitmişti.
Dê-me uma bebida.
Benim için bitmişti...
Tinha esquecido...
Arama bitmişti
A busca terminou
Büyükbaba, jipte aküler bitmişti.
Avo, a bateria do jipe esta em baixo.
O trenden indiğimde işim bitmişti zaten.
Estava arrumado quando desci do comboio.
Nihayet her şey bitmişti. Savaş sona ermişti.
E depois acabou, acabou a guerra.
Göz açıp kapayıncaya kadar bitmişti.
Mais rápido que um piscar de olhos.
Etimiz bitmişti, biz de etraflarını sardık ve yayan olarak üstlerine saldırdık.
Precisávamos de carne, por isso andámos ã volta... deles a pé.
olabildiğince çabuk geldim, kuşkusuz, fakat bir anda her şey bitmişti. Hiçbir şey yapamadım.
Acabou tudo num instante, não pude fazer nada.
Bence de bitmişti.
Eu achava que sim.
Savaş daha yeni bitmişti ve ev bulmak zordu.
A guerra tinha acabado há pouco e não havia muitas casas.
Orada ne işim vardı Bu hayat, bu anlayış biçimi benim için bitmişti.
Não tinha lá nada a fazer, esta vida, este espírito, estavam mortos para mim.
Sana olan aşkım böylece bitmişti.
Agora já não te quero.
- Ama o iş bitmişti.
- Mas tudo isso acabou.
Bitmişti.
Já tinha acabado tudo.
Benzini bitmişti sadece.
- Nada. Estava sem gasolina.
Her şey bitmişti.
Tinhamos acabado.
Zaten 20 yıl önce bitmişti.
Acabou-se a peça.
21 yaşında her şey bitmişti.
Aos 21 anos.
Ben olsam işim bitmişti.
O senhor não ficaria cansado? Ficaria exausto.
Ratso Rizzo rolünde papazı oynattığım Midnight Cowboy yeni bitmişti ki John Schlesinger kendi versiyonunu yetiştirip benimki banyodayken prömiyerini yaptı.
Mete-me nojo. Assim que acabei o Midnight Cowboy, com o vigário no papel de Ratso Rizzo, o John Schlesinger apressou a versão dele e estreou-a quando a minha ainda estava no laboratório.
2. Dünya Savaşı bitmişti ve ziyaret eden olmadı.
Depois, a II Grande Guerra acabou e acabaram-se as visitas.
Sen son kez eminim dediğinde, iş bir polisin ölümüyle bitmişti.
Da última vez que tiveste a certeza acabámos com um polícia morto.
Okuldaki kariyerim böylece bitmişti.
Minha carreira escolar estava acabada.
Bitmişti.
Bem, está feito.
Rahatlıkla. Sizi öldürdüler, çünkü kurşununuz bitmişti.
- Mataram-no porque ficou sem balas.
Viskin bitmişti, ben de sek su koydum.
Já se acabou o bourbon portanto preparei-lhe uma água simples.
Evlilik barakası bitmişti ama ben hala yaşlı mürebbiye ile konuşamamıştım.
A cabana do casamento está terminada... e não fui capaz de falar com a velha governanta.
- Satış bitmişti.
- Dá-me isso! Era o último à venda.
Zaten aramızda her şey bitmişti.
Não quero ouvir mais falar dele.
Param da resimlerim de bitmişti.
Estava sem quadros e sem dinheiro.
O kadar hızlı olup bitmişti ki filme almaya zaman bile yoktu.
Foi tudo tão rápido que não houve tempo para filmar.
Heyecan bitmişti. Artık sadece sıradan bir uçuş hâline dönüşmüştü.
O entusiasmo passou e tornou-se uma viagem de rotina.
Yedi gün içinde her şey bitmişti.
Em sete dias, tudo tinha terminado.
Birliğin çoğu - ki 4-5 aydır cephedelerdi - verilen kayıplar ve hastalıklar sonrasında bitmişti resmen.
A maioria das brigadas, entre baixas e doenças, já estava nas linhas de combate há 4 ou 5 meses e estava arrasada.
Eğer ellerimizi kaldırıp teslim olsaydık bizim tabur bitmişti.
Se erguêssemos os braços e nos rendêssemos, seria o fim do batalhão.
Çılgın maceraları bitmişti. Artık Hitler Almanyası'na hesaplarını ödeme vaktiydi.
Agora que a sua aventura tresloucada havia acabado, pagavam pelo resultado do Reich de Hitler.
Seans sona ermişti ve oylama da bitmişti.
A sessão terminou e a votação foi encerrada.
İşi tamamen bitmişti.
Ele estava arrumado.
Çatının tamiri daha yeni bitmişti.
E acabamos de reparar o telhado.
Yapma bunu Diana, aramızdakiler haftalar önce bitmişti.
Bolas Diana, eu já sabia que isto tinha terminado entre nós, há semanas.
İstasyonun petrolü bitmişti. 20 : 00'de erken kapatmışlardı.
A bomba ficou sem gasolina e fechou mais cedo, às 20h.
Her şey bitmişti.
Feito.
İşimiz bitmişti.
Estávamos perdidos!