English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Brace

Brace translate Portuguese

50 parallel translation
Bay Brace gay oğlunu evlatlıktan reddetti.
Sr.Brace renegou o seu filho porque era homossexual.
Al Giddons. "Lakefront Kışı" Harcourt Brace. 1948.
AI Giddons, "Lakefront Winter", da Harcourt-Brace, 1 948.
Tanıştırayım, Hartcourt Brace'den Bruce McCaully.
- E este é o Bruce McCaully, de Hartcourt Brace. - Hartcourt Brace.
Pekala, Blondie, Brace Face,
Aparelhada.
Gilbright Brace sizi şampanya törenine davet ediyor... "Venedik'teki Kalpler" şerefine.
Gilbright Brace convidam-no para celebrar a publicação de "Coração de Veneza".
Bildiğin gibi, düşünüyodum da o küçük evi yıllardır çok seviyorum ve Brace çifti, oraya uygun bulabildiğim tek aile.
E sabes o que mais, estava a pensar que adoro aquela casa á anos, e os Braces são realmente as únicas pessoas adequadas que alguma vez achei para lá.
Sen omuzlarından tut. Brace de bacaklarından.
Segurem os ombros e as pernas.
Y'all better brace yourselves.
É melhor prepararem-se.
* Brace!
Aguentem!
Brace Goodwin'in cesedinin sarıldığı brandada senin parmak izlerini bulduk.
Encontramos as suas impressões digitais na lona em que o corpo da Grace Goodwin foi enrolado.
Trust, Brace'e gidiyor.
O Fundo vai para o Brace.
Amertek aletinin Brace'e geldiğinden emin ol.
Leva o equipamento da AmerTek para o Brace.
Trust, Brace 72'de 0-4'e gidiyor.
O Fundo vai para o Brace. 04 em 72.
"Trust, Brace gidiyor. 72'de 0-4'e."
"O Fundo vai para o Brace. 04 em 72."
Ve Brace eskiden benim mahallemdeki adamların, Pennytown'ın dışındaki özel bir iniş pistine verdikleri isimdi.
E "Brace" é como os meus vizinhos chamavam a uma pista privada em Pennytown.
Halpin-Brace Uçuş Pisti.
Aeródromo Halpin-Brace.
- Brace. Brace!
Segurem-se, segurem-se!
Brace! Brace!
Segurem-se!
Sert iniş için Brace!
Segurem-se, aterragem difícil.
Edebin nerede senin Brace?
Onde estão as tuas maneiras, Brace?
Beni sen koruyabilirsin kocamış puşt, Brace.
Brace, poupa-me a essa figura de velho jarreta
Lütfen benimle makul konuşma Brace çünkü sen söylersen buna inanabilirim.
Por favor Brace, não me fales de bom senso porque vindo de ti, ainda posso acreditar.
Brace bir tanıkla konuştum.
Brace, falei com uma testemunha.
Brace!
Brace?
Babamın dünyasında daima babamın adamıydın Brace.
Brace, sempre foste homem do meu pai e do seu mundo.
Özgür olmak için doğmamışsın Brace.
Brace, não nasceste para a liberdade.
Dilersen hizmetimden ayrılmayı tercih edebilirsin Bay Brace.
Podes optar por deixar os meus serviços se o desejares, Sr. Brace.
Brace babam en önemli eşyalarını nerede saklardı?
Brace, onde é que mantinha o meu pai as coisas mais importantes?
"Brace ölüm fermanımı nerede bulabileceğime dair fikrin var mı?"
"Brace, tens alguma ideia onde estará a minha sentença de morte?"
Brace mektuplarımı yeniden mühürlediğinde farkına varmayacağımı sanma.
Brace, não julgues que não saberei quando re-selaste a minha correspondência.
- Beraber olmadığı ne Brace?
Fode o quê, Brace?
Brace!
Brace!
Brace... mesele nedir?
Brace... o que é que se passa?
Brace'e bir at arabası ayarlamasını söyleyeceğim.
Direi ao Brace para preparar uma carruagem.
- Brace mesele nedir?
Brace, o que é que se passa?
- Brace nerede?
Onde está o Brace?
Brace hasta değilsin ve henüz ölü de değilsin.
Brace, não estás doente e, por enquanto, não estás morto.
Brace.
Brace?
James nerede Brace?
Brace, onde está o James?
Bugün Brace!
Para hoje, Brace!
Brace... İki araba çağır.
Brace... arranja duas carruagens.
Gelen ilk haberlere göre... parkın içindeki bir saha bürosundan alanı gözlemleyen
Brace. Brace...
- Brace'e ne dersin?
Olha, Brace.
Brace'e hallettiririm.
Pedirei ao Brace para ajeitar isso.
Brace gelip bana yardım edebilir misin?
Brace, podes vir aqui ajudar-me?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]