Bu da demek oluyor ki translate Portuguese
1,063 parallel translation
Birkaç sigara buldum. Çantamın ta dibinden çıktılar. Bu da demek oluyor ki hala hayattayız, çünkü sigara içiyoruz.
Encontrei cigarros, na bolsa de frente da mochila Daí se fumamos é sinal que estamos vivos.
Bizim Ezri bize asla ihanet etmez, bu da demek oluyor ki...
A nossa Ezri nunca nos trairia, o que significa...
Bu da demek oluyor ki mantıklı bir açıklaması olmalı.
O que quer dizer que tem de haver uma explicação lógica.
Bu da demek oluyor ki, burada istediğim herşeyi yapabilirim!
Isso significa que posso fazer tudo a parir daqui!
Babam ondan bir ay sonra öldü... Bu da demek oluyor ki, neredeyse aynı yaşam süresini yaşadılar ya da bizim hesaplamamıza göre bir saatlik fark vardı.
O facto de ele ter ido um mês depois... significa que viveram quase o mesmo tempo... com algumas horas de diferença... pelos nossos cálculos.
Bu da demek oluyor ki, hukuksal açıdan ben aslında yokum. Öylesine yaşıyorum, ve hiçbir ülkenin vatandaşı değilim.
o que significa que do ponto de vista legal, não existo, vivo no ar, não pertenço a nenhum país.
Bu da demek oluyor ki, arkadaş sadece bir serseri değil, aynı zamanda bir aptal. Şey, ben onun aptal olduğunu hiç sanmıyorum.
Além de cretino é idiota.
ve tüm kapılar karşılıklı senkronize, bu da demek oluyor ki, sen... buradayken, ben de buradayım. Ve - ve sessizlik gerektiği için her şey mükemmel bir zamanlamayla yürümeli. Ve - ve sessizlik gerektiği için her şey mükemmel bir zamanlamayla yürümeli.
Tudo no tempo, pois usaremos a contagem silenciosa.
Bu da demek oluyor ki... Burada sekiz saat boyunca oturup,... sıkıntıdan kafayı yiyip annemin cezamızı bitirmesini bekleyeceğiz.
Basicamente, ficaremos sentados, muito aborrecedores... durante 8 horas esperarando que a mãe nos coloque em um castigo pior.
Bu da demek oluyor ki, ebeveynlerin gözünden uzak bir mekana ihtiyacımız var.
Significa que nós precisamos de um lugar que falta o atento... supervisional dos adultos.
Bu da demek oluyor ki, burada Dünya'da kalabilirsin... bizimle... eğer istersen.
O que quer dizer que podes ficar aqui na Terra... connosco... se quiseres.
Ben bu dizinin yaratıcı danışmanıyım, bu da demek oluyor ki bana danışılmadan yaratıcı birşey yapılmamalı.
Eu e que sou o consultor criativo neste programa, nao acontece nada criativamente sem eu ser consultado.
Bu da demek oluyor ki hala pek çok personel kayıp.
O que quer dizer que pode haver mais pessoal ainda não encontrado.
Bu da demek oluyor ki, bugün onlar için bir tek Odin James uçacak.
pelo que parece que o James vai ter de fazer todos os vôos sozinho.
Bu da demek oluyor ki Raynor da dahil ona yakın herkesi öldürebilirlerdi.
O que significa que teriam morto todos os demónios do seu círculo íntimo, incluindo o Raynor.
Bu da demek oluyor ki bundan sonra bana efendim demek yerine Max demeye başlayacaksınız.
O que significa que vocês vão deixar de me chamar senhora e começar a chamar-me Max.
Demek istediğim, bir deniz kızını uçağa bindirip Des Moines'a gönderemez. bu da demek oluyor ki bir çeşit özel transfer şekli ayarlamak zorunda.
Estou a dizer é que, ele não pode pôr uma sereia no próxima avião para Des Moines, o que significa que ele tem de arranjar algum tipo de transporte especial.
Bunun için geç kaldın, çünkü haftada 90 saat çalışıyorum bu da demek oluyor ki hiçbir yere gidemem ya da hiçbir şey yapamam.
Vês, estás atrasada para isso, porque eu trabalho 90 horas por semana o que quer dizer que não posso ir a lado nenhum ou fazer qualquer coisa.
Cesursun, ama sınırsız uzay kontrolüne sahip değilsin, bu da demek oluyor ki, burada emirleri ben veririm.
Você tem perspicácia, mas o que você não tem é controle ilimitado do espaço, tempo e matéria o que significa que eu dou as ordens aqui.
Ben bu dizinin yaratıcı danışmanıyım, bu da demek oluyor ki bana danışılmadan yaratıcı birşey yapılmamalı.
Eu é que sou o consultor criativo neste programa, não acontece nada criativamente sem eu ser consultado.
Bu da demek oluyor ki sana 1.62 Dolar borçluyum.
Isso significa que te devo $ 1.62.
Bu da demek oluyor ki, Escamillo ve Don Joseyi oynayacakları bulduğumuzda, onların da şarkı söyleyebiliyor olması gerek, seslerini duymayacak olsak bile.
O que significa que quando contraceno com Escamillo e Don Jose, eles poderão cantar, mesmo se nós não ouvimos as suas vozes.
Bu da demek oluyor ki cadı yok edildi.
O que significa que a bruxa foi destruída.
Paige, senin beyaz ışıklı genlerin var, bu da demek oluyor ki bu adam seni öldürebilir, kocamdan ve doğmamış çocuğumdan bahsetmiyorum bile!
Paige, tu tens genes de Luz Branca, o que significa que este tipo te pode matar, já para não falar do meu marido e da minha criança por nascer!
Bu da demek oluyor ki sen beyaz ışıklısın.
O que quer dizer que és uma Luz Branca.
Bu da demek oluyor ki o da bir cadı.
Quer dizer que ele também é bruxo.
Bu da demek oluyor ki şu anda burada olmamızın da bir nedeni var.
O que significa que há uma razão para aqui, para agora.
Ve bu da demek oluyor ki şu an toubray topluyorlar.
E isso significa que estão colhendo o "toubray" agora.
Bu da demek oluyor ki, iki seçeneğimiz var, Finke Nehri ya da Todd.
De forma que nós temos duas escolhas, o Rio Finke e o Rio Todd.
Bu da demek oluyor ki yerleri ve gökleri karanlıkta yarattı!
O que significa, que criou o céu e terra no escuro!
Öyle olsa da bugün Perşembe, bu da demek oluyor ki haftalık toplantıda olması gereken herkes şu anda ölü.
Bem, adoraria, mas hoje é quinta-feira, o que quer dizer todos os que estavam na minha agenda semanal estão mortos.
- Bu da demek oluyor ki Connor da yarı iblis.
- Significa que Connor é pare demónio.
Bu da demek oluyor ki, şaman Angel'a ilahi söylediği zaman iş işten geçmiş bile.
O que quer dizer que quando aquele xamã fez aquilo ao Angel já era demasiado tarde.
Bu da demek oluyor ki Angel'ı ruhsuz bir azmana çevirme planı yattı.
O que significa que o nosso plano de tornar Angel num monstro sem alma... fracassou.
Bu da demek oluyor ki 40,000 şişenin kapağını çıkarmalıyız.
Portanto, teremos de tirar as tampas de 40 mil garrafas.
- Evet, aynen öyle. - Bu da demek oluyor ki, katil sürücü tarafındaki camdan dışarı ateş etmek de dahil olmak üzere her şeyi en ince ayrıntısına kadar birebir taklit etmiş.
Ou seja, o assassino copiou tudo até ao mais ínfimo pormenor, incluindo estilhaçar a janela do lado do condutor.
Bu da demek oluyor ki, bunların arkasında o olabilir.
O que significa que deve ser ele que está por detrás de tudo isto.
Bu da demek oluyor ki, Sikozu onu tamir etti.
Os Scarianos a tomarão como outra burocrata Kalish.
Asansör boşluğu orada son buluyor. Bu da demek oluyor ki, başka bir asansör vagonuyla bize ulaşamayacaklar.
Quer dizer que eles não vão nos pegar com outro elevador.
Bu demek oluyor ki bu akımlar gelecek yıl da devam edecek.
... partindo do princípio que esta tendência se manterá no ano que vem.
Bu demek oluyor ki, bu akımlar gelecek yıl da devam edecek.
... partindo do princípio que esta tendência se manterá no ano que vem.
Bu demek oluyor ki bir düzine ya da daha fazla part time işle bile veya burslarımla bu üniversiteye hala...
O que significa que mesmo com a bolsa e os empregos em "part-time"
Ne yapabilirim ki? Hem bu yargılama da ne demek oluyor?
Aliás, acusas-me de quê?
Bu demek oluyor ki ben söyleyene kadar kasabayı terk etmeyin.
Isso significa que só poderão sair da cidade quando eu mandar.
ve tüm kapılar karşılıklı senkronize, bu da demek oluyor ki, sen... buradayken, ben de buradayım.
As portas são sincronizadas. Quando estiverem aqui, estarei... aqui!
Oh, demek ki bu annemin hatası oluyor, ha?
Quer dizer que agora a culpa é da minha mãe?
Bu demek oluyor ki, bu kan yaratıktan çıkmış olmalı. Ama...
Isto significa que o sangue veio da criatura mas...
Bu demek oluyor ki değişim sadece geçici olarak etkili oluyor.
Pode significar que os efeitos da transferência são temporários.
Leo kapıyı havaya uçurdu, çiçeklerle kaplamadı, bu da açıkça demek oluyor ki sen hala hamilesin.
O Leo explodiu com a porta, não a cobriu de flores, o que quer dizer claramente que tu ainda estás grávida.
Bu demek oluyor ki benim mevzum daha hoş daha sağlam ve daha güvenilir bir hal aldığında..., onun tavırları da daha bir... um... kuşkulu olacak..
Isto significa que, quanto mais bonito ficava o sujeito... e mais firme e mais seguro de si mesmo.. os seus actos ficavam mais e mais... hum... questionáveis.
Sayın Başkan. Eğer bu kayıtı izliyorsanız demek oluyor ki, Gizli operasyonun ilk aşamasını başarıyla yerine getirmiş bulunmaktayım.
O facto de estar a visionar isto agora significa que concluí a primeira fase da operação secreta.