Buı translate Portuguese
1,905,717 parallel translation
Yani bu da, bir yerin önünde pankart açmanız gerekiyor demek.
O que significa que deveria estar com um cartaz a protestar em algum sítio.
"Bence bu, hiç hoş değil."
"Aquilo não é muito fixe."
Bence bu, bebek öldürmek değil.
Eu não acho que seja matar bebés.
Bu, % 100 bebek öldürmek. Bu...
É 100 por cento matar um bebé.
Bir bebeği tamamen katletmek bu.
É mesmo matar um bebé.
Yasal olması gerekiyorsa, bu...
Se devia ser legal, é...
Bu sıçmaktır.
É como cagar.
Bu kadar seviyorum işte.
Gosto dela a esse ponto.
Bu...
É...
Yaşamın ilginç bir yanıdır bu.
A vida tem algo interessante.
"Bu, benim mi?" " Evet, senin, kahrolası ezik.
"É esse o meu?" " Sim, seu falhado.
Zalimlik bu.
É uma maldade fazer isso.
Bu mu yani?
É isso?
En kötü tarafı bu.
É a pior parte.
En iyi tarafı bu.
É a melhor parte.
Bence kadınların bebek öldürmesine izin verilmesinin ilk gerekçesi bu.
É o primeiro motivo pelo qual acho que as mulheres deviam poder matar bebés.
Üreme açısından bakıldığında bu, onların işi.
No tema da reprodução, é esse o papel da fêmea.
Kadınları sikerken bu sorumluluğu onlara biz veririz.
Nós damos-lhes essa responsabilidade quando as fodemos.
"Al, bu bokla ne yaparsan yap." deriz.
Tipo : " Toma, decide tu o que fazer com esta merda.
Bu, onların işi. Çünkü kadınların muhakeme yeteneği var.
É que as mulheres têm discernimento.
" Senden bu kadar yeter bence.
" Já chega de gente igual a ti.
O da, "Bu pisliğin çocuğunu doğurmayacağım."
E ela pensa : "Não vou ter o bebé deste parvalhão."
İşte bu nedenle kürtaj, türün boktan insanlarına karşı kurulmuş son savunma hattıdır.
Por isso é que o aborto é a última linha de defesa contra gente parvalhona na nossa espécie.
Bu yavruyu yiyeyim. "
Vou comer este. "
Bence bu, çok temel bir durum.
Acho isso mesmo básico.
Yani... benim düşüncem bu.
E pronto, é o que eu acho.
Bu bir kural.
É uma regra.
Ama çocuklarım bu dünyada yaşıyor. Dünyada da bir sürü din var. Çocuklarınıza öğretmek zorundasınız.
Mas as minhas filhas vivem neste mundo e há imensa religião no mundo, por isso tenho de as ensinar.
Bu doğru.
E é verdade.
Bu ne?
O que é isso?
Bu sayı ne?
Que número é este?
Bu doğru.
É isso mesmo.
Eğer Hristiyan'san bu mantıklı.
O que faz sentido se formos cristãos.
Bu, nasıl Hristiyanlar için bir zafer olmaz?
Não acham isso uma vitória para os cristãos?
Bu, nasıl... Bu, nasıl tamamen bir zafer olmaz?
Não é uma vitória total?
Bu, ekim ayında bir pazartesi izni değil ki.
Não é uma segunda-feira de folga em outubro.
Bu, "İsa'dan önce zaman yoktu." demek.
É : "O tempo não existia antes de Jesus!"
Ama bu, bizim için. Biz sadece...
Mas isso é para nós, estamos só...
Bir köpek aldım ama bu bir hataydı.
Mas foi um erro.
Bu konuyu artık kimseyle de konuşamaz.
E que agora não consegue falar disso com ninguém.
Yani bu rastgele köpeği alıp ailenizin de içinde yaşadığı eve koyuyorsunuz ve kişiliğinin gözler önüne serilmesini seyrediyorsunuz.
Portanto, pegamos num cão à toa e metemo-lo em casa, junto da nossa família. E vemos a sua personalidade a revelar-se.
Ama bu önemli bir karar ve iyice düşünmeniz lazım. " dedi.
Mas é uma decisão importante e devia pensar nisso. "
Bu köpekleri her gün dövüyorlar.
Estes cães todos os dias são maltratados.
Benim param bu işi nasıl düzeltecek?
Como vai o meu dinheiro resolver isso?
Adam da, "Kızımın ölümüne sebep olan mesaj bu." diyor.
E ele diz : "Esta é a mensagem que matou a minha filha."
Çünkü birisi "Evet, elbette." yazarken kızını arabayla ezmiş, ki bu korkunç.
Alguém enviou a mensagem "sim, claro" e atropelou-lhe a filha, o que é horrível.
Radyodalar çünkü... Kendilerini bu işe adamışlar.
Passaram na rádio, pois são dedicados.
Biz işte bu saçmalığı inkar eden dokuz kişiyiz.
Nós somos os nove que negamos essa merda.
Bu benzetmeyle Çinlileri incitmek istemem. Ama...
Não quero ofender pessoas chinesas com o estereótipo, mas...
Bu doğru.
Isso é verdade.
Bu iki farklı durumu nasıl uzlaştırabileceğimi bilmiyorum.
E eu não sei reconciliar esses dois factos.