Camisa translate Portuguese
6,306 parallel translation
İçinde gömlek mi var?
Há aqui uma camisa?
Gömlek parçaları.
Pedaços de camisa.
- Kan revan içinde kalmışsın.
A tua camisa está cheia de sangue.
- Gömleğim berbat oldu. Gel buraya.
- A minha camisa está suja.
Tişörtünü çıkar.
Tira-lhe a camisa.
Aynen, üst yok.
Oh, sim, sem camisa.
Gömleğin nerede?
E a tua camisa?
- Gömleğini kaldır.
Tira a tua camisa.
Bana yeni bir gömlek lazım da.
- Na praça. Preciso de uma camisa nova.
Yarı çıplakken ve pençeler varken daha iyi.
É melhor com as garras e sem camisa.
Bununla beraber gömlek ve pantolon giyip 10 yıl önce bıraktığı motosiklet tayfasıyla buluştu. Ve Güney Kaliforniya'nın zengin, boşanmış kadınını taciz etti.
e, ainda com a sua camisa grande e calças, juntou-se a um gangue de motoqueiros que abandonou há dez anos, para assediar a divorciada mais rica do Sul da Califórnia?
- Gömleğinden mi anladın?
- Foi a camisa dele? - Desculpe?
Bu arada Erica uçakta kırmızı gömlek giymeni istiyor. - İndiğinde kameralar seni bekliyor olacak.
A propósito, a Erica quer que vistas uma camisa vermelha no avião e, quando desembarcares, ela terá uma equipa de filmagem à espera.
- Kameralar, kırmızı gömlek ne yani özel jetinden inen zenciler denizinde beni bulamayacaklarından mı korkuyorlar?
Equipa de filmagem, camisa vermelha. O quê, eles têm medo de não poder encontrar-me entre o mar de negros que desembarcam de jactos privados? Não vou vestir a camisa.
Sana aldığım tişörtü mü giyiyor?
Ele vestiu a camisa que te comprei?
Elinde oda anahtarı olması ve Brad'e aldığın tişörtü giymesi bir anlam ifade etmez yani erkekler otel odalarında kıyafetlerini değiş tokuş ederler belki hava serindi, anlatabiliyor muyum?
Só porque ele tinha uma chave de um quarto e vestia uma camisa que compraste para o Brad, isso não significa nada. Quer dizer, os homens costumam trocar de roupa em quartos de hotel. Se calhar, fazia frio, percebes?
Hayır, kapüşonlu bir...
Não, ele tem uma camisa...
Tişört giydiğimi ona söyleme.
Não diga que tenho uma camisa vestida. Não disse.
Güzel gömlekmiş bu arada.
Camisa agradável, por sinal.
Hayır, en sevdiğim gömlek olmaz.
Oh não, a minha camisa favorita!
Gömleğindeki kan lekesi mi?
Tens sangue na camisa?
Hadi, kırmızı tişörtlü.
Vamos, tu da camisa vermelha.
Hâlâ o arkadaşınla mı çalışıyorsun?
- Bela camisa. Ainda trabalhas com o teu amigo?
- Gömleğini beğendim.
- Gosto da tua camisa.
Bu güzel gömleğin ismi Max.
O nome desta camisa é Max.
Ve benim badimin ismi de Brenda.
- E o nome desta camisa é Brenda.
Tişörtünü çıkartamıyorum.
Não consigo tirar a tua camisa!
Ayrıca formasının iç yakasında kalemle "Jacob" adı yazılı.
Também há o nome "Jacob" escrito com caneta, na gola da camisa.
Benim için gömleğini yukarı kaldırabilir misin?
Podes levantar a camisa?
Pijamalariyla.
De camisa de noite.
Mavi gömlekli benden genç görünüyor.
Aquele de camisa azul parece um eu em novo.
Bu gömlek oldukça gurur verici ve bu atmosfer beni oldukça destansı bir şekilde gösteriyor sanırım. Öyle!
Esta camisa favorece-me e admito que a luz me dê uma tonalidade bastante heróica.
- Tişörtünü çıkaralım.
- Vamos tirar essa camisa. Vamos.
Bana deli gömleği giydirip beyaz bir odaya tıksanız bu aslında beni rahatlatır.
Se me fechassem num quarto branco, em camisa de forças, até pareceria reconfortante.
- Buteri'nin formasını giyiyor.
Está usando a camisa do Buteri.
Nick eğer yanıImıyorsam, üzerinde şu erkek butiklerinden alınmış bir tişört var. Ne?
Nick se não estou enganado estás a vestir uma camisa de uma dessas boutiques "gay".
Dolabından çektiğin herhangi bir tişörtü üzerine geçirmişsin gibi davranıyorsun ama bahse girerim ki bunun için 50 dolar mı ödedin?
O quê? Ages como se só pegasses uma camisa à toa do armário. E eu estou inclinado a apostar que tu pagas... o quê?
Baksana, fanilalı.
Desculpe, o de camisa de flanela.
Kaptan, ikinci kaptana bağırır "Kırmızı gömleğimi getir."
O capitão berra ao seu primeiro marinheiro 'Traz-me a minha camisa vermelha! '
İkinci kaptan gömleği getirir ve kaptan giyer.
O primeiro-marinheiro leva-lhe a camisa vermelha e ele veste-a.
Ama korkusuz kaptan bağırır "Kırmızı gömleğimi getirin!"
Mas o corajoso capitão grita : 'Traz-me a minha camisa vermelha! '
Savaştan sonra ikinci kaptan sorar "Kaptan, neden savaştan önce kırmızı gömleği istiyorsunuz?"
Depois da batalha, o primeiro-marinheiro pergunta : 'Capitão, porque mandou trazer a sua camisa vermelha antes da batalha?
Formanı beğendim.
Gostei da tua camisa.
Carmel, gömleğin...
Carmel, a camisa...
Yolculuğumuzun bu kısmında arabayı tişörtümü çıkarıp New Mexico serserileri gibi kullanmak istiyorum.
Para esta parte da viagem estava a pensar conduzir sem camisa, como a escumalha do Novo México.
Nicolas ritim gömlek duygusu var?
Desculpa lá, Nicolas, achas que a tua camisa tem sentido de ritmo?
Ancak, gömlek çok şeffaf, ve etek çok sıkı.
No entanto, a camisa é muito transparente e a saia muito apertada.
Dolgun-görünümlü bir kadın serbest bir kıyafeti seçmeyi isteyebilir, belki bir elbise etek ve gömlek yerine.
Uma mulher mais cheia deverá escolher uma roupa mais larga, talvez um vestido, em vez de uma camisa e saia.
Lanet olsun. Zach'in deli gömleğini kim çıkardı?
Bolas, quem tirou o Zach da camisa-de-forças?
Kusura bakma Bradley, bu herif yüzünden gömleğine sıçtım.
Desculpa, Bradley, mas este tipo fez-me cagar na tua camisa.
Sen ne düşünüyorsun, Lisa?
Parece ser uma camisa de seda.