Cansado translate Portuguese
7,337 parallel translation
Tahminimce, gerçek iş yapmaktan yoruldu.
Mas acho é que está cansado de trabalhar a sério.
İnsanları tehlikeye atmaktan bıktım.
Estou cansado de colocar as pessoas que gosto em risco.
Yüzünden tiksinmeye başlıyorum.
Estou a ficar muito cansado da tua cara.
Çok yoruldum.
Estou muito cansado.
Üzgünüm, beynim çok yoruldu.
Desculpa. O meu cérebro está muito cansado.
Konuşmaya hali yok.
Ele está muito cansado, para falar.
Zaten paranı aldım ve çok yorgunum.
Já tenho o teu dinheiro e estou cansado para caralho.
Çok yorgunum. Tamam mı?
Estou muito cansado, está bem?
Fare gibi yaşamaktan bıktım!
Estou cansado de viver numa toca.
Ben hasta ve her yere gitmem kıyameti göz alma bıktım!
Estou cansado de todos me estarem a olhar de lado.
Hayır. Ben iyiyim. Sadece yorgunum.
- Não, estou bem, só estou cansado.
Hatırlıyorum da bir keresinde çok yorgundum çünkü lav alanlarında yürümüştüm ve sahilde uyudum.
Lembro-me que uma vez estava muito cansado, porque tínhamos caminhado durante muito tempo nos campos de lava... Deitei-me na praia.
Çok yorgunum.
Estou tão cansado.
Çok yoruldum.
Estou cansado disto.
Sen de pipolu, yaşlı, yorgun bir adam aldın.
A si arranjaram-lhe um velho cansado com um cachimbo.
Yok çok içtim, yok çok yoruldum, çok çok üşüdüm!
Muita bebida, muito cansado, muito frio.
Umarım uğraşlarından sonra çok yorulmamışsındır.
Espero que não esteja demasiado cansado depois de todas as suas actividades.
Leydim. Çok yorgun değilim. Güzel.
Minha Senhora, não estou exactamente cansado.
Sadece yoruldum.
Eu só estou... cansado.
Hâlâ yorgun musun?
Ainda estás cansado?
Bugün çok yoruldum.
Estou mesmo cansado hoje.
Ama özür dilemekten yoruldum.
Mas estou cansado de pedir desculpas.
Roman... Yorgun görünüyorsun.
Roman, pareces cansado.
Ben yorgun değilim.
- Não estou cansado.
Yorgunum.
Estou cansado.
- Çok yoruldum Barbie.
Estou tão cansado, Barbie...
Terleyemeyecek kadar çok bitkin ve nefes alamayacak kadar mahvolana kadar.
Até estares demasiado cansado para suar, demasiado fraco para respirar.
Yorgun olduğunu biliyorum ama seni muayene etmem gerek.
Sei que está cansado, mas isto é importante.
Belki de, sorularimdan henüz bikmamis biri vardir, baska alemler hakkindaki bilgilerini paylasmaktan korkmayan birisi.
Talvez haja alguém que não esteja cansado das minhas perguntas. Alguém que tem conhecimento sobre outros mundos e não teme em partilhá-lo.
Mücadele etmekten yorulmadın mı?
Não estás cansado de lutar?
- Aniden yoruldum.
Estou um pouco cansado.
Yorgunum Al.
- Estou cansado, Al.
Anlaşılır bir biçimde yorgunsun.
Estás cansado. É compreensível.
- Elim boş kalmak hasta ediyor, seni etmiyor mu?
Estou cansado de não ter nada, tu não estás?
Siz yorgunsanız, yer fıstığı yorgundur.
Quando se sentir cansada, o amendoim sente-se cansado.
Son haftalarda hiç yorgun, bitkin hissettin mi kendini?
Tens-te sentido, cansado ou fraco nas últimas semanas?
Baksana, o kadar yorgun değilim. Sen ne durumdasın?
Sabes, não estou assim tão cansado.
Sadece çok yoruldum.
Estou só cansado, parceiro.
- Yorgun değilim.
- Não estou cansado.
- Ama uykum yok.
- Mas não estou cansado.
- Yorgun görünüyorsun. - Evet.
- Pareces cansado.
- Evet, biraz yorgunum da.
- Sim. Só estou cansado.
Güçten düşmeye başladım.
Começo a sentir-me cansado.
Biliyor musun, ben de bu lafı duymaktan bıktım.
Sabes que mais? Começo a ficar cansado de ouvir isso.
Yaralı ve yorgun olduğunuzu biliyorum ama kalan tüm gücünüzü toplayıp bana yardım etmelisiniz.
Sei que estás magoado e cansado. Mas preciso que reunas tudo que tenhas e que me ajudes.
Böyle eciş bücüş olmaktan yorulmadın mı?
Não estás cansado de ser distorcido?
Seni de edeceğini söylemiştin.
Sei que estais cansado do clima.
- Yoruldum biraz.
- Apenas cansado.
"Dr. Blair Hallstorm, FBI, Davranışsal Bilimler Birimi" Yorgun görünüyorsun.
Pareces cansado.
Son derece usandım.
Estou extremamente cansado.
Sensiz yaşamaktan bıktım usandım.
Cansado de viver sem ti.