English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ C ] / Castro

Castro translate Portuguese

508 parallel translation
Durma, Castro.
Junta-te a nós Castro. Experimenta.
Aynen. Alfredo kuzenim gerçek bir demokrat. Hatırlıyor musun, Montalto di Castro'da orada bir toplantı düzenlemiştim.
Lembras-te Luisita, em Montalto di Castro, quando fiz lá um comício?
Prens Philip dahil, Fidel Castro...
Éramos 150 membros, incluindo o Príncipe Filipe, o Fidel Castro...
- Fidel Castro?
- O Fidel Castro também?
Castro evvelinden bir kaç tane kaldı.
Ainda tenho alguns dos tempos pré-Castro.
Ben de Castro'yu dinlemek isterim.
Gostaria de ouvir Castro.
Diğerleri olmadan devrimci olunmaz, organizasyonu olmayan Lenin gibi, ya da organizasyonu olmayan Castro gibi, anarşistler hayatlarını buluşmalar ile geçirseler bile, bu bir boka yaramaz!
Quem teria sido Lenine sem organização, ou Castro? Até os anarquistas gastam as suas vidas em reuniões, que diabos!
Fidel, Castro'daki gibi.
Fidel, como em Castro.
Fidel Castro gibi, tek farkı onun bir ülkeyi yönetiyor olması.
Como o Fidel Castro, só que ele está a dirigir um país.
Üç gündür konuşmalar yapıyor.
Fazem coisas estranhas... O Domenico está a falar há três dias, parece o Fidel Castro.
1980 mayısında Fidel Castro, Küba'nın Mariel limanını açtı. Görünürdeki amaç, isteyen Kübalıların ABD'deki akrabalarının yanına gitmesine izin vermekti.
Em Maio de 1 980, Fidel Castro abriu o porto de Mariel, em Cuba, com a aparente intenção de deixar alguns cubanos juntar-se à família, nos Estados Unidos.
Çok geçmeden ortaya çıktı ki Castro tekne sahiplerini sadece akrabalarını değil hapishanelerindeki serserileri de almaya zorlamıştı.
Cedo se tornou evidente que Castro estava a forçar os donos dos barcos a levar com eles não só os familiares, como também a escória das suas prisões.
O Castro piçi bunları bize kakalıyor.
Aquele Castro está a cagar-nos em cima.
Vız gelir tırıs gider, Castro yapacağını yaptı zaten.
Não me podem fazer nada que o Castro não tenha já feito.
Castro onu yeni serbest bırakmış.
O Castro libertou-o.
Castro artık ona güvenemeyeceğine karar verip adamı hapse atmış.
O Castro achou que não podia confiar mais nele e mandou-o para a prisão.
Castro karşıtı bir grupla birlikte çalışıyorum.
Trabalho com um grupo anti-Castro.
Sonra Castro geldi ve babam işsiz kaldı.
Depois veio o Castro e o meu pai ficou sem emprego.
Castro büyük adamdır.
O Castro é um grande homem.
Castro'dan kurtulmak isteyen... birçok insan gibi Küba'dan sınır dışı edilmiş.
Saiú exilado de Cuba... Como muitos outros, para fugir ao duro regime de Fidel Castro.
Muhtemelen şu Radion 2000'lerden satın almış.
Ele deve ter gasto um pipa de massa nos Radion 2000, como o Castro tem.
Şimdi Castro onları organize etti. Dalga geçmiyorum dostum.
O Castro andou a organizá-los o ano passado.
Ya Pol Pot ve Castro?
E Pol Pot e Castro?
Pol Pot ve Castro mu?
Pol Pot e Castro?
Bir dahaki sefere kadar... ben Rudy Castro ve gruptaki bütün arkadaşlarım... biz Siluetler olarak hepinize iyi geceler diliyoruz.
Sendo assim, até à próxima... e em meu nome, Rudy Castro, e de todos os rapazes lá atrás... nós somos os Silhuetas e lhes desejamos uma boa noite.
Castro, Monica, dört.
Castro, Monica : 4
Vietnam, Castro, Kamboçya!
Vietname. Castro! Camboja!
Bunu bana bizzat Fidel Castro verdi.
Consegui esse com o próprio Fidel Castro.
Boğaları hadım ederken yaptığının tıpatıp aynısını.
O mesmo que fiz aos touros : Castro-te.
Bu arada Castro kısa dalgadan dağlara radyo yayını yapıyor.
Entretanto, o Castro emite em onda curta a partir das montanhas.
New York times'da Castro ile ilgili bir makale vardı.
E o New York Times acha que o Castro é Jesus Cristo.
Castro işini bilirmiş.
E é mais novo do que eu.
- Bu da kim? Castro mu?
- Mas quem é esse Castro?
Peki Castro ve onlar? Hala tehlike var mı?
Que se passa com o Castro e os rebeldes?
Dağlarda Castro ile buluştuğunu söylüyorlar.
Dizem que esteve nas montanhas, reunido com o Castro.
Fidel Castro Jack'in sahnesindeydi.
Quero lá saber. Fidel Castro foi a um espectáculo na TV.
Etrafı kolaçan edin ve Fidel Castro'nun son kalesiymiş gibi evin yan tarafına ateş edin.
Ponham a lancha a metralhar a parte lateral daquela casa como se ali fosse o último refúgio do Fidel de Castro.
Başkan, Küba'daki komünist Castro'ya karşı yürütülen gizli savaşı miras aldı. CIA ve öfkeli Küba sürgünlerinin başı çektiği bir savaş.
Ele herda uma guerra secreta contra a ditadura comunista de Castro, perpetrada pela CIA e por exaltados exilados cubanos.
Castro ve başarıya ulaşan devrimi... ABD'nin Latin Amerika'daki ticaret ilişkilerini tehdit etmektedir.
Castro é um revolucionário bem sucedido que assusta os interesses americanos na América Latina.
Söylendiğine göre ateşli bir Marksist... ve Fidel Castro ile aşırı sol ideolojilerin fanatik bir yandaşıymış.
Diz-se que é um marxista dedicado e apoiante fanático de Fidel Castro e causas da extrema-esquerda.
Geçen yaz New Orleans'taymış ve Castro karşıtı... Kübalı mültecilerle kavga çıkarınca tutuklanmış.
Passou o último Verão em Nova Orleães, onde foi preso durante uma rixa com exilados cubanos anti-Castro.
Ferrie emekli askerlerden oluşan bir grubun toplantısında konuşmuştu.
Eu ouvi o Ferrie desancar o Castro numa reunião de antigos soldados.
Castro'ya karşı atıp tutmuştu. Aşırı görüşleri vardı.
Não o poupava.
63 yazında Canal Sokağı'nda... dağıttığı Castro taraftarı broşürlerin üzerinde bu adres vardı.
Por esta morada vir nos panfletos pró-Castro que andou a distribuir no Verão de 63.
Castro aleyhtarı Kübalılarla kavga ettiği için tutuklanmıştı.
Ele foi preso por brigar com cubanos anti-Castro.
Ama Castro karşıtı bu gruba... katılmak isteyen eski bir donanma üyesi olarak onlarla ilişkisi vardı.
Mas já os conhecia, como ex-fuzileiro tentara entrar na cruzada anti-Castro ;
Artık Castro taraftarı olduğunu öğrenince onu görmeye geldiler.
quando depois o souberam pró-Castro fizeram-lhe uma visita.
Castro taraftarı komünist broşürleri dağıtıyor.
O Oswald está em Canal Street a distribuir panfletos comunistas de apoio ao Castro.
Dave bazı gazete kupürleri çıkardı. Aylardır Castro ve Kennedy'ye takmıştı.
O Dave mostrou recortes de jornais, há meses que vivia obcecado pelo Castro e pelo Kennedy.
Suçu Castro'ya atarız, bütün millet Küba'yı işgal etmek ister.
E culpando o Castro, todo o país quererá invadir Cuba ;
Bu bakımdan Castro deneyip de görmeyi seven biri.
Bem, nesse sentido, o Castro é um experimentador.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]