Cite translate Portuguese
226 parallel translation
Savcılığın, somut bir şeyler üzerine yemin edecek bir tanık ortaya koymasını ya da Mata Hari'nin, özür dilenerek serbest bırakılmasını talep ediyorum.
Eu exijo que a promotoria cite uma testemunha que diga alguma coisa definitivo ou exijo que Mata Hari seja absolvida com as desculpas do tribunal.
Ve çılgınca mutlu olduğunu yazabilirsiniz.
Cite-a. Diz que està "delirante".
- Mahkemenin bilgilenmesi açısından, sözcüklere dökülmesi edebe aykırı suçlamalar için tüm saygılarımla... tanıklığı gereken bu genç hanımefendiyi tanık olarak çağırırken, mahkemenizin suçlamaları okuduğunu bilmekle birlikte onları hariç tutup, sanığa yüklenen suçlamalarda dikkatinizi çeken Savaş suçları ile ilgili 92.ci maddenin dikkate alınmasını talep ediyorum.
Desde que a corte reconhece a natureza delicada das acusações. Gostava de sugerir que em referência à jovem senhora... de quem a presença é necessária como uma testemunha, que a corte omita a leitura das acusações e de especificações em detalhe... e cite simplesmente o acusado como culpado... por violação do 92º artigo de guerra em ambas as acusações.
Hey? Hey? Ile de la Cite'deyiz.
Para a lie de la Cité!
Bir iki isim ister misin?
Quer que eu cite alguns nomes?
Sabah gazeteleri okumadın mı?
Queres que cite o livro, o capítulo e o versículo?
Sakın öfkelenmeyin.
Ninguém se ex cite.
Şey, Cite Üniversitesi'nde.
- Na Cidade Universitária.
Bir Alman erdemi söyleyin.
Cite-nos uma virtude alemã.
Hangi dava söyle.
Cite o caso.
Hangi davaydı söylesene Teddy.
Cite o caso.
Doğru alıntı yapmak için.
- Quer que o cite correctamente.
Büyük zenci eğitmenimiz Bay Booker T. Washington'un da dediği gibi...
Permiti que vos cite o grande pedagogo negro, Booker Washington
Bu koşullardan bazıları neler olabilir?
Cite alguns exemplos.
Onbaşı Barnes, bir Denizcinin Kırmızı Kod almasının birkaç nedenini söyle.
Cabo Barnes, cite algumas razões para um "código vermelho".
İngiliz diplomasisi, doktor. Üstünde oturabiliyorsan asla bir çite tırmanma. Eski bir Dış İlişkiler düsturu.
Trata-se apenas da diplomacia britânica, nunca se intrometer em assuntos duvidosos.
Burası, Kent Radyosu.
Fala a Radio-Cité. São exactamente 22 :
Senin gibi, sirti çite dönük dururken.
Tal como estás, as costas dele estavam viradas para a vedação
Çite doğru gitti ve sanki diğer tarafta bir cennet var gibiydi.
Dirigia-se às sebes como se fosse ao encontro do paraíso.
Sonra attan düştüm. Bir çite doğru gitmişim kapalı bir çit.
Estava muito escuro e fomos contra uma vedação que eu não vi.
Babamın dediği gibi bacaklarını açıp oturan bir domuzun çite dolanma olasılığı yoktur.
Como dizia o meu pai... se não tomar decisões nunca avançará.
İyi boğalar ve 100 millik bir çite.
Bons touros e 100 milhas de cerca.
Tom, silahını çite as. Giderken alırsın.
Pendure ali a arma e quando se for embora, leve-a.
Şimdi silahlarınızı çite asın, giderken alırsınız.
Deixem ali as armas e levem-nas quando se forem embora.
Yeleğindeki silahı da çite as.
Deixem as armas.
Kuş çite çarptığında olmuştur.
Pode ter acontecido quando a ave bateu contra a cerca.
Atlarınızı oradaki çite koyabilirsiniz.
Podem pôr os cavalos no curral.
O gece... biraz yakacak odunla korudan geliyordum... Çite yaklaştığımda Mayella'nın bağırdığını duydum.
Naquela noite... vinha eu da mata com uma carga de lenha... e ouvi a Mayella a gritar quando ia a chegar à cerca.
Odunları atıp var gücümle koştum, fakat çite takıldım.
Larguei a lenha, corri tão depressa quanto pude, mas esbarrei na cerca.
Seni çite yapıştırdı.
Ela atirou-te contra a vedação.
Onu çite bağla ve ağzına tuz doldur.
Amarre-o a cerca e encha sua boca de sal.
11 Cité Jean de Saumur.
S, 11, cité Jean de Saumur.
Madame Anais. 11 Cité Jean de Saumur.
"Chez Madame Anaïs", 11, cité Jean de Saumur.
Bakalım, iki yıl önce Laguna Seca'da... güzel bir Buick Special'ı harcayıp arka çite astınız.
Deixe-me ver, há dois anos atrás na Lagoa Seca... você destruiu um lindo Buick contra a traseira da cerca.
Hepiniz! Çite doğru!
Todos encostados à vedação.
Yaptığımız çite bakmanızı istiyoruz.
Queremos que vá ver a cerca que estamos a consertar.
Çite kadar mı? Öyle mi?
Em direcção à cerca?
Çite kadar.
Em direcção à cerca, para o meio.
Hatıralarım artık benimmiş gibi gelmiyor yarısı yenmiş kek gibi çite takılan tavşanın yünü gibi büyük anne.
Estas lembranças não parecem minhas, como um bolo meio comido. Pele de coelho estirada na cerca do pátio traseiro. Minha pequena.
Kim benimle çite kadar yarışmak ister?
Quem quer correr comigo até à cerca?
Topa ulaşmaya çalışırken metal çite takıldım.
Tentei apanhar a bola e choquei com a vedação.
Bana bakma, çite bak.
Näo olhes para mim, mas para a sebe...
Çite doğru koşarken bir esinti gelse Hector İhtiyar'ı anında üzerime salardı.
Um passo na direção do curral... e Hector teria alertado o velho na hora.
Keçi çite toslar ve boynuzları eğilir.
A cabra dá com os cornos numa sebe e os cornos ficam lá presos.
"Çite yaslanırken annenin bir resmini çekelim" diyen ben değildim.
Peg, se o fizermos agora, o teu aniversário deixará de ser especial.
Bir karanlık gecede çite üşüşürüz.
Numa noite escura corremos para a vedação.
Yaptığı ilk şey, arka çite gidip dedikodu yapıp, çene çalmaktı.
Primeira coisa que faria, começar a lançar rumores.
Çite tutun ve domuz yavrusu gibi bağır.
Fica com a mão na cerca e grita como um porco.
Bu çite niye dikenli tel ördünüz?
Por que põe arame farpado na vedação?
Benim gibi masum insanlar ellerini kessin diye mi çite tel ördünüz?
Põe arame farpado para que inocentes se cortem?
Oradaki çite kadar yavaşlayacaklar.
E ainda, em campo aberto... serão alvejados pelos mosquetes.