Claus translate Portuguese
217 parallel translation
Klaus, haydi!
Claus, venha!
Hala Santa Claus'a mı inanıyorsun, ha?
Ainda acreditas no Pai Natal?
Noel baba Aziz Claus demek.
São Nicolau quer dizer Pai Natal.
Kendini Aziz Claus sanıyor.
Julga que é o Pai Natal.
NOEL ARİFESİ, 1971... bu gece Noel Baba'nın yolu bulması için dolunay sizin için de yıldızlı bir gökyüzü olacak.
VÉSPERA DE NATAL, 1971... para Sta. Claus, esta noite, haverá lua cheia, e um ceú estrelado para ajudá-lo a encontrar o seu caminho.
Santa Claus'a ihtiyacınız var mı?
Não, nãoo nos fazes falta.
Bayan Noel Baba'nın kızkardeşleri gittiği zaman daha iyi olacağım.
Oh eu vou quando as irmâs da Sra Claus se forem embora da cidade.
"Annesinin öpücüğünü gördüm, Santa Claus"
Eu vi a mamã beijar o Pai Natal
... kocam, Claus von Bulow, Sonunda hizmetçiyi çağırma gereği duydu. Ve hemen doktorun gelmesini istedi..
... o meu marido, Claus von Bulow, finalmente fez o que a minha criada sugerira todo o dia :
Bu komanın ardından, onlar bu şüphelerini asla benimle paylaşmadılar. Ama gözleri hep Claus'un üstündeydi.
A partir daí, embora nunca me tivessem transmitido as suas suspeitas, mantiveram o Claus debaixo de olho.
Claus'un dolabında.... bir sürü buldular.
Encontraram bastantes... no armário do Claus.
Brillhoffer ölümümde başka bir şeyi daha keşfetti. Claus, net olarak sadece bir milyon dolara sahipti. Benden ise 14 milyon dolar miras olarak ona kalacaktı.
O Brillhoffer descobriu que, com a minha morte, o Claus, cuja fortuna pessoal remontava apenas a um milhão de dólares, iria herdar de mim 14 milhões.
Alexandra daha sonra, Claus'un kendisine benim vasiyetimin yasal bir analizini gösterdiği şeklinde ifade verdi.
A Alexandra testemunhou que o Claus lhe mostrou uma avaliação do testamento.
- Suçlu. Şimdi siz Claus von Bulow'un bu suçlamaları terse çevirme çabalarını izlemek üzeresiniz. Ya da jürinin kararından kurtulma çabalarını.
Vão ver como o Claus von Bulow lutou para reverter ou fugir da sentença do júri.
Claus von Bulow.
Claus von Bulow.
- Claus von Bulow?
- Claus von Bulow?
Claus neden yalan söyledi?
Por que é que o Claus mentiria acerca disso?
Bir dakika dur, Claus.
Espere, Claus.
Asıl tehlikeli hüküm Amerikan halkının, Claus'un suçlu olduğuna dair kesin olan hükmü.
A condenação mais perigosa é as pessoas terem a certeza que o Claus é culpado.
Yani birisi Claus'u savunmalı.
Alguém tem de defender o Claus.
Maria'nın ifadesi. O diyor ki Sunny, Claus'un reçetesine yazılmış Valium'u alıyordu.
O testemunho da Maria diz que a Sunny tomou Valium receitado ao Claus.
Claus'a, Valium'u o tedarik ediyordu.
Ela arranjava o Valium ao Claus.
Claus beni deliye mi çevirdi?
O Claus levou-me à loucura?
Claus, şimdi hikayeyi senin ağzından duymak istiyorum.
Claus, agora quero ouvir o seu lado da história.
- İyi geceler, Claus.
Boa noite, Claus.
Annem bize yeteri kadar para vermiyor mu? Claus!
A minha mãe não nos deu dinheiro suficiente?
İyi geceler, Claus.
Boa noite, Claus.
Ve Ala'ya. Ve tabii ki, kimse Claus'u umursamıyor, Ona aşık olduğum zamanki halini...
E ninguém quer saber do Claus, como ele era quando me apaixonei por ele.
Claus ve ben ilk tanıştığımızda ben gösterişli ve genç Prens Alfred Eduard Friederich Vincenz Martin Maria von Auersberg ile evliydim.
Quando nos conhecemos, eu estava casada com o jovem e fogoso Príncipe Alfred Eduard Friederich Vincenz Martin Maria von Auersberg.
Ve bu yüzden... Ben de Claus ile ona sadakatsizlik yapıyordum.
E por isso... traí-o com o Claus.
"Sunny von Bulow, Claus von Bulow'a karşı tamamen savunmasız durumda mı"?
"A Sunny era totalmente vulnerável ao Claus von Bulow"? - Não tenho argumentos contra isso.
Burada Claus'un zararına hiçbir şey yok, fakat eyalet yapmak zorunda....
O que resta é contra o Claus, mas o estado tem de...
Çünkü herhangi bir zamanda, her adam karısı tarafından deliye çevriliyor ve o adam kalbinde tam olarak Claus'un suçlandığı şeyi yapmak istiyor.
Porque, a dada altura, todo o homem desespera com a mulher, e no seu coração, quer fazer exactamente aquilo de que o Claus é acusado.
Eğer Claus iğneyi yaptıysa, şırıngayı bir yerlere atması gerekirdi, değil mi?
Se o Claus a tivesse injectado, ter-se-ia desembaraçado da agulha. Claro.
- Claus garip bir adam, fakat aptal değil.
- O Claus é estranho, mas não é estúpido.
Tamam, Claus, boktan palavrayı kes.
Claus, deixe-se de tretas.
Şimdi Claus ile konuşmam lazım.
- Agora tenho de falar com o Claus.
Artık Claus'un masum olduğunu biliyorum. Kararımız şu şekilde :
Já acredito que o Claus está inocente, por isso decidimos :
Savunmamızı direkt olarak açıkça Claus'un masum olduğu üzerine kuracağız.
Vamos basear o nosso apelo directa e explicitamente na inocência do Claus.
Onun, belirlenen stratejinin bir parçası olmadan önceki ilk tepkisi siyah çantadaki şeylerin Sunny'e ait olduğu yönündeydi, Claus'a değil...
A sua 1ª reacção, que não faz parte da estratégia legal concebida mais tarde, é que o conteúdo do saco preto é da Sunny, e não do Claus.
Sayın hakim, Claus von Bulow'u sevmiyor olabilirsiniz.
Meritíssimos Juízes, talvez não gostem do Claus von Bulow.
ve Claus onu öldürmeye çalıştı, öyle mi? - Olabilir.
O amor morreu, a Sunny não aceitava isso, por isso o Claus tentou matá-la?
Biz Claus'un masum olduğunu ispatlamıyoruz.
Não provámos a inocência do Claus.
- Hadi, Claus.
- Vá lá, Claus.
Bence Claus von Bulow kokuyor.
Acho que o Claus von Bulow é duvidoso.
Klostrofobi.
Claus-trofobia.
Fakat Claus nedendir bilinmez farklıydı.
Mas o Claus era diferente.
Claus bir günah keçisi.
O Claus é um bode expiatório.
Claus, çabuk gel.
Claus, vem depressa. A mamã não está bem.
Şimdi Claus'un konuşmak için zamanı var herhalde.
Se o Claus tiver tempo para falar.
Hadi senden duyalım, Claus.
Conte lá o que se passou, Claus.