Colton translate Portuguese
274 parallel translation
Çabuk... Charlie'nin Yeri'ne araba gönder. 60.
Rápido, manda um carro ao Bar do Charlie, Estrada 60, perto de Colton.
Colton biraderleri son sürat Kansas'a doğru giderlerken...
Vi os irmãos Colton a sair de Kansas...
Ben senin Colton'da olduğunu sandım, Sheriff.
Pensei que estivesse em Colton, Xerife.
Çocuk Merkezi açtığı için Peder Serra'ya plaket verdik sonra burada cumhurriyetin kıdemlilerine bir karşılama yaptık. ... ve Colton, Arizona'dan trenle geri döndü.
Descobrimos a placa ao pai Serra, inauguramos o'Centro para Meninos'... e voltaremos aqui, para a recepção de veteranos da república... depois voltamos a o Colton e apanhamos o comboio do Arizona.
Colton'da, korulukta.
Em Colton, nas campas.
Affedersin. Adını gerçekten- - Colton.
- Desculpe, eu gostaria de saber.
Yalnız görünüyor Jack G. Colton.
Parece solitário, Jack T Colton.
Hayır, ben Bay Colton.
Não, sou o Sr. Colton.
Jack Colton.
Jack Colton.
Ne iş yapıyorsunuz, Bay Colton?
Que faz, Sr. Colton?
Jack Colton, Ömer Halife.
Jack Colton, Omar Khalifa.
On hafta şu uzunluktaki şırıngayla kuduz aşısı oldum ve tek düşündüğüm sendin, Colton.
Dez semanas de vacinas contra a raiva e só pensava em ti, Colton.
Bak, bana borçlusun, Colton.
Olha, estás em dívida, Colton.
Colton, görünüşe göre vagonumuzu bir yıldıza takmışız.
Bem, Colton, parece que nos envolvemos com um tipo famoso.
Colton!
Colton!
Bak şu adamlara, Colton.
Olha para estes gajos, Colton.
Ortadan ikiye böleriz, Colton. 50-50.
Dividimos a meio, Colton. 50 para cada um.
Merhaba, çocuklar.
Olá. Chamo-me Colton.
Colton, kaçamayacaksın.
Colton, não me vais escapar.
Colton'ın geleceği iç açıcı değil!
O futuro do Colton é negro!
Ama bu gece Colton'ı öldürmeliyim.
Mas esta noite tenho de matar o Colton.
Kıçın çimenlik ve ben de çim biçme makinesiyim, Colton!
Estás metido em sarilho, e eu acabo contigo, Colton!
Colton, seni yakalayacağım!
Colton, eu apanho-te!
Colton!
Não escapas!
Colton.
Colton.
Ama endişelenme, Bay Colton.
Mas não se rale, Sr. Colton.
Colton, haline bir bak.
Colton, olha para ti.
Vah, vah, vah, Colton.
Bem, bem, bem, Colton.
Hadi, Colton.
Vá, Colton.
Tekrardan bir araya geleceğimizi biliyordum, Colton.
Sabia que íamos andar juntos outra vez, Colton.
Colton kitaba göre oynar, ama sen oynamazsın.
O Colton segue as regras à risca e tu não.
Tom Colton.
Tom Colton.
Colton hiç bahsetmemişti.
O Colton nunca referiu...
Bu iki iz, Colton doğmadan 5 yıl önce, Powhattan Mill'de bulunmuş.
Estas duas foram tiradas cinco anos antes dele nascer, em Powhattan Mill.
Bak, sonuçta bu Colton'un davası.
Ouve, resumindo e concluindo. - Este caso é do Colton.
- Basamakları tırmanmak bunu mu gerektiriyor, Colton?
- É isto que é preciso para ascender?
Mulder, Colton gözetlemeyi iptal edince dışarı çıkmış olmalısın.
Deves ter saído, já que o Colton nos deu a noite de folga.
Colton araba satış noktalarına gelin, Amerikan rüyanızı gerçekleştirin.
Venham à Colton Motors buscar a vossa parte desse sonho americano.
Bay Colton'un hayatından memnun olmasını sağlıyorum.
Faço o Sr. Colton feliz.
Bay Colton'la konuşurum, seni de işe alır.
Podia falar com o Sr. Colton para ele te contratar.
Frank Colton sonunda elimize düştü.
Finalmente, Frank Colton vai cair.
Colton'u enselersen kesin terfi edersin.
A captura do Colton vai dar-te um empurrão na carreira.
Ona çok güvenirim Bay Colton.
Confiava-lhe a própria vida.
Bir daha söylüyorum. Jack, Colton'un içeride olduğunu söylemeden kimse bir şey yapmayacak.
Lembrem-se, ninguém avança até o Jack nos dizer que o Colton está por perto.
Colton yeni birinden bahsetmemişti.
O Colton não falou num tipo novo.
Colton nerede?
Onde está o teu amigo, Colton?
Jack G. Colton.
- Colton. Jack T Colton.
- Jack Colton geldi mi?
- O Jack Colton deu entrada no hotel?
Jack Colton!
Jack Colton!
Evet efendim. Jennifer Colton.
- A Jennifer Colton.
Jennifer Colton mu?
- A Jennifer Colton?