Comida translate Portuguese
27,285 parallel translation
Şu an ben de, biraz yemek ve kalacak yere hayır demem.
Eu também gostava de ter comida e abrigo agora.
- Yemeyi ve barınmayı sever misin?
Gostas de ter casa e comida? Gosto.
Tüm bu süre boyunca açlıktan gözlerim karardı.
Sinceramente, estava nas nuvens e a pensar em comida o tempo todo.
Yemeğimiz ve kibritimiz az.
Temos pouca comida e fósforos.
Yemek, şarap, hayvanlar...
Comida, vinho, animais.
Oyunu kaydediyorum. Crock-Pot'ta av başladı.
Estou a gravar o jogo, tenho comida feita.
Tayland yemeği sever misin anne?
Gosta de comida tailandesa, mãe?
Masayı sen kurmuş olabilirsin ama malzemelerin parasını biz veriyoruz ve yemeği biz yapıyoruz.
Você pode ter posto da mesa, mas... nós é que estamos a pagar a comida e a cozinhar a refeição.
Kendi mürettebatımızı bile zar zor besliyoruz.
Mal temos comida suficiente para alimentar a nossa própria tripulação.
Evet efendim. Yemeğimizi çalan şu adamları tutukla.
Prenda aqueles homens que estão a roubar a nossa comida.
İyecek mi?
- Comida?
İyicek, ilaç.
- Comida, medicamentos.
Ama buna göre orada binlerce kişiyi 6 ay yetecek kadar mal var.
Mas, de acordo com isto... eles têm comida suficiente num armazém lá para alimentar milhares de pessoas durante 6 meses.
Birlikleri kontrol altında tutuyorlar... yiyecek yığıyorlar ve insanların direnmesini bekliyorlar.
Eles têm o controlo das tropas, acumularam comida e estão à espera que as pessoas resistam.
Yemek hazır olunca dürtersin.
Avisa-me quando a comida estiver pronta.
Bu gece dediğini anlamamışım.
Quem quer comida tailandesa?
Milyonlarca insanın her gün .. açlık çektiği bir ortamda .. bizim seksi dadımız sadviçleri heba ediyor.
Há milhões de pessoas a passar fome no mundo, enquanto a nossa ama jeitosa brinca com a comida dela.
Yemeğini yemeyeceğim.
Não vou comer a tua comida.
Belki yemek arabamın kirasını hâlâ yenileyebiliyorumdur.
Talvez ainda possa renovar o aluguer da minha carrinha de comida, sabes?
Ses yok, dikkat dağınıklığı yok.
Muito bem, sem barulho, não há distrações, a concentração na comida é total.
Şimdi, bu... İyi yemek böyle olur. Söylüyorum bak.
Agora, isto é comida boa, deixa-me que te diga.
Ne zaman bana bir teklifin olsa, beni bu kokuşmuş yere çağırıyorsun.
Sempre que tens uma oferta, encontras-te comigo nesta carrinha de comida.
Hulk yiyecek değil!
Hulk não é comida!
Yemek ve düzgün ekipmanlar olmadan ben bile zorluk yaşardım.
Sem comida ou equipamento adequado até eu teria dificuldade em fazê-lo.
Patrick, bak. Ben bütün gün yemek konuşabilirim gerçekten konuşabilirim ama biliyorsun, şey var...
Patrick, ouça, podia passar o dia a falar de comida, mas estou um pouco...
Evet de, hatalar benim yemekleri pişirmiyor, Tommy.
- Os erros não cozinham a minha comida.
Sıcak yemek çok abartılıyor zaten.
A comida quente é totalmente sobrevalorizada.
- Dion, yemek aşağıda.
- Dion, a comida está aqui em baixo. - Desculpa.
Bu gecenin yemeği hangisi sence?
Diz-me o que achares da comida esta noite.
Yemek, içkiler, normal, gülümseme.
Comida, bebidas, normal, sorriso.
- Ve şarap da var.
- Sim, com comida maravilhosa.
Dion'un mutfağa geri dönen hiçbir tabağı görmesine izin verme.
Não deixes o Dion ver nenhuma comida voltar para a cozinha.
Dion bunu asla kabul etmeyecektir ama yemekleri hakkındaki düşüncelerin onun için dünyalara bedel.
O Dion nunca o vai admitir, mas o que pensa da comida é muito importante para ele.
Çok düşük bir abonelik ücreti ile, her ay yeni bir ada lezzetlendirmesi elde edersin.
Por um preço de assinatura muito baixo, terás comida local todos os meses.
Çin yemeği siparişi verip idrar yolu enfeksiyonu olma yoluna zıplayacağım.
Pedir comida chinesa e ganhar uma infecção urinária.
Papa Carpinni'yi sevmemin nedeni yemeği aile tarzında vermeleri.
Sabem, adoro o Papa Carpinni's porque eles servem a comida ao estilo famíliar.
Yemeklere ve dekora dokunmayacağız tabii. O kadar da değil.
Não na comida ou na decoração porque isso seria L-O-L.
Bir koluyla beni kucaklar diğeriyle de Çin yemeği taşırdı.
Ele conseguia pegar em mim só com um braço e levar a comida chinesa no outro.
Egzersiz olur, Hint yemeği olur sezaryen olur.
Sabe, ferros, comida indiana, uma cesariana?
Zırhını kaybettin, yemekler bok gibiydi ninjaların var olduğuna dair de elimde kanıt yok.
Perdeste o teu maldito fato, a comida não presta, e eu não tenho provas de que os ninjas existam.
1863'teki yiyeceklerin iğrenç olabileceğini düşündüm.
Penso que a comida em 1863 será bastante reles.
Hepinize yetecek kadar bolca suyumuz ve yiyeceğimiz var.
Teremos muita comida e água para todos.
Ya yemek pişti ya da bu adam bizi aramaya çalışıyor.
Ou a nossa comida está pronta ou este tipo está a telefonar-nos.
Dondurulmuş gıda deposu.
- Armazém de comida congelada.
Dondurulmuş gıda. Yanında SWAT ekibi getir.
- COMIDA CONGELADA.
Bize biraz yiyecek bir şeyler getirebilir misin?
Podes ir buscar comida?
Daha önce hiç yemeğin tadına bakmadan tuz dökmedim.
Eu nunca... pus sal na minha comida sem experimentar antes.
Çatal.
Comida. Garfo.
Çin yemeği mesela.
A comida chinesa, por exemplo...
Ki çoğu gıda kıtlığı yaşıyor.
da população no centro das cidades criará melhores infraestruturas para a maioria dos americanos, muito dos quais já sofrem de falta de comida.
Tek bir kişiye yetecek kadar su ve yiyecek vardı.
Comida e água suficientes para uma pessoa, talvez.