Crassus translate Portuguese
261 parallel translation
Biri, Marcus Licinius Crassus.
Um deles é
Crassus burada mı?
Crassus, aqui?
Crassus'un ondan ne kadar nefret ettiğini bilirsin.
Sabes como Crassus o detesta.
Crassus'un pahalı zevkleri vardır.
Crassus tem um gosto extravagante.
Marcus Licinius Crassus... en soylu mutluluk kaynağı... Cumhuriyet'in baş generali... Roma'nın babası ve koruyucusu... evime şeref verdiniz.
o brilho mais nobre... primeiro general da República... pai e defensor de Roma... dá honra a minha casa.
Crassus, bırak şu Gracchus'u.
Crassus, não fales de Gracchus.
Crassus, bunlar çok sıkıcı.
Crassus, isso é tão aborrecido.
Beni kışkırtıyorsun, Crassus.
Estás me provocando, Crassus.
Kudretli Crassus nerede?
Onde está o poderoso Crassus?
Hiç değilse bu bana... Glabrus'u Crassus'dan ayırma olanağı sağlıyor.
Pelo menos, dê-me uma oportunidade... para separar Glabrus de Crassus por algum tempo.
Ama Crassus, nazikçe söylemek gerekirse hatunla evlenmeyi hayal ediyor.
Mas Crassus sonha casar-se com a velhota, para falar delicadamente.
Sevgili Crassus, beni tebrik etmelisin.
Meu caro Crassus, felicita-me.
- Crassus.
- Crassus.
Sırf Crassus, yanında iki şımarık, boya küpü tazeyle... Capua'da mola vermeye karar verdiği için!
Tudo, por que Crassus decide interromper a viagem em Cápua... com duas ninfas caprichosas e demasiado pintadas!
Crassus'a bir kadın sattım, adı Varinia.
Vendi a Crassus uma mulher, Varinia.
Ya Crassus- - paradan hiç söz yok, değil mi!
Quanto a Crassus... dinheiro, nem falar!
Ödeme yapmadığına göre, yakalanıp açık artırmaya konduğunda... Crassus'dan önce sırada ben varım.
Como ele não pagou, isto me dá vantagem sobre Crassus... quando ela for apanhada e leiloada.
Crassus'u kızdırmak için, tabii ki, ve sana yardım etmek için.
Para irritar Crassus, claro, e para te ajudar.
Basit kölelerle savaştıklarını düşünmek istemiyorlar... özellikle Crassus gibi bir adam.
Eles sentem-se pequenos só de pensar em lutar com simples escravos... principalmente um homem como Crassus.
Bu genç adam Crassus'un himayesindeydi.
Foi Crassus que apadrinhou esse jovem.
Hoşça kal, Crassus.
Adeus, Crassus.
- Crassus onurunu savundu!
- Crassus agiu por razoes de honra!
Crassus, Roma'da cumhuriyetin yolsuzluklarına bulaşmamış... ve asla bulaşmayacak olan tek kişidir!
Crassus é o único homem em Roma... que não cedeu à corrupção republicana, nem cederá nunca!
Biraz cumhuriyet özgürlüğüyle birlikte biraz da cumhuriyet yolsuzluğunu... kabul edebilirim, ama Crassus'un diktatörlüğünü ve... ve hiç özgürlük olmamasını kabul edemem!
Eu aceito alguma corrupção republicana com alguma liberdade republicana... mas não aceitarei... a ditadura de Crassus, sem liberdade nenhuma!
Değerli Crassus, böyle bir seçimle karşı karşıya değilim.
Meu caro Crassus, eu não tenho que fazer essa escolha.
İyi günler, Crassus.
Boa-tarde, Crassus.
Ve Crassus da gelip diktatörlüğünü ilan ederek... Roma'yı köle ordusundan kurtaracak.
E Crassus avança e salva Roma do exército de escravos... instaurando a ditadura.
Eğer başarırsa, kriz sona erer... ve Crassus'un emekliliği de süresiz olarak devam eder.
Se conseguir, a crise acaba... e Crassus pode continuar retirado indefinidamente.
Crassus.
Crassus.
Crassus bize karşı bizzat savaşmayı reddediyor.
Crassus não iria bater-se conosco.
Crassus bizi Roma'nın üzerine yürümeye davet ediyor... o zaman bize karşı ordunun başına geçecek.
Crassus está nos convidando para marchar sobre Roma... para se pôr em campo contra nós.
Yani Crassus Roma'ya saldırmamızı mı istiyor?
Estás dizendo que Crassus quer que marchemos sobre Roma?
"Senatonun emriyle biline ki... bugün Marcus Licinius Crassus'u Cumhuriyetin birinci konsülü... ve Roma ordularının baş komutanı... olarak seçtik."
"Por ordem do senado... torna-se público que elegemos hoje... primeiro cônsul da República... e comandante-chefe dos exércitos de Roma".
Yaşasın Crassus!
Ave, Crassus!
Selam, Crassus!
Ave, Crassus!
Seni selamlıyoruz, Crassus.
Saudações, Crassus.
Selam, Crassus.
Ave, Crassus.
Değerli, daima muzaffer Marcus Licinius Crassus... ya savaş alanını geçip sizi aramaya gelen... Spartacus olursa?
Meu estimado conquistador e se for Spartacus a cruzar o campo de batalha... e a olhar para ti?
Efendiniz İtalya komutanı... Marcus Licinius Crassus'dan... bir mesaj getirdim.
Trago uma mensagem do teu senhor... comandante da Itália.
Ama umarım bu seni Crassus'dan intikam alma... yolundan saptırmaz.
Espero, contudo, que isso não te demova... da vingança que querias contra Crassus.
Crassus'un kendine duyduğu aşkı unutmasını... ancak muazzam bir kadın sağlayabilir.
Deve ser uma grande mulher... para fazer Crassus sair da paixão que tem por si próprio.
Crassus'u severim.
Gosto de Crassus.
Artık senatoda Crassus'a zarar veremem... ama onu en çok acı duyacağı yerinden vurabilirim : Gururu.
Já não posso prejudicar Crassus no senado... mas posso feri-lo onde mais lhe vai doer : no orgulho.
Crassus korkusunun azaldığını hissediyorum, ama- -
Crassus parece perder em estatura, mas...
Crassus'un tarafına geçtin?
Juntaste-te a Crassus?
Hadi gidip Crassus'dan biraz daha Roma lafı dinleyelim!
Vamos lá ouvir falar mais de Roma, por Crassus!
Gladyatör, Ben Marcus Licinius Crassus'um.
Gladiador, eu sou Marcus Licinius Crassus.
Ondan korkuyor muydun, Crassus?
Temia-lo, Crassus?
Şehir Crassus'un lejyonlarıyla dolu.
Há legiões de Crassus por todo o lado.
Crassus'un ancak sekiz... Roma lejyonuyla fethedebildiği kadın demek bu!
Então, a mulher é esta... foram necessárias oito legiões de Crassus para a conquistar!
Crassus bunu görse gerçekten kıskanırdı.
Isto havia de fazer ciúmes a Crassus.