Dalış translate Portuguese
1,449 parallel translation
Alçak yamaç dalışı şeyi.
Uma coisinha para mergulho.
Bekâr olduğunuzda, dünyadaki en iyi saksoları çektirirsiniz. 8, 12, 15 dakika aralıksız devam eden. Aletinizi mikrofon gibi kullanıp, ses denemesi yapıyormuşcasına yapar, ya da ona yeni bir düşünceyi belletircesine veya dalış lisansı alacakmışcasına.
Quando és solteiro, consegues os melhores broches do mundo, 8, 12, 15 minutos seguidos é como se a gaja estivesse a fazer uma audição na tua pila, como se estivesse a dar uma segunda opinião à tua pila,
Barrier resifinde dalış yapıyormuş. Kulağı enfeksiyon olunca doktor, iki gün dalmamasını söylemiş.
Ela estava a fazer mergulho perto da barra de corais e apanhou uma infecção no ouvido, então o médico castigou-a por 2 dias.
"Dalış yapıyorsanız korna çalın" yazan bir çıkartmaları vardı.
Tinham um autocolante "Buzine se gosta de mergulhar"...
Ben balık bakıcısı asistanı ve akvaryum dalış koordinatörüyüm. Ve... sen... görünüşe göre, bakkalda mı çalışıyorsun?
Sou Curador Assistente dos Peixes e Coordenador de Mergulho do Aquário... e tu, ao que parece, trabalhas numa mercearia?
Barrier resifinde dalış yapıyormuş. Kulağı enfeksiyon olunca doktor, iki gün dalmamasını söylemiş.
Estava a fazer mergulho na Barreira de Coral, teve uma otite e o médico deu-lhe baixa de dois dias.
Apartmanının dışında kırlangıç dalış yapan kadın. Silah atışından önce, 5 blok ötedeydi hani.
A mulher que mergulhou do apartamento a cinco quarteirões pouco antes do tiroteio.
Dalış bıçağı kayıp.
Falta a faca de mergulho dele.
Cenaze masrafları da dalış ücretine dahil mi?
Incluem as despesas de funeral no preço do mergulho?
Lütfen dalış tahtasından atla.
Por favor mergulha da prancha.
Dalış dersine kayıt yaptırdım ama sınıfta dört kişi vardı.
Mas só havia 4 pessoas!
Kamaralı kocaman bir teknesi var. Dalış tüpleri ve kıyafetleri falan. Catalina'ya dalmaya gideceğiz.
Ele tem um barco gigante com quartos e tanques e fatos de mergulho.
Benim teknem de, Hummer'ım da, tüple dalış bilgim de yok.
Também não tenho um Hummer, e não sei fazer mergulho.
Donanma tarihinde yüksekten dalış rekoru. 76 metre.
A maior queda da história da Marinha... 75 metros.
Keith " le beraber dalış kursuna gidiyorlar.
Ela e o Keith foram mergulhar.
Sizin ikinizin tek düşündüğü şey dalış yapmak ve ben dalmayacağım.
De qualquer maneira, vocês só pensam em mergulho, e eu não gosto disso.
Keşke dalış fenerini yanımıza alsaydık.
Deviamos ter trazido as lanternas de mergulho connosco.
Neden dalış bayrağınız yoktu Jared?
Por que não colocaste a bandeira de "mergulhador na água"?
3800 km / s hızla ölüm dalışı yaparsak bu roketin hızını arttıracaktır.
Um mergulho vertical a 3833 Km / h aumentará a velocidade das bombas.
Shlomo'nun başına dalış yaparken bir kaza geldi.
Shlomo teve um acidente quando fazia mergulho.
Bu değişik bir dalış tüpü.
É invulgar como rebreather.
Babam, Kuzey Florida'da dalış üzerine çalışıyordu. Ve Jack liseye başladığında onu koruyucu kanatları altına aldı.
O meu pai tinha uma escola de mergulho no norte da Florida e quando o Jack saiu do liceu ele pô-lo debaixo da asa.
Dalış öncesi kontroller.
Verificação pré-mergulho.
En azından dalış hattı hala sağlam.
Pelo menos o cabo de mergulho está intacto.
Dalış hattına geri dönelim Jack.
Jack, volta para o cabo de mergulho.
Pekala, dalış takımlarınız dahil, sadece gerekenleri alın.
Levem só o necessário, mas fiquem com o equipamento de mergulho.
ve siz sizin partiniz devam ettiğinden bu mesajı aldınız, oda servisi, bira, dalış dersleri.
E tu e os teus amigos Continuam pedindo massagens, serviço de quarto, jantares... e aulas de mergulho!
Baban derin deniz dalışına gidiyor.
O pai vai dar um mergulho muito fundo no mar.
İki gemi, dört insanlı denizaltı, hem Atlantik hem de Pasifik'te on bölgede kırk dalış.
Contamos com dois navios, quatro submersíveis tripulados, e 40 mergulhadores. Exploraremos 10 lugares diferentes no Atlântico e no Pacífico.
Planımız her iki gemiyi de kullanarak dört denizaltılık bir dalış koordine etmekti.
O plano é coordenar uma imersão de quatro submarinos desde os navios.
Tam Bismarck dalışının ortasında Anatoly şöyle der ;
Na do Bismarck, Anatoly disse :
Dalış prosedürlerimiz kitaba uygun olacak.
Procederemos segundo o planeado.
Etrurya vazoları var, dalış malzemeleri var motorsiklet kaskları var ve ilacınız yok öyle mi!
Mas como, não tem? Têm vasos etruscos, equipamento de mergulho, capacetes de moto e não têm remédios? !
Gördünüz mü maskeli bir dalış takımı?
Por acaso, viu um wet suit e uma máscara?
Şu anda platformda, Blue Bay Lisesinden son rauntdaki ikinci dalışı için Marie Clifton duruyor.
Agora, na plataforma, da Escola Blue Bay, em seu segundo mergulho da última rodada, Marie Clifton,
Hacı birden tornavidayı çıkardı ve ağılın içine dalıverdi. Oradakiler "Ha, siktir!" çekiyorlar bu sıra.
E ele saca de uma chave de fendas, e salta para o curral, e toda a gente pensa, "Oh, foda-se não,"
Dalış cihazına kurşun gelmiş.
- O DPV não funciona.
Adam sıkıntımız var, ya rezil bir hayata dalıyor ya da firar ediyorlar.
Sem os homens se tornarem devassos, ou pensarem em desertar.
- Sen dalış yapmıyorsun ki.
- Tu não mergulhas.
Ameliyathaneme dalıyorsun, benim hastam üzerinde çalışıyorsun.
Entras-me pelo bloco operatório, pegas no meu paciente...
Kocası başka birinin madenine dalıyordu paletini şirketin havuzuna daldırıyordu yanlış topla oynuyordu.
O marido andava a mergulhar nos recifes de outra. A molhar a barbatana na piscina da empresa.
Şurası açık ki, kesin kanıtlar olmadan... evine öylece dalıp karşısına dikilemeyiz.
O certo é que não podemos continuar a entrar-lhe em casa... e a confrontá-la, sem provas irrefutáveis.
Shaun, onunla tanıştığından beri bir yerlere sarhoş dalıyor ki barda tanışmıştın, yanlışım yoksa.
Ele anda bêbado desde que o conheceste, num bar. Pedirei ao departamento legal que trate disso.
Ağaç dalına saplanmış.
Empalado com um ramo de árvore.
Tüm silahları ateş almış, dipsiz bir kuyuya apar topar dalıyor.
Está a mergulhar de cabeça no abismo, usando todas as armas!
Önce adama sorunlardan bahset sonra konuya dal bakalım sende bir ışık görecek mi?
Fala com ele, para ver se ele está disposto a apoiar-te.
Yataklarımızı düzeltmeye çok istekli olan kat görevlisinin odaya dalıp, orada çalışan birinin otelin en önemli müşterileriyle yattığını görmemesi için odanın kapısının zincirini takmıştım.
Tranquei a porta da frente da sala para garantir que as empregadas, desejosas de nos abrirem as camas não vissem uma das empregadas numa "ménage à trois"...
Dalında olgunlaşmış. Ve koparılmaya hazır.
Amadurecidos na vinha, e prontos para colher.
Bir dalı kırılsa bile, bu onu durduramaz ışığa ulaşmaya devam eder.
Se um ramo cai, ela não pára... mas tenta chegar em direcção à luz.
Oh, ve Milton Bradley dal ve yuvarlan yakalayışıyla.
Oh, e Milton Bradley apanha a bola com o seu mergulho e rola.
Kırmızı başlıklı küçük hanım tatlı kraliçesine gizli kuryelik yapıyor. Kurt, ikisini de yemeye çalışıyor. Sonra eli baltalı çılgın aniden içeri dalıp ortalığı dağıtıyor.
A Capa Rosa faz entregas à Magnata dos Doces, o Lobito tenta comer as duas e aqui o de calças de flanela irrompe armado em vigilante ;