Dayım translate Portuguese
2,679 parallel translation
Burada, yukarıdayım, tatlım.
Aqui em cima, querida.
- İhtiyacınız olursa, hemen dışarıdayım.
Se precisar de alguma coisa, estou perto.
Aslında Columbia'dayım ben.
- Eu estou na faculdade de Columbia.
Millet, Ned dayımı hapisten nasıl çıkaracağımızı biliyorum.
Pessoal, sei como tirar o tio Ned da prisão.
Sen nerdesin? - Ben hâlâ Peru'dayım.
Ainda estou no Peru.
Art, 18 yıldır Harlan'dayım.
Bom, estou em Harlan há 18 anos.
Kendi hayatımı üç boyutlu olarak LSD içmiş ve kaçık dayımın siki omzuma dayanmış bir şekilde izlemek gibiydi.
Foi como assistir a This Is Your Life em 3D, em ácidos, com a picha arrepiante do meu tio no meu ombro.
Dayıma, onun için çalışacağımı söyledim.
Já disse ao meu tio que trabalhava para ele.
Ama artık dışarıdayım.
Mas saí.
Kapıdayım.
Estou cá fora.
Toplantıdayım diyorum.
Estou numa reunião.
Merkezdeki Garcias'dayım.
Garcia na rua Central.
Toplantıdayım.
- Estou numa reunião.
Bana ihtiyacınız olursa yukarıdayım.
Estarei lá em cima, se precisarem de mim.
- Yarın Washington'dayım.
Amanhã estou em Washington.
Walter, şu an bir toplantıdayım.
Walter, estou numa reunião neste momento.
Ben dışarıdayım hanımefendi.
Estarei lá fora, minha senhora.
Ransom Yayıneviyle toplantıdayım.
Porque acabei de sair de uma reunião com as Publicações de Rapto.
Yayıneviyle toplantıdayım.Günlüğünü onlara verdim.
Acabei de sair de uma reunião.
Tamam yukarıdayım.
Devagar, estou a chegar.
Burada bir toplantıdayım.
Estou aqui numa reunião.
Bak, bir toplantıdayım Kate.
O condutor!
- Selam, dışarıdayım.
- Estou! - Estou aqui fora.
Dayımı çok seviyorum, Berrin yengemi hiç sevmiyorum!
Gosto muito do tio, mas não gosto nada da tia Berrin.
Şimdi ben bir toplantıdayım.
Agora estou em reunião.
Murat dayım.
Tio Murat.
Ben... Ben... Kahvaltıdayım.
Estou num pequeno-almoço.
Jim, Midtown'dayım.
Jim, estou no centro.
Ön kapıdayım
Vou para a porta da frente.
Bir içeride bir dışarıdayım.
Entro na casa-de-banho, e saio.
Bu yüzden Roma'dayım zaten. En iyi tıbbi tedaviyi almak için.
Por isto estou em Roma, para me tratar.
Bay Lampl'ın, Bayan Day adına yeni bir duruşma talep etmesi nedeniyle buradayım.
Tenho aqui a moção do Sr. Lampl, por um novo julgamento da Miss Day.
O özel dayılardan değil, gerçekten dayım.
Não um tio especial, era meu tio, mesmo.
Kocam beni aldattı, ailem mahvoldu.. ... ve kiliseyle bağlantıdayım.
Traír o meu marido, arruinar o meu casamento e ex-comunicar da igreja.
İhtiyacın olursa dışarıdayım.
Estarei aqui fora, se precisarem de mim.
Sanırım Narnia'dayım.
Meu Deus. Acho que estou em Narnia.
Bir Dünyalı adı, ve ben de Dünya'dayım artık.
É um nome terrestre e estou na Terra agora.
Casa Florinda'dayım. 31. Cadde ve 9.
Estou na Casa Florinda.
Bolu'dayım.
Estou em Bolu.
Geçen 5 yıllık süre zarfında,... günlük alım-satımlardan küçük de olsa bir servet elde etmiş.
Nos últimos cinco anos, fez uma pequena fortuna no mercado de acções como day trader.
Günlük alım-satım yapan bir tüccarla dolandırıcı eski bir menajer ve çalıntı nükleer arasındaki bağlantı ne?
Então, qual a ligação entre uma física day tradying, um ex-presidiário e uma bomba roubada?
Ne yani, St. Jude'dayız diye yine her şeyin dışında mı kalacağım?
Voltamos ao liceu e eu volto a ficar a nora?
Kurbanımız yukarı fırlayan sindirilmemiş gıdayı dışarı atamamış.
A vítima morreu com a comida presa nas cordas vocais.
Dayın, binaları yıkmada ona yardım edecek başkalarını bulabilir.
O teu tio pode encontrar outras mãos para o ajudar a destruir edifícios.
Aşağıdayım!
- Aqui em baixo!
( KORNA SESİ ) Uğur dayım.
Tio Ugur.
Dışarıdayım.
- Estou livre.
Gardiyan konusuna gelince, ben olsam paramı Day'e basardım hapishanede yaşadığı onca şeyden sonra her şeyi yapabilir.
Quanto ao guarda, eu apostaria no Day porque depois do que ele passou na cadeia, ele é capaz de tudo.
Eğilicem, kulağımı yere dayıycam, duyucam ve rüzgarı kokluycam
Abaixo-me, coloco o meu ouvido no chão, cheiro o esterco do cavalo, cheiro o vento.
Colin'e dayılananlar mı varmış?
Então o Colin sente-se perseguido?
- İyi dayıcım.
- Bem, tio.