Demeliyim translate Portuguese
796 parallel translation
Bundan sonra yok demeliyim.
"Vamos parar com isto"
Sanırım artık "Hakim Bey" demeliyim, değil mi?
Mas é melhor chamar-lhe juiz agora, não é?
Yoksa "Özel Elçi Yakushova" mı demeliyim?
Deveria dizer "Enviada Especial Yakushova"?
Ne demeliyim ki?
O que eu devo dizer?
"Artık hoşça kalın demeliyim."
" E agora tenho que dizer adeus.
Gelecekte sana John demeliyim. Taşı tam gediğine koydu.
Vou chamá-la de Johnny agora.
Yoksa sana Sergis mi demeliyim?
Ou devo chamar-te Sergis?
Bugün sana Bay Pip demeliyim.
Tenho de o chamar Sr. Pip, hoje.
Korkarım buna evet demeliyim efendim.
Receio ter de concordar, senhor.
Eninde sonunda sadece resim yaparak yaşamak onlara yetmiyor. Belki de kıt kanaat yaşamak demeliyim hatta.
Tarde ou cedo não lhes basta viver, pintar e o suficiente, ou quási o suficiente, para comer.
- Yani çok fazla çalıyor demeliyim.
Quero dizer que trabalha muito.
Veya... sanırım karısı demeliyim. Saçma, o öyle birisi değil.
Esposa do Sr. Bridger quero dizer.
" Sevgili Uzun Bacaklı Baba, belki de şöyle demeliyim :
" Querido Papá Pernas Altas, ou talvez deva dizer :
Beni bağışlayın beyler, birisine hoşçakal demeliyim.
Com licença, cavalheiros. Preciso de me despedir de alguém.
Buna hayır demeliyim!
Claro que não.
Yoksa sana "Yüzbaşı" mı demeliyim?
Ou devo chamá-lo "Capitão"?
Kaçınılmaz, demeliyim.
Eu diria que é incontornável.
Konmadım, demeliyim. O günden beri başım derde girmedi.
Não... nunca mais me meti em sarilhos desde então.
Üçüncüsü de, yoksa birincisi mi demeliyim, tam şu anda bu odada.
O terceiro, ou devo dizer o primeiro, está aqui nesta sala.
Evet, hoşça kal demeliyim.
Sim, tenho que dizer adeus.
Oğluma hoşçakal demeliyim.
Tenho que me despedir do meu filho.
Ne demeliyim bilmiyorum. Büyük hayranlığımın bir ifadesi.
Como uma homenagem da minha infinita admiração.
"Tanrım beni kurtar" mı demeliyim?
Deverei dizer "Pai, salva-me"?
Yoksa eski Profesör Mackay mi demeliyim, çünkü bugünden sonra, New York Press'in yedi adet tiyatro baş eleştirmeninden biri sıfatıyla yeni bir kariyere sahip.
Ou ex-Professor Mackay, que, a partir de hoje, começa uma nova carreira como um dos sete principais críticos de teatro da New York Press.
Olabilir demeliyim.
Eu devia dizer talvez.
Afedersiniz çocuklar, gidip merhaba demeliyim.
Com licença, meninos. Vou cumprimentá-lo.
Bir oda arkadaşı gibi, yoksa "mezar arkadaşı" mı demeliyim?
É como ter um companheiro de quarto, deveria dizer "companheiro de túmulo"?
- Dayıma merhaba demeliyim.
- Tenho de cumprimentar o tio.
Oldukça cömert demeliyim.
Muito generoso mesmo.
Demeliyim ki, seni görevde donatmak, eskiden olduğu gibi çok kural dışı.
Tenho que dizer que acho que equipar-te em campo, em fuga, como foi o caso, altamente irregular.
Buna bir dur demeliyim, elbette.
Tenho de parar com isto, é claro.
Oraya gidip nehirde oturup boş ver gitsin mi demeliyim?
Ir para ali e, sento-me à beira rio e esqueço tudo?
Değil mi, Signor Tilki, ya da ortak mı demeliyim?
Podemos, Senhor Raposa, ou devo dizer "sócio"?
Ya da nereden mi demeliyim?
Ou eu deveria dizer pelo que?
Evet, demeliyim ki, bay Gladstone, çok can sıkıcı birisiniz.
O senhor não é nada maçador.
Yoksa can sıkıcı mı demeliyim, siz de "eğlenceli" diyebilesiniz.
Devo dizer que é triste, para dizer que tem piada?
Yada eskilerin dediği gibi, bu çimlenmez, domuz yemi için bile uygun değil demeliyim.
Ou diria que isto era um pedaço inútil de caduca e deteriorada ração para porcos.
Nasıl demeliyim, bilmiyorum?
Como posso explicar-lhe?
Yemek gösterisi için geldik yoksa yemek için mi geldik, demeliyim.
Vamos actuar para jantar. Melhor dizendo, ficar para jantar.
- Bunun bir açıklaması da var. Ama şimdilik, ziyaretinize teşekkür edip güle güle demeliyim.
Acontece que há uma explicação para isso,... mas neste momento apenas devo dizer, boa tarde.
- Sanırım yönetici ya da Kont demeliyim.
- Director, ou Conde, posso dizê-lo. - Sim?
Ya ne demeliyim?
E o que devo dizer?
Size hoşçakal demeliyim artık O'Connor. Tekrar teşekkür ederim. Pekala.
Despeço-me com carinho, Sra. O'Connor.
Ona ne demeliyim?
O que lhe digo?
Ya da doktor mu demeliyim? Ya da albay, ya da unvanınız her neyse.
Ou doutor, ou coronel ou seja lá o que for que lhe chamavam.
Ne demeliyim?
O que devo dizer?
Duruyordu, yoksa dizleri üstündeydi mi demeliyim. Ya da korkudan sinmişti mi desem.
Estava parado, não, ajoelhado, para ser exacto, agachado, aqui.
Ya da şöyle mi demeliyim,
Ou devia dizer...
- Ne demeliyim?
- Não pôde vir.
Yoksa iki arkadaş mı demeliyim?
Ou devia dizer dois?
Bayan Warren mı demeliyim?
- Menina Warren.