Dersen translate Portuguese
1,633 parallel translation
- Bana eski kafalı dersen de o da benim huyum. Ama insan kurban etmekten rahatsız oluyorum.
- Podes achar-me antiquado, mas não gosto de assistir a sacrifícios humanos.
Yani, adama git kendini becer dersen bunu yapmayı gerçekten düşünürdü.
Quero dizer, se mandasse o gajo foder-se, ele realmente consideraria isso.
Ne dersen de, bunun adı hile yapmaktır.
Chama-lhe o quiseres, é batota.
Ne dersen yaparım.
Faço tudo o que quiseres.
Tabii. Ne dersen yapacağım!
Sim, claro, como tu quiseres.
- Ne dersen yanındayım.
Pai, diga o que disser, estou consigo. Sim, eu também.
Eğer herşey güzel olacak dersen, sana inanırım. Ve biliyorum ki doğru söylüyorsun çünkü bana yalan söylemezsin.
Se me dizes que tu correrá bem, acredito em ti e sei que me dizes sempre a verdade, pois não me mentirias.
Ne dersen de.
Não quero saber.
Sen tanıdığım en zeki insansın ve sen "İyi olmamış" dersen yırtıp atmaya hazırım.
Agora, tu és o gajo mais inteligente que eu conheço, e se não achares que isso vale alguma coisa, eu apenas vou rasgar isso tudo.
ne dersen de, ben pen-gu'ya geliyorum!
Não me interessa o que tu dizes.
Ama bana ne dersen?
Mas só se me chamares...
Olur eğer oynaştık dersen.
Fico... se disseres que fizemos coisas porcas.
Sen ne dersen öyle olsun.
Como quiseres.
"Bak, ben söylemiştim." dersen, seni vururum.
Se disseres "eu bem lhe disse", dou-te um tiro.
- "Lütfen" dersen yaparım sürtük çünkü başkaları kimse bakmazken diyorsun.
- Vais pedir "por favor", cabra, porque isso é o que fazes quando ninguém está a olhar.
Bir daha "Salı" dersen, Çarşambayı göremeyeceksin!
Se dizes 3ª Feira mais uma vez, não chegas a 4ª Feira!
Adına ne dersen de, ama Tatlı İsa kazancın yarısını alır.
Dá-lhe o nome que queiras, mas aqui o "Papa Dulce Jesus"... fica com metade.
Korkudan ölsen bile, hatta sonradan pişman olacak olsan bile evet de, çünkü ne yaparsan yap, hayır dersen hayatının sonuna dek pişmanlık duyacaksın.
Mesmo que estejas aterrada, mesmo que depois te arrependas, irás arrepender-te toda a vida, se recusares.
Ne dersen de, üste çıkacaktır.
Tudo o que disseres, ele vai explorar.
Buna ne dersen de, ama emin ol ki cehennem bana allahın cezası bir ahmak gibi sesleniyor.
Chama-lhe o que quiseres, mas isso a mim parece-me uma treta de super-poderes.
"Nereden bileceğim?" dersen, biz dostuz.
Como você sabe, porque nós somos amigos.
Şöyle dersen küçük, maalesef, aksine çok daha küçük bir dua edersen hata olmayacak ne önce hanginizin ölmesine karar verebileceğin gibi ne de... ayrıca bu senin daha ilgini çekecektir.
Se conseguir dizer esta pequena, infelizmente, demasiado pequena prece de trás para a frente sem erros vai decidir, não só qual dos dois vai primeiro... mas também... e tenho a certeza que isto lhe vai interessar mais,
Sen, içinde bulunduğun bu beden vücut bulduğun hallerinden yalnızca biri sadece. Avatarlar de istersen. Adına ne dersen de.
Tu, este corpo onde estás, é só uma das tuas incarnações, avatars, chama-Ihes o que quiseres.
Olur dersen ararsın.
Liga-lhe, se quiseres.
Eğer bana bir daha gay dersen...
Se me tornas a chamar homossexual, juro que te...
Nasıl dersen Pops.
Como queiras, papá.
Eğer bir daha bana aptal dersen...
Juro por Deus que se me voltas a chamar estúpida...
Sadece Bayan Porter dersen.
Só se lhe chamares Menina Porter.
- Sen nasıl dersen.
- Como queira.
Başını dik tutmak için ne dersen de.
Diz o que quiseres para manteres a cabeça erguida, boneca.
Akşam yemeğine çıkmak dersen yorum yapmış olursun.
Um jantar é uma interpretação vaga de andar junto.
Eğer Carla'ya turşucuk dersen, ben de İsabella'ya "küçük hıyar" diyebilirim.
Se chamas a Carla, Pickle, então chamo à Isabela "Little Gurken".
Hayır, bu, sadece kendi kendine "Ben bir zaman genişleme kabarcığında tıkılıp kaldım" dersen saçma gelecektir.
Não, apenas soa a ridículo até te ouvires a ti próprio dizer, "Estou preso numa nave que está presa num campo de dilatação temporal."
Bana ister katil de... cani, ya da ne dersen de,
Sabem, chamem-me de assassino, homicida, o que for...
Ve eğer sert takılmak istiyorum dersen seni şu anda federal soruşturmayı engellemekten tutuklamama ne dersin?
- Se quer armar-se em durona, que tal se eu a detiver já por obstrução a uma investigação federal?
Ne dersen de, ama sanki bir şey görmüş gibiydi.
Chama-me maluca, mas foi quase como se ele tivesse visto alguma coisa.
Faturalarımızı ödeyebilecek durumda olalım da, sen ne dersen de.
O que quer que lhe queiras chamar, está a pagar as contas.
Ama Burrows'u ele vermem dersen de, benim için fark etmez.
Mas, se não me entregar o Burrows, pouco me importa.
Ne? Sana şu pahalı elbiseyi aldı. Eğer hayır dersen, sen de erkeklerle sadece parası için ilgilenen kadınlar gib gözükeceksin.
- Ele comprou-te aquele vestido caríssimo, por isso, se disseres que não, vais parecer um prostituta gananciosa.
"Günaydın anne" dersen iyi olur.
"Bom dia, mãe" seria simpático.
Ne dersen de, Okumamız gereken şeyler var.
Sim, bem, chama-lhe o que quiseres, temos coisas para ler.
Bana bir daha büyükbaba dersen "Kanat ucu saklamaca" diye adlandırdığım oyunu oynamak zorunda kalırız.
Mas me chame de vovô novamente e vamos jogar um jogo chamado "Esconda o Bicolor".
Evet, anne, sen ne dersen.
- Entendemos.
- Olmaz dersen anlayış gösteririz.
Entendemos perfeitamente se disseres que não. Disparate.
- Sen ne dersen uyarım, aşkım.
- É contigo querida.
Eğer dönüşte Sam'i kreşten almaya evet dersen, ben seni götürürüm.
Hey, Eu levo-te lá se pudermos ir buscar o Sam à creche - no caminho de regresso.
Çünkü öyle dersen sanırım ağlarım.
Porque se disser, terei de chorar.
J R hakkında ne dersen de raporlarında hata yapmazlar.
Diz o que quiseres da JR, mas eles não cometem erros na contabilidade.
Biliyorum biraz son dakika oldu Eğer hayır dersen anlarım.
Com compaixão, até.
Ama bana bir daha fahişe dersen seni bayıltırım.
Mas se chamas prostituta outra vez, dou cabo de ti.
Büyü sanatı. Ne dersen de,
Chame-lhe o que quiser,