Desastre translate Portuguese
3,585 parallel translation
Bu tamamen bir felaket.
É um desastre.
Çünkü en ufak ayrıntı bile operasyonun başarısını etkileyebilir.
Pois mesmo o menor detalhe pode fazer a diferença entre uma missão bem sucedida e um completo desastre.
Tam bir felaket.
Isso é um desastre.
"fakat babanla olan yaşantım hep zordu, " ve Laura'ya sahip olmak herşeyi mahvedecekti. "
Mas a vida com seu pai sempre foi difícil, e ficar com a Laura teria sido um desastre que poderia ter destruído tudo
Felaket sahnesinin yaşandığı yerden canlı yayındayız bozuk bir vinç bu inşaat alanını terörün gerçek kulesine dönüştürdü.
Ao vivo da cena do desastre... onde um guindaste fez desta construção... numa verdadeira torre do terror.
Felaketimiz çok yakın.
Estamos perto do desastre.
Bu bir felaket.
É um caralho de um desastre.
Az daha eziliyordum!
Esta situação é um desastre total!
" İzlanda'daki yanardağ patlamasının 20 Mart'ta başlayıp dünya çapında bir ulaşım felaketine yol açtığı düşünülmekte.
" A erupção vulcânica na Islândia terá começado a 20 de março e provocou um desastre nos transportes a nível mundial.
Tarihin en büyük çevre felaketiyle karşı karşıya kalacağız.
Vai ser o maior desastre ambiental da História.
Bu akşamki sıcak gelişmemiz... Katrina Kasırgasından beri Meksika Körfezi'ni vuran en büyük felaketin ve Exxon Valdez kazasından bu yana yaşanan ve kıyılarımızı kirleten en büyük çevresel yıkımın ne olduğu üzerine.
A notícia de hoje é o que pode ser o maior desastre no Golfo do México desde o furacão Katrina e a maior catástrofe ambiental a manchar as nossas costas desde o acidente do Exxon Valdez.
Will ve MacKenzie birbirlerini boğazlayacaklar ve göçmenlik bölümü bir enkaza döndü.
O Will e a Mackenzie vão matar-se um ao outro, e o segmento da imigração foi um desastre.
Bu bir Belvedere oranları faciası.
Isto é um desastre de proporções Belvedereanas.
Yurtdışına mal göndermek felaketi çağırmak gibi.
Exportar parece-me um convite ao desastre.
Channing McClaren sızıntıyı çoktan öğrendi, bu nedenle bunu durduramam,... ancak tsunaminin önüne geçebilmek için size bir fırsat sunuyorum.
O McClaren já sabe de tudo. Não posso impedi-lo. Mas estou oferecendo uma chance de se antecipar ao desastre.
Bu bir sorun, felaket değil.
Isso é um problema, não um desastre.
Monica'ya yazılma konusunda mı?
- O teu desastre com a Monica?
Ona yazmıyorum.
- Não foi um desastre.
Kendi yarattığı felaketten paçayı sıyırma.
Escapar do desastre que criaram.
Ötücü Kuş operasyonu herkese göre tam anlamıyla bir felaketti... -... ama bu yozlaşmış olduklarından dolayı değildi.
A operação "Ave canora" foi um desastre completo porque ninguém previu, e não porque fossem corruptos.
Felaket kapıda.
Isto é um desastre!
Hayatım çekilmez bir hal alacak. Senin yüzünden.
A minha vida está um desastre, graças a ti.
Bu bir felaket.
É um desastre.
Bu bir felaket olabilir.
Isto podia ter sido um desastre.
Chase'den Jamie Dimon şöyle dedi,
O Jamie Dimon, da Chase, diz que votar contra a subida do teto da dívida seria um "desastre moral".
- Rezalet resmen.
- É um desastre.
Biliyorum, biliyorum berbat haldeyim.
- Sim, sou um desastre.
Felaket oldu.
- Sim! Isto é um desastre.
Burada daha çok insan olsaydı da biyojik bir felaket yaratsaydık.
Se houvesse mais pessoas aqui... Um desastre biológico, melhor em grande estilo, não é?
Sonra, barajın açılması beklenenden dört ay önce, Gedawar'da doğal olarak nitelendirilen bir afet yaşanmış.
E depois, quatro meses antes da abertura da barragem, o que foi descrito como um desastre natural atingiu Gedawar.
Barajin acilmasina dort ay kala, Gedawar'da dogal bir afet gerceklesti.
Quatro meses antes da abertura da barragem, um desastre natural atingiu Gedawar.
Bu ahlaksız rezaleti düzeltmek için döneceğini söyledi.
Ela disse que está a vir para dar um jeito no desastre.
Tüm bu katliamlara ve suçlamalara katlanmak zorundaydık.
Tínhamos de suportar toda a sangria e culpabilização. DESASTRE DOS ROLLING STONES EM ALTAMONT
Initiative'i hayatımıza tekrar dahil etmek felaket reçetesi.
Trazer a "iniciativa" de voltar às nossas vidas é uma receita para o desastre.
Bir Appelaxian kabuğunu potansiyel bir nükleer erimeyle birleştirmek bir felaket yöntemi olabilir...
Um misto de casca Appelaxiana com derretimento de reactor... pode ser uma receita para desastre.
- Sonra ne olacak? Başka bir felaket ortaya çıkacak.
Vai haver outro desastre.
Parish felaket için hazırlanıyormuş.
Parish está a preparar-se para um desastre.
Tamam, bu bir felaket.
Isto é um desastre.
- Felaket hatta.
Parece mais um desastre.
Burada kalıp düşen uçakta olması gereken adam olamam.
Não posso ficar a rondar quando podia ter sido o tipo que devia estar no desastre.
Tedarikçilerimize, ödeme yapamazsak mallarını iade edeceğimizi söyledim.
Só quis evitar um desastre.
- Çünkü George ne kadar seninle güneşin batışına doğru sürmek istesem de... Şu an bu sadece ; felaketin yemek tarifi gibi bir şey.
Por mais que eu adore a ideia de cavalgar pelo pôr-do-sol contigo, fazer isto agora vai ser um grande desastre.
Her şey felaket ile son bulacak.
Vai acabar tudo por ser um desastre.
Bunun büyük bir felaket olmasını istiyorum!
Eu quero que isto seja um desastre.
Tam bir facia.
- Um desastre completo.
Tam bir felaketti, Mitchell.
Foi um desastre, Mitchell.
- İyi iş dedin iş farklı bir olaydır.
Disseste cheia. Uma cheia é um desastre natural.
Bu felaket olurdu.
Seria um desastre.
O anevrizma bir afet bölgesi.
Este aneurisma é uma área de desastre.
Tam bir felaket.
É um completo desastre.
Tam bir felaketti.
Foi um desastre.