Detaylar translate Portuguese
3,798 parallel translation
Ama Emily üzeründe deneyebileceğim büyüler var. Bazı detayları yontabilen ya da tüm geceyi unutmasını sağlayacak büyüler.
Mas há feitiços que posso tentar na Emily, feitiços que podem nublar, ou que a podem fazer esquecer sobre esta noite.
Ah baba, detayları istemezsin.
Pai, não vais querer saber os detalhes.
Rica etsem detayları alabilir miyim?
Importas-te de explicar?
Beyinlerimiz, yüzlerin detaylarını okumaya diğer tüm şeylerden daha fazla yer ayırır.
O nosso cérebro dedica a maior parte do espaço à leitura dos pormenores dos rostos.
Will Graham ona detayları vermiş olabilir.
Will Graham podia ter-lhe dado os detalhes.
Bununla birlikte Dr. Chilton yemek odasına dair detayları paylaşma nezaketini gösterdi.
De qualquer maneira, Dr. Chilton foi muito gentil ao dizer os detalhes da sala de jantar dele.
Şu sanrılı durumunda dahi Cora detayları öğrenecek olsa ameliyathanede benim ellerimde ölmektense hastalığı atlatıp atlatamayacağı kararını kendi özgür iradesiyle vermek isteyecektir.
Se a pequena Cora soubesse os detalhes, mesmo no seu estado delirante, tenho a certeza que a sua escolha recairia na tentativa de vencer a doença, em vez de morrer pelas minhas mãos na sala de operações.
Nezarete girdiğinde hikayeni anlatacaksın. Bize direk detayları vereceksin.
Para que quando estiveres numa cela comum a contar a tua história, lembra-te dos detalhes correctos.
- Detayları kendine sakla.
Mantenha os detalhes para si mesmo.
Bu tarikatı her seferinde çok azımsadık, ama senin önerdiğin şey benim mümkün olduğunu düşünmediğim detayları gerektiriyor.
Nós sempre subestimamos o culto, mas, o que estás a sugerir, requereria um nível de detalhe que eu não acho ser possível.
Bütün bu küçük detaylar senin gizli görevde pek uğraşmak zorunda kalmadığın şeyler.
Todos aqueles pequenos detalhes com os quais não lidavas enquanto estavas na Unidade de Infiltrados.
Endişelenme, detayları kendime saklarım.
Não te preocupes, eu guardo os detalhes para mim.
Bak, detayları istersen bu benden ayrıldığını sandığım gece oldu Elena.
Se queres detalhes, foi na noite em que pensei que tinhas terminado comigo, Elena.
Küçük Gilbert, karanlık tarafıma karşı koymama yardım et ve detayları anlat lütfen.
Pequeno Gilbert, ajuda-me a lutar contra o meu lado sombrio e explica, por favor.
Sen detayları bize bırak.
Deixa os detalhes connosco.
Bütün detayları bana yolladı.
Enviaram-me os detalhes.
Şu an uygulanan tecrit kararının detaylarıyla ilgili bize ne anlatabilirsin?
Que detalhes nos podes contar sobre a efectividade do bloqueio?
- Detaylar.
Pormenores.
- Detayları bilmiyorum ama duyduklarıma göre kazaymış.
- Não sei os pormenores. - Pelo que sei, foi um acidente.
Detayları söylemesen de olur.
Podes-me poupar os detalhes, por favor.
En azından Maw Maw'ın tersine mortgage * detaylarını kesinleştirmeden önce.
Pelo menos até ajudar a Vó finalizar os detalhes da hipoteca reversa.
Detaylar lütfen.
Detalhes.
O zaman yarın akşamki Dinaskyu toplantısında detayları bildirilecek yeni görevini konuşmak için orada olmanı bekliyorum.
Então, aguardo-te na minha reunião do Dinaskyu, amanhã à noite, onde receberás os detalhes para a tua nova missão.
İnsanın böyle detayları hatırlaması ne kadar garip.
São engraçados os detalhes que você se lembra.
Soruşturmanıza başlamadan önce ofisimde görüşüp detayları inceleyebileceğimizi düşündüm.
Podemos ir para o meu gabinete e falar dos detalhes do incidente antes de começarem a investigação.
Detaylar konusunda ağzı sıkı ama adamı bir görmeliydin.
É um pouco reservado com os detalhes, mas... Devias ter visto o tipo.
Nick size tüm detayları açıklamadı, değil mi? - Hayır.
O Nick não explicou todos os detalhes, pois não?
Bana detayları söylesene.
Conta-me os mexericos.
Gözetleme detayları gelecekti.
A equipa de vigilância já deverá estar em acção.
Detayların nesi bu kadar sıkıcı?
- O que tem os detalhes de tão aborrecido?
Tüm detayların üstünden geçmiştik.
- Já vimos todos os pormenores.
Detayların çoğu bizim araştırmamızı destekler nitelikte.
A maioria dos detalhes coincide com os nossos.
Detayların çoğu derken?
"Maioria"?
Size detayları aktaracak.
Ele vai contar-lhes os detalhes.
Yeni gelişmeler ve detaylar için bizden ayrılmayın...
Fiquem sintonizados ao nosso canal para mais novidades...
Tom Keen, iş detaylarımı onunla paylaşmayacağımı fark ettiğinde teslim olmak için ısrar ederek bilgi toplayabilmek amacıyla bu tesise girme imkanı buldu.
Quando o Tom Keen percebeu que eu não ia partilhar pormenores do trabalho, insistiu em render-se a mim de modo a infiltrar-se nestas instalações para recolher mais dados.
Patron. İstasyonun bugünkü görevle ilgili dosyasının detaylarına ulaştım.
Chefe, vasculhei os ficheiros de hoje da Estação Laranja.
Ama en fazla bugünkü görevin detaylarına ulaşabilirler.
Mas só acederam às missões de hoje.
Detaylar bunlar.
Com todos os detalhes.
Tabii bu detaylar dostlarımız için önemsiz.
Mas estes pormenores não interessam ao nosso anfitrião.
Detaylar, bağlantılar, ikinizin planladığı her şey ve kiminle yapmayı planlıyordunuz?
Detalhes, contactos, tudo o que vocês planeavam e com quem pretendiam trabalhar.
Başkanın kampanya programı, güvenlik detaylarının rötuşları, gizli servis vardiya değişimi, çıkış noktaları, acil durum planları, ve beklenmedik durumlara karşı önlemler.
A programação de campanha do Presidente, completa com a organização da segurança, trocas de turno do Serviço Secreto, itinerários de saída, planos de contingência, e das contingências das contingências.
- Detayları bilmezsen en iyi hayatım.
É melhor, querida, se não souberes os detalhes.
Hangi detayları Boyd?
Que detalhes, Boyd?
- Detaylar pek önemli değil.
- Os pormenores não são importantes.
Detayları her zaman kalbinin çok yakınında saklar.
Ele mantinha os detalhes muito bem guardados.
Ölene kadar gözünü dikebilir çünkü bütün detaylar kontrol edildi.
Ela pode olhar até morrer, pois todos os detalhes conferem.
Roman'la olan buluşmamın detaylarını sonra anlatırım.
Eu digo-te como foi com o Roman.
Hiçbirimiz detayları bilmeyelim diye.
Para que nenhum de nós, saiba os detalhes.
Biz detaylar üzerinde yoğunlaşırken İstihbarattaki telefonlara bakacak birine ihtiyacımız var.
- Enquanto estivermos disfarçados precisamos de alguém no telefone da Inteligência.
Okuldan sonra detayları konuşuruz.
- Certo.