English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ D ] / Devasa

Devasa translate Portuguese

2,197 parallel translation
Yatağındaki devasa kurabiye canavarını hatırlıyor musun?
Lembras-te daquele Monstro das Bolachas enorme que tinhas na cama?
Devasa bir şey.
É enorme.
Müşteri demişken büyük bir açılış yapmak için hâlâ çok geç değil. Devasa bir parti var aklımda ; çocuklar için balonlar zıplama kaleleri falan.
não é tarde para uma grande inauguração. aparecer na TV.
Bu devasa!
Isto é "gigaenorme"!
Devasa bir salyangozdur belki de.
Talvez seja um caracol gigante.
Ateş devasa boyuta ulaşmıştı.
O fogo está massivo.
Bunu daraltmanız gerek. Şüpheli havuzunuz devasa.
Precisam estreitar isso, a lista é gigantesca.
Devasa bir pizza-teslim şirketini temsil ediyorum.
Represento uma grande empresa de entrega de pizas.
Spermlerini sadece güçlendirmemiş devasa oranlarda büyümelerini de sağlamış.
Não está apenas a fortalecer o teu espermatozoa como também o faz crescer para proporções gargantúais.
Askeri liderlere bu devasa yapışkan madde ile nasıl savaşacakları sorulduğunda asabileşiyorlar.
Os lideres militares descrevem-no como "testy" quando questionados como nos defendermos contra o gargantúa.
devasa ereksiyon oluyorum
Garanto-vos que consigo manter uma ereção gigantesca.
Devasa bir köstebek olabilir mi?
Uma espécie de toupeira grande então.
Bir anda topraktan çıkıverdi, devasa bir böcek gibi bir şeydi.
Acabou de sair do chão e era um inseto gigante ou algo parecido.
Sanki biri devasa elektromanyetik bir silahı tetiklemiş gibi. Matt ne diyor?
É como se alguém tivesse usado uma arma eletromagnética gigante.
Devasa, harika Hollywood filmleri yapan arkadaşlarım var. Ve benim gibi küçük, bağımsız filmler yapan arkadaşlarım var.
Eu tenho amigos que fazem grandes, gigante filmes em Hollywood e tenho amigos que fazem filmes independentes, como eu faço.
Devasa Hollywood filmleri yapan arkadaşlarım filmlerinin bu kadar başarılı olmasının sebebinin sahip oldukları marka ortakları olduğunu söylüyor.
E os meus amigos que fazem grandes filmes de Hollywood dizem que a razão dos seus filmes serem tão bem sucedidos é por causa dos parceiros de marca que eles têm.
"Devasa Hollywood filmleriyle nasıl yarışabiliriz ki?" diyor.
"Bem, como é que vamos para competir com esses grandes filmes de Hollywood?"
- Devasa olacak mıyız?
- E nós vamos ser enormes,
Aslında ben daha çok bir klinik sosyologu sayılırım, devasa düzen uzmanı...
na verdade, sou mais uma socióloga clínica... especialista em comportamentos de massa...
Eğer hatırlarsan, devasa mıknatıs taşı katmanlarıyla sarılıydı, bu da tabii bir EM iletişimini iki yöne de gitmesini imkansız kılıyor, bu yüzden de bunu aşmak için yüksek frekanslı bir dalga bulmalıyım,
Se te lembras, está rodeado de enormes depósitos de magnetite, que de facto... faz ser impossível fazer ir em qualquer direcção uma transmissão electromagnética, portanto para poder ultrapassar a barreira, é preciso uma onda de alta frequência,
Sahillere herhangi bir çıkarma girişimini başarısız kılacak devasa fırtınalar oluşturabilirler.
Pode criar grandes tempestades, que podem destruir embarcações que tentassem chegar às praias.
Eğer öylece patlatırsak buna güç veren yaratıklar devasa bir zarar verirler.
Se o explodirmos, as criaturas que usam para fornecer energia vão-se magoar.
Devasa bir rüzgar değişimi yapabilirim.
Posso criar uma grande variação de vento.
Eğer öylece patlatırsak... buna güç veren yaratıklar devasa bir zarar verirler.
- Se o fizermos explodir, as criaturas que estão a usar para dar energia podem causar danos gravíssimos.
Bu devasa bir zaman genleşme alanı ve çıkamıyorsun?
É um campo de dilatação temporal enorme e não podes ir embora?
1944'de devasa bir ateş elemantalini yok etmiştim.
Em 1944 destruí um enorme elemento de fogo.
Devasa bir tane.
De dimensões enormes.
Zaman genleşme alanı devasa bir enerji yığınıdır.
O campo de dilatação temporal é uma maciça concentração de energia.
Bu devasa bir zaman genleşme alanı...
É um campo de dilatação temporal.
Bu devasa anormal sürüsünü engelleyen tek şey Praxis'di.
Praxis era a única coisa que mantinha esta massa de Anómalos.
Bekleyin, o durumda olabiliriz. Yüzeyin çok derinliklerinde devasa bir enerji birikmesi belirledim.
Um momento, podemos já estar lá, detecto um elevado aumento de energia, abaixo da superfície.
Tüm yanardağlarını olduğu bölgelerden devasa patlamalar olduğuna dair raporlar alıyorum.
Estou a receber relatos de enormes explosões dos locais de todas as caldeiras.
Paraşütümüz var, ikimiz bir motordayız önümüzde devasa bir rampa var.
Temos um pára-quedas, nós os dois numa moto, e uma rampa gigantesca.
Doğada ki bazı erkek Darwin böcekleri devasa çenelere sahiptir. Rakipleriyle mücadele için...
O lucano de Darwin tem uma das maiores mandíbulas da Natureza... para lutar com os seus rivais.
kilometrelerce doğal kaynakları olan devasa bir ülke görüyorum.
Vejo imensos quilómetros cobertos de recursos naturais.
Afrika dediğimiz yerde büyük mineral madenlerine Ortadoğu'da enerji rezervine Kuzey Amerika'nın Atlantik kıyılarında devasa gel-git enerjisi olanaklarına Brezilya'da en büyük taze su kaynağına sahibiz...
Temos grandes depósitos de minerais em África, concentrações de energia no Médio Oriente, enorme potencial de energia das marés na costa atlântica da América do Norte, a maior fonte de água doce no Brasil, etc.
Senden öğrendiği tek şey, babasının devasa bir gerzek olduğu.
Tudo o que ele aprendeu contigo é que o pai dele é um idiota chapado.
Howdy's öyle devasa zincir marketler gibi değildir.
O Howdy's não é como as grandes cadeias de supermercados.
Barney, devasa televizyonunun bozulduğuna inanamıyorum.
Não acredito que a tua televisão gigante está avariada.
Evimizi devasa bir bağış gecesi için millete açması hoşuma gitmiyor. Faturalarımızı nasıl ödeyeceğimizi düşünmüyor. Belli ki artık çocuk sahibi olmaktan da vazgeçtik.
Não concordo que ele ofereça a nossa casa para uma angariação de fundos e que não pense em como vamos pagar as contas e que, aparentemente, tenhamos deixado de tentar ter filhos.
" Önümde duran acılı kanat dolu devasa tabağı fark etmişsinizdir.
"Devem ter notado o prato gigante de asinhas de frango à minha frente."
Uzak mesafede çalışacak, devasa ölçüde bir portal açmak için uranyum kullanılacak bu sayede halkımızdan daha çok kişi Dünya'ya gelecek.
O urânio será usado para criar um portal de enormes dimensões com um grande alcance, que vai transportar muitos mais do nosso povo para a Terra.
Devasa bir sevkiyat.
É um grande carregamento.
Devasa bir egosu olmalı.
O ego dele deve ser enorme.
Bunların hepsi devasa egosu olan birinin davranışları.
Essas são acções de alguém que tem um ego enorme.
Bunu yapabilmek için devasa helikopterler getiriyorlar.
Trazem helicópteros enormes para o fazer.
Donmuş durumda ama hala hayatta olan devasa bir ekinoderm.
Uma Echinodermata gigante congelada mas ainda viva.
Devasa basınç artışı var.
Há uma acumulação enorme de pressão.
Devasa bir patlamaya sebep olmak üzeresin.
Estás prestes a causar uma enorme explosão.
Devasa bir kule idi.
- Era uma torre gigante.
Frankenştayn Kurt Adamı devasa bir aparkat ile araziye uçuruyor.
Frankenstein atinge o Lobisomem com um "Uppercut" gigantesco, mandando ele voar até parar no chão.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]