Dolunay translate Portuguese
823 parallel translation
Parlak dolunay altında, Uğursuz iblis gibi kavga ederken,
Quando a lua dourada brilhava Ele brigava como um demónio
Gün ortasında dolunay istemek gibi bir şey bu!
É como falar da lua em plena tarde!
- Dolunay yüzünden her zamankinden az.
Com a lua cheia, costuma fazer-se menos.
Bu akşam Dolunay da olacak.
E disposição devo acrescentar.
- Evet, dolunay var.
- Sim, está lua cheia.
Denizin üstünde vuku bulmuş dolunay erotik ve rahatsız ediciydi.
A lua cheia brilhava sobre o mar nas alturas, erótica, perturbante.
Bateaux Mouche'da dolunay varken bakılabilecek en iyi yön gökyüzüdür.
Nos Bateaux Mouche a única direcção decente para onde olhar é... para a lua.
Ağzı laf yapan biri ve dolunay karşısında aklı başından gidiyor. Sanki tatsız sonuçlarına katlanacak olan ben değilmişim gibi.
Há-de perder a cabeça por umas falinhas mansas e uma lua cheia, e quase de certeza, e eu é que arco com as consequências.
Dolunay olduğu gece.
Na noite da lua cheia.
Dolunay vardı. Pencerenin kenarına oturdum. Geceliğimin daha güzel görünmesi için.
Estava lua cheia e sentei-me ao pé da janela, porque achei que faria brilhar ainda mais a camisa de noite.
Dolunay vardı.Pencerenin kenarına oturmuştun. Yakınlık besliyordun.
Estava sentada ao pé da janela, porque estava lua cheia e sentia um certo entusiasmo...
Yaz mevsimi, dolunay da var.
Bem... " É verão e está lua cheia.
Dolunay var.
Ali está a lua.
Dolunay olacak.
Vai estar Lua cheia.
- Bu gece dolunay var.
Vão atacar mais cedo.
Bu gece dolunay olacak.
Vai estar lua cheia.
Dolunay, boş bir yat.
A lua cheia, um iate vazio.
Sadece ben, kız ve dolunay.
Só eu, a miúda e a Lua cheia.
Hayır, dolunay.
Não, à Lua cheia.
Ve bir şey insan nefsini zayıflattığında ahlak bozukluğu, açgözlülük, nefret, yalnızlık özellikle dolunay zamanında şeytani güçlerin, en kuvvetli oldukları zamanlarda...
E tudo o que debilita a alma humana... vicio, avareza, ódio, saudade... sobre tudo durante o ciclo da lua cheia... quando as forças do mal são mais fortes...
Dün gece dolunay vardı.
Ontem... foi noite de lua cheia.
Dolunay.
A Lua Cheia...
Dolunay var.
Está lua cheia.
Dolunay var.
É noite de lua cheia.
Dolunay.
De lua cheia.
Dolunayın ışığı vurduğunda.. sen, Kallikrates, ayağa kalkacaksın, sadece o zaman alev soğuyacak.
Quando a luz do luar cair sobre a chama e você estiver ao lado dela, Calicatres, então e só então a chama arrefecerá.
Dolunay bile değil bu gece.
E nem se quer é lua cheia.
Gördüm ki... sunağın yanındayım... Bir alay asker, dolunay altında at sırtında gelmişti.
Sonhei, que estava perto da estátua, e que um regimento de soldados cavalgava iluminado pela lua cheia.
Dolunay gökte yükseldiğinde Nil nehrinin suları ve denizden gelen dalgalar bir şekilde birleşecek ve yaşam damarlarında akacak ve aşk kalplerimizde.
Para a próxima lua cheia... do Nilo... e marés dos mares... vai encontrar... e vida fluirá em suas veias... e amor em nossos corações.
Eğer kar durursa üç gün sonra dolunay olacak.
Se parar de nevar, dentro de três dias, teremos lua cheia.
Aynı gökyüzünde iki dolunay.
Duas luas cheias no mesmo céu.
Herhalde, bu akşamki dolunay için.
Está marcado para esta noite em que a lua está cheia.
Dolunayın ilk gününde anlaşmayı imzalayalım mı? Nişandan bir yıl sonra, hasat zamanı düğün yaparız.
Vamos assinar o contrato no primeiro dia da lua cheia, e depois, após anos de fidelidade, celebramos o casamento na estação das colheitas.
Bu tehlikeyi göze alacağız, dolunay var.
- Vamos arriscar, é lua cheia.
Toprağı bol olsun, babam öldükten sonra... müneccimler ağabeyimin taç giyme töreni için, ilk dolunayın... uğurlu geleceğini söyledi.
Após a morte do meu pai, que Alá proteja sua alma, foi decidido que a primeira lua cheia seria a hora ideal, para a coroação do meu irmão, Kassim.
Prens Kasım, yedi dolunay olmadan taç giymezse... halife olma hakkını tamamen kaybeder.
A menos que o príncipe Kassim seja coroado daqui a sete luas... ele perderá o direito de ser califa.
Yedi dolunay geçtikten sonra Kasım halifelik tacını hala giymemişse... hakkını ebediyen kaybedecek.
Após sete luas, se Kassim não for coroado califa... ele perderá o direito para sempre. É a lei.
Dördüncü dolunay.
É a quarta lua cheia.
Geriye üç dolunay bile kalmadı.
- Restam menos de 3 luas.
Bu çoşkun kadehimle dolunayı da davet ediyorum
"Com um copo levantado..." "eu convido a lua cheia..."
Daha önce görülmemiş bir şekilde parlamış ve neredeyse dolunayın parlaklığı kadar ışınımı artmış.
Uma estrela nunca vista anteriormente, explodiu num grande fulgor, e tornou-se quase tão brilhante como a Lua cheia.
Dolunay kan rengine büründü.
A lua cheia tornou-se como sangue.
Büyük olasılıkla hava değişimi ya da dolunay yüzündendir.
Talvez seja da mudança de tempo ou da lua cheia.
" Sırıtmak kolay Parlarken dolunay...
" É fácil sorrir quando o nosso barco chega...
Ama dolunay var ve gökyüzünde hiç bulut yok.
mas está lua cheia, e nenhuma nuvem no céu.
13. Cuma olması yetmezmiş gibi, bir de dolunay var.
Não só é Sexta-Feira 13, como está lua cheia.
Dolunay olduğunda daha çok kaza tecavüz, soygun ve cinayet oluyor.
Há mais acidentes, violações roubos e assassinatos mais tudo... ... quando há lua cheia.
Dolunay!
Está lua cheia.
Yarın gece dolunay olacak.
Amanhã à noite é lua cheia.
Yarın akşam dolunayın altında kıllarımın uzayacağına, dişlerimin çıkacağına ve insanları yiyeceğime mi?
Que amanhã à noite, sob a lua cheia, vão-me nascer garras e que vou comer pessoas?
Dolunay oldu!
Lua cheia!