Doner translate Portuguese
3,783 parallel translation
- Artık döner misin, lütfen?
- Volta depressa, por favor?
Havada döner
Ela rodopia no ar
Yarın döner, alırım.
Venho buscá-la amanhã.
Tilki döner dolaşır ve sonunda yine kürkçü dükkânına geri döner.
Não interessa qual o caminho que escolhe, terminará sempre em casa.
Buradan sağa döner misin, lütfen?
Pode virar à direita?
Yahudi mistisizminin büyük bölümü sayılar etrafında döner.
Muito do misticismo judeu envolve números.
Döner testereyle iç organları deşilmiş.
Este foi morto com uma serra eléctrica rotativa.
Laboratuvara döner dönmez seni muayene edeceğim.
Examino-te mal voltemos ao laboratório.
Normalde ne zaman döner?
- Quando se espera que volte?
Ama... Arkanı döner misin?
Mas... podias virar-te?
Sığınağımıza geri döner, şöyle iyicene hazırlanırız gece yarısı olduğunda, Yılan'ın mibinüsünü alır ve doğruca kapıya süreriz.
Voltamos para o esgoto, preparamo-nos, e à meia-noite, atiramos a carrinha do Cobra contra o portão.
Ange deliye döner.
A Ange vai ficar chateada.
Yazım seansından sonra... biraz dolaşacaktır, ama birkaç gün içinde gelir ve döner dönmez bize ulaşacağından eminim.
Ele ia viajar um pouco depois do retiro dos escritores, mas ele deve voltar qualquer dia. Sei que ele vai procurar-nos quando voltar.
Hayır, bu... "su kemiğe döner."
Não, "Água transforma-se em osso."
Su kemiğe döner.
"Água transforma-se em osso."
Şimdi çıkarsanız, ortalık kan gölüne döner.
Estás a dizer que estamos isolados?
Acele et, Klaus yakında döner.
Sim, bem, temos que ser rápidos. O Klaus estará de volta em breve.
Her zaman. Çift pastırmalı acılı bir cheeseburger sipariş etsem çılgına döner misin?
Será que ficarias louco se pedisse um cheeseburger bacon duplo?
Tamam. Birkaç saat içinde buraya döner miyiz?
- Vemo-nos daqui a duas horas?
Geri döner dönmez Beck'i görmem gerekiyor.
Preciso de ver o Beck assim que ele voltar.
Bu arada Honolulu'ya döner dönmez neden Lindsay O'Connell'ın yanına gittiniz?
A propósito, porque foi directamente até à Lindsay O'Connell quando voltou de Honolulu?
Teğmen karargâha geri döner bölüm şefine gider, şefini bulur, şef küçük çocuğa sorar "Evlat... neden bir gübre yığınıyla oynuyorsun?"
O 2º Tenente volta para o QG, chama o chefe da Secção, que pergunta ao rapaz, 'Filho, porque estás a brincar com o esterco? '
Bir ayda döner.
Voltar em um mês.
İşler de parayla gelirle döner.
As empresas precisam de dinheiro, lucro.
Bayan Vanowen, o tarafa doğru döner misiniz?
Mna. Vanowen, pode virar-se, por favor?
Edmund'un karakterinin geçmişine döner ve ilk başta neden Noel baba olduğuna odaklanırdı.
Por que é que ele se tornou o Pai Natal?
- İyiliğin için, umarım Gabby yakında döner.
Para teu bem, espero que a Gabby volte depressa.
İnsanların yarısı bir şey unuttuğunu düşünüp geri döner.
As pessoas às vezes pensam que se esqueceram de alguma coisa e voltam.
Kasap geri döner.
O Açougueiro retorna.
Döner dönmez.
- Assim que nós voltarmos.
Çoğu makara orada döner.
É onde acontece a maior parte da diversão.
İsmime dair ilk bulduğu şey Forbes 500 sitesi olur tabii akabinde ne kadar param olduğunu keşfeder pazar okulunda öğrendikleriyle beraber tuvaletini yapmayı da unutur rujunu tazeler ve bara geri döner.
O primeiro link que aparece é o site da Forbes 500, quando, então, ela descobre exactamente quanto eu ganho, ela esquecesse de ir à casa de banho, e tudo o que aprendeu nas aulas da catequese, mete batom e volta ao bar.
Yapması gereken şeyi yaptıktan sonra senin yanına döner.
Voltará para ti, assim que termine o que tem a fazer.
Camille geri döndüyse Audrey de belki geri döner.
Se a Camille regressou, talvez daqui a pouco seja a Audrey.
Döner mi sence?
Achas que ele vai voltar?
O zaman teoriye göre o kuleyi yıkarsak tüm akıllar normale döner diyebilir miyiz?
Na teoria, se a destruirmos, todos voltarão ao normal?
Çünkü pizza ağaçta yetişmediği için deliye döner.
Vai ficar chateada, porque a piza não cresce nas árvores.
Fakat her gece, şüpheler içinde uğuldayarak geri döner.
No entanto, todas as noites as dúvidas voltavam para o assombrar.
Karın sana Nasıra'ya gideceğini söylüyor ve sen arkanı döner dönmez, o da Tel Aviv'e geri dönüyor.
A sua mulher disse-lhe que ia para Nazaré, e assim que você vira as costas, ela regressa a Tel Aviv.
Hiç döner yedin mi?
Já provaste shawarma?
Sonra döner yeriz.
Mas depois, shawarma.
Sen olsan böyle işi yapacağına döner arkanı gidersin, değil mi?
Quero dizer, não se faz uma coisa destas e vira-se costas, pois não?
Yanlış yönlendirilmiş delikanlı yaşadığı aile trajedisinden sonra suça sırtını döner.
Adolescente desnorteado deixa o crime após tragédia familiar.
Geç saatlere kadar uyumaz, hava karardıktan sonra eve döner çamuru, dalları ve ateş böceklerini izlerdi.
Que chegava tarde a casa, depois de anoitecer, e que arrastava lama, galhos e pirilampos.
Birazdan döner kokteyl saati başlar.
Volta daqui um instante, para tomar a sua bebida.
Akasya'yı Edinburgh'a götürdüğümü düşününce başım döner
Quero voltar para Edimburgo de cabeça erguida com Miss Acacia
Sular ekvatorun yukarısında saat yönünde döner, bu da kuzeydeyiz demektir.
As águas rodam em sentido anti-horário acima do Equador, – estamos no norte.
Sonra foklara tavuk döner verdin.
Depois alimentou as focas com giros de galinha?
Bütün bu konuşmanın ardından insanlar kendi saçma işlerine geri döner.
Depois de toda a conversa, as pessoas voltam para os seus próprios problemas.
Eve her zaman hava kararmadan döner.
Ele está sempre em casa antes de escurecer.
Genç bir adamın kalbinin iki ayağı vardır. Bir nehir ya da okyanus tarafından ayrılsa bile her zaman geri döner.
O MEU CORAÇÃO IRÁ LEVAR-ME ATÉ TI