Dostun translate Portuguese
2,170 parallel translation
- Robbie senin diğer dostun mu?
- O Robbie é o teu outro melhor amigo?
Gidip Denise ve Barry'de kalacağım sen ve dostun Sydney beraber doşalıp Lou Ferrigno'yu pataklayın ve Rush konserlerine gidin Ve Venice Boardwalk boyunca bisiklet sürün.
Vou ficar com a Denise e a Barry, tu, e o teu amigo Sydney, podem sair e bater no Lou Ferrigno, ir aos concertos dos Rush e andar de bicicleta pela Av. de Veneza, pelo que sei.
Dostun Jango.
Teu amigo Jango.
Tam dostun Calhoune'un bakmalarını söylediği yerde.
Onde a tua amiga Calhoune lhes disse para procurarem.
Dostun daha gelmedi. Bunu mu demek istiyorsun?
O teu amigo ainda não voltou É isso?
Onu ha susturmak öğretti Dostun için teşekkür ederiz?
Idiota, agradeceste ao teu amigo? O Silencioso está a ensinar boas maneiras?
Bak, George, bunu dostun olarak söylüyorum.
George, olha, Vou dizer-te uma coisa como amigo.
Pekâlâ, ben de dostun olarak cevap vereyim ve dost olmadığımızı hatırlatayım.
Está bem, deixa-me responder a isso, como teu amigo, e dizer-te que tu não és meu amigo.
Sinirsel modülatör senin en yakın dostun.
O Neuromod é seu melhor amigo para sempre.
Senin dostun olmaya çalışan insanlara pislik muamelesi yapıyorsun.
Tratas as pessoas que querem ser tuas amigas, como lixo.
Dostun onun tutsağı artık.
Os teus amigos são os seus prisioneiros agora.
Dostun da bu yüzden kılıcı kullanmaman için seni uyarmaya çalıştı.
Foi por isso que o teu amigo te tentou avisar para não usares a espada.
Haydi, gidip bakalım. Senin dostun değilim, ve arkadaşın değilim.
Não sou seu amigo, não sou seu amigo.
Dostun Luciani, bizi seni öldürmek için gönderdi.
César Luciani, o teu amigo, enviou-nos para te abater.
Atın ve tek dostun, Düldül.
O teu cavalo e só um velho amigo, Jolly.
Eski bir asker dostun, yardım için gelemez mi?
Um velho amigo do exército não pode aparecer para ajudar?
Ve tipik olarak eğer birisi seni öldürecekse odada bir dostun olması iyi bir fikirdir.
E normalmente, se alguém nos vai matar, é boa ideia - ter um aliado na sala.
Sadece benim. Mahalleden eski dostun, bir oda istiyorum.
Sou só eu, o teu velho amigo do bairro à procura de um quarto.
.. şunu bilmeni istiyorum.. .. o adam senin dostun değil.
Só queria que soubesses que... aquele tipo não é teu amigo.
Kafa bir herif olabilir ama senin dostun değil.
Ele é baril, e tal, mas não é teu amigo!
Eminim ki birçok dost, babanı tekrar hayatta görmek ister. Ama o birçok dostun aklından dahi geçirmediği o kokuşmuş kafa tasını görmek isteyeceğinden emin değilim.
De certeza que muita gente adoraria ver o teu pai vivo, novamente, mas não tenho a certeza que ver uma cabeça viva com um cu nojento e as tripas de fora, fosse aquilo que eles imaginavam...
Orada, başından beri ipleri elinde bulunduran deli bir sürtük var. Yanında da dirilmiş eski robot dostun var ki, o da senin kıçını sevmiyor!
Ali está a puta maluca que puxou os cordelinhos este tempo todo... e ao lado o seu robot amigo que também não vai com a tua cara.
Amerikan dostun için bir iyilik?
Um favor para os teus companheiros Yankees?
Denizci dostun ona ölü dediğini duymamış anlaşılan.
O teu amigo fuzileiro parece não te ter ouvido quando tu o pronunciaste morto.
John, küçük dostun geldi.
John, o teu amiguinho está aqui.
Dostun ve iş arkadaşın olarak, korkunç bir hata yaptığını söylemeye kendimi mecbur hissediyorum.
Então, como teu amigo e colega, sinto que é minha obrigação informar-te que estás a cometer um erro colossal.
Bak bakalım arkadaşın burda mı? Eski dostun Christopher.
Aqui está o teu velho amigo Christopher.
Eski dostun Christopher.
O teu velho amigo Christopher?
Senin dostun değilim.
Eu não sou teu amigo.
- İstiridye yiyen dostun iyileşti mi?
Mas gostava de saber o que tem ele para contar.
Kim bana itaat etmezse ki buna küçük dostun da dahil,... onu ezerim.
E se alguém desobedecer-me, incluindo o teu amigo, Vou esmagá-lo.
Dostun bana ait ve onu gözlerinin önüde bir hayvana dönüştüreceğim çünkü bunu yapabilirim.
O teu amigo me pertence e vou transformá-lo num animal diante dos teus olhos, porque posso.
Bir sürü dostun var, her şey düzelir.
Tens montes de amigos. Ficarás bem.
Yeni dostun.
O teu novo melhor amigo.
Dostun mu? Sen aptal mısın?
Amigo És estúpido?
Sevgili Brian, ne durumda olursan ol buna ihtiyacın olduğu zaman ne kadar tahrik olsan da korunmadan yapma, geleceğini düşün. Dostun, Stewie.
Caro Brian, algures entre a altura em que estiveres suficientemente excitado para o quereres e muito excitado para te preocupares, pensa no teu futuro.
Magge ile senin dostun var ya!
Um parceiro seu e de Magga.
Yani, her şeyini kaybeden eski bir dostun hikayesi size çok yardımcı olabilir.
A história de um velho amigo que perde tudo seria uma ajuda preciosa.
Eddie'nin dostun olduğuna inandığının farkındayım ama bir daha düşün.
Sei que acreditas que o Eddie era teu amigo
Hepsi eski dostun, Erik yüzünden.
- Foi o teu velho amigo Erik. Veio visitá-la.
Dostun Sayid'i yani.
Quer dizer seu camarada, Sayid.
Dostun gecikti.
O teu amigo está atrasado.
- Kimmiş o dostun?
- E que amigo é esse?
O sürtük polisi halletmek kolaydı ve dostun Joey de karısıyla ilgilenmeliydi.
Aquela cabra da policia foi fácil de se matar. E o teu rapaz Joey devia ter tomado conta da mulher.
Senin tüylü dostun hala tedaviyi reddediyor ve açıkçası bu gururuma dokunuyor. Oh, doğru, evet.
O seu amigo felpudo ainda recusa o tratamento,... e francamente, sinto-me insultado.
Kıllı dostun muhtemelen evrendeki en nahoş ve yavaş yaklaşan ölümle karşı karşıya olduğunu anlıyor mu?
O seu amigo felpudo percebe que está provavelmente a deparar-se com a morte mais desagradável, lenta e prolongada de todos os tempos?
Dostun Harlan'ı nasıl bir şeyin içine soktuğun... umurunda mı, değil mi bilemiyorum.
Mas quero saber se já pensaste no que estás a meter o teu amigo Harlan.
Hey, biliyorsun, o senin dostun, Ona bir şey olursa diye, seni uyarıyorum.
Ele é teu amigo, mas se alguma coisa lhe acontece, estou só a avisar-te.
- Bilmek istediğim... ufak dostun Sir Piers Pomfrey. - Ne istiyorsun?
- O que queres?
Dostun Sykes'a yüzükten bahsettin, değil mi?
- Contou do anel para o Sykes, não foi?
Seni asla elde edilmiş görmeyeceğime ya da kötü söz etmeyeceğime sevgimin bitmesine asla izin vermeyeceğime arkandan etkilenmekten bıkmayacağıma ayrıca, sıcaklığından, zekandan hayvanları katletmeyi reddetmenden bilgeliğinden, kahkahandan su bile kaynatamamandan büyüleneceğime ömrüm boyunca en iyi dostun olacağıma seni karım olmaya kandırdığım için emin olamadığın Tanrı'ya hep şükredeceğime yemin ederim.
"Prometo nunca te tomar por garantida " Ou proferir uma palavra indelicada " Nunca permitir que os meus sentimentos sejam abjurados