Dubai translate Portuguese
405 parallel translation
Dubai'de iş buldu. Ona Dubai ile benim aramda bir seçim yapmasını söylediğimde...
Como nós podemos, celebrar 50 anos de independência... quando há tantos problemas na fronteira, afirma...?
- Dubai'de otururlar.
Vivem no Dubai.
Jed'i Dubai'de buldular. Ama suçluları iade etmiyorlar.
Encontraram-no no Dubai mas, normalmente, eles não extraditam pessoas.
Mark Dubai'ye uçup Jed'in kimliğini ispat etti. Zapt edilmiş ve dışarı... Arabistan'a gönderilmişti.
O Mark foi para o Dubai, onde identificou o Jed que foi encurralado e obrigado a ir para... a Arábia Saudita, onde o Mark estava com a polícia.
Dubai'de.Yemen'de.
Em Dubai. No Iêmen.
- Dubai'ye gittiğimiz zaman.
- Quando chegarmos a Dubai.
O zaman plana göre Dubai'deki eve gidiyoruz.
Então vamos pra casa para desdobrar o Dubai.
Maskala'dan alıp Dubai'deki Royale Otele götürüyorlar. "
Levadas de Maskala até o Hotel Royale em Dubai. "
Maskala evinin uydu fotoğraflarını alacaklar... ve tabi Royale Otelinde.
Eles terão fotos por satélite da casa em Maskala e do Hotel Royale, Dubai, no terreno.
İki saat sonra Dubai'de olacağız, bir sonraki aşamaya geçeceğiz.
Você sai para andar por Dubai duas horas após a aterrissagem.
Dubai için üç takım.
Três equipes para Dubai.
- Dubai'ye gittiler mi?
- Eles estão indo pra Dubai?
- Dubai'de bir operasyon oldu mu, efendim?
- Há uma operação em Dubai, senhor?
Dubai hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Não sei nada sobre Dubai.
Maskal Dubai'de bir Suburban villası.
Maskala é uma vila no subúrbio de Dubai.
Şimdi ve tekrar, bir kuzey amerikan kızı, eğer güzelse sarışın, genellikle sarışın şanssızlıkla yolu Dubai'ye düşebilir.
Ocasionalmente, uma garota americana, se ela for extremamente amável loira, normalmente loira vai infelizmente conseguir chegar até Dubai.
Genellikle ayın sonuna kadar kızlar Dubai'de tutuluyor çöpçatanlar araştırmalarını yapıp satın aldıktan sonra onları evlerine götürüyorlar.
As garotas geralmente são mantidas no Dubai até o final do mês quando os compradores vão examinar suas compras e levá-las para casa.
Her gün karşımıza 1 milyarlık fırsatlar çıkmıyor.
Não vim do Dubai para contar piadas.
Dubai'den geldiği için Bombay'da işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyor. Anlat. Açıkla.
Mesmo que tenhamos de matar o Sarkar ou outro qualquer.
Tek kurşun. Beynine nişan almalıydı.
Que era um atirador do Dubai, medalha de ouro nos Jogos Olímpicos.
Tsunamiden kurtulmuş köylerden birine gidip oraya yerleşeceğim.
Vejo as aldeias que restaram, depois do tsunami, e instalo-me numa delas. Vai para o Dubai.
Sen Dubai'ye dön. Hayır, Sarkar'ın orada bağlantıları var.
Não, o Sarkar ainda tem contactos por lá.
Ortaklarımla benim Dubai maceranızdan haberimiz var.
Eu e os meus sócios estamos ao corrente das suas aventuras no Dubai.
Hayır, Dubai'de mankenlik yapıyor.
Está a passar modelos no Dubai.
Galiba hâlen Dubai'de.
Acho que ainda está no Dubai.
Amerika Birleşik Devletleri tarafından 1998'den beri aranan Usame bin Laden, bir CIA Bölge Şefi tarafından ziyaret edildiği, Dubai'deki Amerikan Hastanesi'nden sağlık hizmeti alır.
Osama Bin Laden, procurado pelos Estados Unidos desde 1998, recebe tratamento médico no hospital americano no Dubai, onde recebe a visita de um chefe local da CIA.
- Dubai'ye uçak indirmeye çalışıyorum. - Ne?
Estou a tentar aterrar um Jumbo no Dubai.
Bir ay önce Dubai'de tanıştık.
Conhecemo-nos há um mês no Dubai.
Mezuniyetleri için beni Dubai üstünde uçmaya çağırdılar, ama o kıyafetlerden birini giymemin imkansız olduğunu söyledim.
Bem, querem-me levar ao Dubai para o Baile de Finalistas deles, mas eu disse que nem pensar em usar um desses fatos do Ku Klux Klan.
Dubai'den arıyorlar.
É do Dubai.
Artık Dubai'deki bir hapishanede vaktini geçirirsin.
Agora vais passar o teu tempo na cadeia de Dubai.
Bu yüzden Dubai'ye geldin ve burada Karan ile tanıştın.
Então és de Dubai. E aqui conheceste o Karan.
Biliyorum o gün Dubai festivalinde, bilerek kalbimi kırdın. Böylece Karanla evlenecektim.
Eu sei, naquele dia, no Festival de Dubai, destroçaste o meu coração de propósito, para que eu me casasse com o Karan.
Dubai'de yaşıyor Adı Sophia.
Ela vive em Dubai, e chama-se Sophia.
Bu yüzden ben, Rohit, siddharth ve Ronnie ile birlikte Dubai'ye geldik.
Então, eu vim com o Rohit, o Siddharth e o Ronnie para Dubai.
Mumbai'ye dönmek için paramı ayarlamaya... Dubai festivaline katıldım.
Fui ao Festival de Dubai para arranjar o dinheiro, para voltar a Mumbai.
Senin dubai festivaline katılmanı sağladım, böylece onunla tekrar karşılaşabilirdin.
Eu levei-o para o Festival de Dubai, para que pudesses encontrá-lo novamente.
- Evet. Aslında henüz değil ama Carl bana ilk işimi ayarladı. Dubai, Güney Arabistan'da.
Ainda não sou, mas o Carl arranjou-me o primeiro trabalho, no Dubai, perto da Arábia Saudita.
- Dubai uçağına bileti var.
Ela tem voo marcado para o Dubai.
Dubai'ye son uçak birkaç saat içinde.
O último voo para o Dubai parte em breve.
Dubai'de iyi iş çıkardın.
Fizeste um bom trabalho no Dubai.
Annen bana Dubai'de bir kazıya katıldığını söyledi.
Bem, a tua mãe contou-me que te meteste numas pequenas...
Şirketim Dubai dışında.
A sede da minha empresa é no Dubai.
Dubai'den geliyorum.
Vim do Dubai.
Dubai'deyken, hep dönmek isterdim.
Quando estive no Dubai, eu só queria voltar.
Dubai'ye gidiyorum efendim.
Vou para o Dubai.
Dubai'ye mi?
Para o Dubai?
Pop.Dream catcher kimdi? 69'daki dünya kupasını kazanan adam.
Ganhou a Taça do mundo no Dubai em 1996.
Ve Sarkar olayı kapanmış olacaktı. Bana ne dedin? " Dubai'den nişancı getireceğim.
Não olhes fixamente para mim!
Dubai'yi severim.
Adoro o Dubai.
Dubai'nin abartıldığını düşünüyorum.
- Acho o Dubai sobrestimado.