Durum translate Portuguese
31,711 parallel translation
Aklındaki neyse söyle bari çünkü durum görünüşü itibariyle söylesen de söylemesen de kötü hale gelecek.
Podes muito bem dizê-lo, porque do meu ponto de vista elas vão ficar piores, quer me digas ou não.
- Benim onayıma kalan bir durum değil.
- Não me cabe a mim aprovar ou não.
Bu yüzden Sutter'ın seni düşürdüğü durum için beni suçlamak yerine, doğruca gidip bu işten kurtulmak için bir yol bulmanı öneriyorum.
Por isso, em vez de me culpares pela posição em que o Sutter te colocou, sugiro que procures uma forma de saíres dela.
Evet isterdim ama bir durum dışında.
Podia, exceto uma coisa.
Acil durum vericisi yanıyor.
O transmissor de emergência está ligado.
Bu süre zarfında, acil durum güçlerini geri almalısın. Ve umarım... radyolar çalışır.
Nesse tempo, vocês devem conseguir a energia de volta, e espero que os rádios funcionem.
Bu karmaşık bir durum, anlıyorum.
É confuso. Eu percebo.
- Berbat bir durum, degil mi?
- É má ideia.
- Şu noktada öyle bir durum yok.
- Não é preciso.
Bu durum gerçek mi sence?
Mas... achas que isto é real?
Diğerleri bizi ayırmaya çalıştığı zaman bu durum bizi bir araya getirdi.
Quando outros nos tentarem dividir... irão, apenas, manter-nos mais unidos.
Ama sonra kötü bir durum, kasten adam öldürme suçuna dönüşmüş.
Mas, depois, uma má situação transformou-se numa acusação de homicídio.
Bu hiç hoş olmayan bir durum.
Que bela forma de dizeres :
Pekâlâ, durum kötü görünüyor ama Coulson'ın konuşarak daha beter durumlardan sıyrıldığını gördüm.
Muito bem, isto parece mau, Mas... já vi o Coulson esquivar-se de situações muito piores antes.
Durun! Bir durum var!
Temos uma situação!
Hangi durum?
Que situação?
Durum şu : Kaçak bir mahkûm var ve S.H.I.E.L.D. LAPD'ye bu konuda yardımcı oluyor.
A situação prende-se com um fugitivo... que está a monte... e a S.H.I.E.L.D. está a ajudar a Polícia de L.A. na caçada.
Hâlâ aktif bu suç mahali olduğu için ne yazık ki yorum yapamam. Ama durum sonuçlandığı zaman basın konferansı düzenleyeceğiz.
- Sabe, como se trata de uma cena ainda activa, receio não poder comentar, mas... assim que a situação se resolver... convocaremos uma conferência de imprensa.
Biraz daha karışık bir durum ama evet.
- É um pouco mais complicado que isso, mas sim.
Ajan Coulson, Dr. Radcliffe'i son durum hakkında bilgilendirme cüretinde bulundum.
Agente Coulson... tomei a liberdade de actualizar o Dr. Radcliffe.
Sanırım durum bu.
Acho que é o que se passa, acho.
Küçük olanın astımı var zaten ayrıca kedim olduğumu söyleseydim, sen de onu getirmemi söylerdin, bu durum da probleme yol açardı.
O pequenino tem asma e sabia que eu trouxesse o gato, diriam para o trazer, isso causaria problemas.
Durum son hızla kötüye gidiyor.
As coisas pioraram muito.
Bütün adaların su altında kalacağı zamanla ilgili bir durum değil bu. Esas kriz o zamandan çok önce olacak.
Não é quando as ilhas todas estiverem debaixo de água, a crise vai ser bem antes disso.
Benim memleketim olan İsveç gibi yerlerde insanlar arasında büyük bir başkaldırı vardı. Genç gruplardan halk yanlısı organizasyonlara kadar birçok katılımcı oldu. Bu durum öyle bir raddeye geldi ki başbakan, İsveç'in dünyanın ilk fosil yakıt kullanmayan ülkesi olacağını açıkladı.
Em países como o meu, na Suécia, houve uma enorme pressão das pessoas, de grupos de jovens, a organizações da sociedade civil, ao ponto de o 1º ministro ter anunciado, há três semanas, que a Suécia se tornará o primeiro país livre de combustíveis fósseis.
Bu durum, yapılacak önemli şeyler ve kalan zamanımda katkıda bulunmak için neler yapabileceğim üzerine düşünmeme sebep oldu.
E isso motivou-me a pensar naquilo que é importante fazer, em como posso contribuir, no tempo em me resta.
Hayır, durum daha da kötüleşti.
Não. As coisas estão piores.
Michigan'da durum iyi.
Boas notícias.
Altı saat önce durum pek öyle durmuyordu.
Isso não parecia provável há seis horas.
Bu çok garip bir durum olacak.
Vai ser uma situação muito embaraçosa.
Bir kızın birden fazla ilişkisi olmuşsa durum budur!
A sério se uma rapariga tem mais de um relacionamento é isso!
Bu iyi, sağlıklı bir durum.
É bom é saudável.
Ne kadar talihsiz bir durum çünkü eğer bu doğruysa...
Que infelicidade. Porque se isso for verdade...
İtiraf etmeliyim ki, biraz garip bir durum. Peter olmadan kayıt yapmak.
Tenho que admitir, é um pouco estranho gravar um programa sem o Peter.
Üzgünüm, Rupert, buradaki durum artık dayanılmaz hale geldi.
Desculpa, Rupert, mas a situação aqui tornou-se insuportável.
Bu işi uzun süredir yapıyoruz, endişelenecek bir durum yok.
Já fazemos isto há muito tempo. Não há motivo para preocupação.
Yerel kolluk kuvvetlerinde durum ne?
Qual é a situação com as forças policiais locais?
Bu daha farklı bir durum.
Esta situação é diferente, sabe disso.
Durum 17'ye yedi.
O marcador está em... 17-7.
Geçen hafta tuhaf bir durum yaşadık.
A semana passada, houve uma situação estranha.
Durum 28'e sıfır Mississippi lehine, Ellisville'deki maçta son yedi dakika.
Está 28-0 para a EMCC. Faltam sete minutos e cinco segundos.
Duyduğuma göre o zamanlar bugünkünden çok farklı bir durum varmış.
Na altura, pelo que me disseram, não se via nada do que se vê hoje.
Şimdi, sizin durumunuz oldukça özel bir durum, Bayan Davis.
A sua situação é muito invulgar, Sra. Davis.
Akciğerdeki bir delik, göğüs boşluğunun havayla dolmasına yol açar. ... ve bu durum nefes almayı zorlaştırır.
Um orifício nos pulmões pode encher o tórax com ar, impossibilitando assim a respiração.
- Bu durum bana bir viskiye ve bir miktar kasko ödemesine mal olsa da tahliye ekibinin hala beklemede olduğunu görüyorum.
- Custou-me uma caixa de bourbon e uma série de bonificações. Mas a vossa equipa de extracção continua à espera.
Ortada bir durum var ve insanlar çeşitli durumlarda dikkatli olmalılar, anlıyor musun?
Há uma situação problemática e as pessoas devem ser cuidadosas em situações problemáticas, está bem?
- Anlaşılan durum kontrolünüz altında.
Bem, parece que vocês as duas têm tudo sob controlo.
Bay Cahill durum iyi gözükmüyor.
Sr. Cahill, isto não parece bem.
Özel durum nedir?
- Qual é a ocasião?
Durum iyi değil.
E isso não parece bom.
Utanılacak bir durum yok.
Não há vergonha nisso.
durumu 30
durumlar nasıl 26
durumu ne 21
durum nedir 160
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum şu 37
durum nasıl 38
durumlar nasıl 26
durumu ne 21
durum nedir 160
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum şu 37
durum nasıl 38