Düğmeler translate Portuguese
176 parallel translation
Dikkat et Matt, yoksa düğmeler burnunu keser.
Cuidado, Matt, ou ficas sem nariz.
Bir çift de uygun bez ayakkabı. Sedefli düğmeler de alacağım.
Com sapatos de vela para combinar e botões de pérola.
Sırtımdaki düğmeler!
Alguns botões nas costas.
Şimdi düğmeler!
Agora, os botões.
Peki ya düğmeler?
Oh, sim. E butões?
Kruvaze ceket, pirinç düğmeler, denizci şapkası.
Casaco de marinheiro, botões de bronze, chapéu tricórnio.
Düğmelerle ilgili bir sorunu vardı. - Düğmeler mi?
- Estava a ter problemas com os botões.
- Elbisemdeki düğmeler.
Os botões do meu vestido.
Düğmeler herhalde odanın her yerindedir.
Deve haver aí botões espalhados por todo o lado.
Bir saat önce, köprüdeki kumanda aletleri delirdi - kumanda kolları kendi kendi inip çıkıyor, düğmeler basılıyor, veriler değişiyor.
Há uma hora atrás, o controlo da Ponte começou a enlouquecer, controlos a mudarem sozinhos, botões a serem apertados, e a leitura dos instrumentos a mudar.
Üniformanın yeşil-kırmızı deri çizgileri vardı tam önünde çapraz inen büyük pirinç düğmeler vardı.
Era de cabedal verde, tinha riscas vermelhas, e uma fileira de botões de bronze até aqui.
Düğmeler kapalı.
Interruptor apagado.
Düğmeler kapatıldı!
Interruptor apagado.
Düğmeler aşağıda arkada.
Os botões estão nas costas.
- Ancak Boston'dan getirdiğim düğmeler, ve kurdeleler ve de müzik var.
- No entanto tenho alguns vestidos, e algumas fitas....... e alguma musica, que arranjei em Boston.
Fermuar çıktığına göre düğmeler için başka amaçlar bulunmalı değil mi?
E agora que inventaram o fecho de correr... os botões devem servir para qualquer coisa.
Düğmeler aşamalı olarak 15'er volt artıyor, dolayısıyla şok seviyesi yükseliyor.
As descargas aumentam de, 15 em 15 volts que vão se somando.
- Bu düğmeler ne işe yarıyor?
- Para que são esses botões?
Aklıma gelmişken, Michael dün gece ki kol düğmeler için ne kadar ödedin?
o que me faz lembrar Michael, quanto é que deste por aqueles botões de punho que usáste ontem à noite?
Bu düğmeler stratejik Hava komutlarına ve füze yükleme.... İstasyonlarına direk bağlı.
Estes botões estão ligados ao Comando Estratégico Aéreo e estações de lançamento de mísseis.
Bakın, düğmeler!
- Repare. Botões.
Polisin yangında bulduğu düğmeler?
E os botões que a Polícia descobriu no incêndio?
Ve hiçbir zaman o fildişi düğmeler gibi güzel bir şey yapmadı.
E nunca fez nada tão lindo como aquele colarinho de pele.
Düğmeler benim düğmeler.
Fusíveis, são meus fuzíveis.
Düğmeler biraz sorun oldu ama.
Mas atrapalhou-se nos botões.
- Bu düğmeler de ne? - Bilmiyorum.
- Que são estes interruptores?
Düğmeler mi?
Teclas?
Düğmeler teker teker açılıyor. İç çamaşırının rengini görebiliyorsan... yeteneğin var demektir. Etekler çekiliyor.
Botões saltaram e saias subiram.
Klistronla düğmeler arasında elektrik sıçramış.
Impulso eléctrico saltando entre o Klystron e os botões.
Pırıl pırıl parlayan pirinç düğmeler şerefine hurra!
Bem, hurra com puxadores de latão bastante polidos!
Düğmeler Bayan Allen'e ait değil, değil mi?
Não é seu nem da Sra. Allen?
Suratlarına düğmeler diktirirler, ve kukla şovlarına katılırlar.
Cosem botões na cara e juntam-se a um espectáculo de fantoches.
Sonra, yemek sonrası, bilirsiniz, düğmeler açılır.. .. peçeteler mahvolmuş.. .. sigaralar patates püresinde söndürülür.
Depois da refeição, temos as calças abertas o guardanapo desalinhado a beata do cigarro no puré de batata.
- Düğmeler arka tarafta!
- O interruptor está nas traseiras!
Her yerinde düğmeler!
É só botões!
Düğmeler!
Botões!
Gösteriye hoş geldiniz. Yedek düğmeler.
Os botões sobressalentes.
Bu düğmeler öyle eşsiz ki, türünün tek örneği.
Estes botões são únicos, não existem iguais.
Nereden? Düğmeler çok.
- Qual é o botão?
Düğmeler!
Braguilha de botões!
Düğmeler çok ufak.
Os botões são demasiado pequenos.
Diğer düğmeler alarmı çalıştırabilir.
Qualquer outro fusível acionaria o alarme.
- Sana basacak bazı düğmeler vereceğim.
Vou mostrar-te alguns botões em que podes tocar.
Kıyafet tarzın, küçük beyaz düğmeler...
A maneira como veste, os botõezinhos brancos até cá acima...
Kader gömleğinde başta gelen düğmeler değil bizim iliklediklerimiz.
Não somos o alto do boné da fortuna.
Neolos... şey, ben birçok kişiyi birçok yolla öldürdüm... kayısılar, muffinler, düğmeler yerine gömleğini bir arada tutan şu küçük şeyler.
Neolos... Bem, ele matou tantos, de tantas maneiras damascos, bolos, estas coisas que prendem a camisa em vez dos botões.
Hoş düğmeler.
- Belos botões.
Düğmeler, viski.
Precisas de cliques, de whiskey...
Aman bu düğmeler birer çıngırak.
Os copos de espada tilintam!
- Düğmeler.
Botões?
- Bu düğmeler nedir?
- Que botões são estes?