Eczane translate Portuguese
362 parallel translation
- Son eczane son hapını.. .. satana kadar ölmeyeceksiniz.
- Não até a última farmácia ter vendido o último remédio.
Bu yazdığım ilacı hazırlatmanız gerekecek. Ama korkarım, gecenin bu geç saatinde, açık eczane bulamazsınız.
O remédio necessário precisa de ser preparado e receio que não vá encontrar uma farmácia aberta a estas horas.
Belki de biz size yardımcı olabiliriz. Hemen köşede gece boyu açık bir eczane var.
Talvez possamos aviar a receita na farmácia da esquina.
Doğru ama bazen ilaçlar aylarca eczane raflarında kalır ve etkilerini kaybederler.
Sim, mas os comprimidos podem ficar meses nas prateleiras, e perder a potência original.
Ve eczane de açıktır.
E uma loja aberta.
- Açık eczane var mı?
- Há alguma loja aberta?
ECZANE
FARMÁCIA
- Nöbetçi eczane açıktır.
- Talvez a farmácia. É melhor ir ver.
Evet. Biraz geç ama, bildiğiniz nöbetçi bir eczane var mı acaba?
Sei que é tarde, mas sabe se haverá uma farmácia aberta?
Nöbetçi bir eczane biliyor musunuz?
- Há alguma farmácia aberta?
- Nöbetçi eczane var.
- Há um drugstore aberto toda a noite.
Eczane
Farmacia
Siz en iyisi bu şovu bırakıp bir eczane açmalısınız.
Tudo tem graça se... Deviam era desistir do programa e abrir uma farmácia.
Yaşlı ördekler yarım eczane yollamışlar.
As velhotas mandaram a farmácia toda.
Eczane ve birkaç da bar var herhalde.
Uma drogaria, alguns bares.
Eczane de.
Não haverá drogarias.
Kızın banyosu eczane gibiymiş... kokain, yatıştırıcılar, Nembutal.
Encontraram drogas na casa de banho. Cocaína, metaqualona, nembutal...
- Ne diye bir eczane dolusu ilaç yuttun?
Engoliste uma farmácia?
Derhal eczane!
Para a farmácia, rápido!
Eczane
DROGARIA
Tanrım, burası eczane gibi.
Possa, parece mais uma farmácia.
- Oradaki eczane açık mı?
- Há farmácias abertas lá?
- Eczane mi?
- Farmácias?
-... büyük bir eczane vardı, hatırlıyor musun?
- Aquela que tinha uma fonte. Lembras-te?
- Yıllardır eczane soymuyorum.
- Há anos que não assalto uma farmácia.
Neyse, şehirdeki bir eczane soygunundan sonra polis peşimizdeydi.
Bom, o que aconteceu foi que a polícia andava atrás de nós durante uma batida a uma farmácia na cidade.
Tanesi 10 dolardan bu 8400 dolar eder. Paranın alabileceği en iyi eczane uyuşturucusu.
A dez dólares cada, são mais ou menos 8.400 dólares da melhor droga farmacêutica que o dinheiro pode comprar.
Yalnızca eczane soygunlarını kastetmiyorum.
E não é assim só com as farmácias de hospital.
Benden etrafı arayıp açık bir eczane bulmamı mı istiyorsun?
Quer que ligue para saber se há uma farmácia de serviço?
Sanki eczane gibiydi, adamım.
Era a merda duns fármacos.
Hadisene, bir eczane dolusu ilaç var çantanda.
Tens drogas nessa maleta que dão para abastecer uma farmácia.
Otelde eczane var mı?
Têm uma farmácia?
# Bu eczane bağımlılığından başka birşey değildi
# That ain't nothin'but drugstore lovin'
# Bu eczane bağımlılığından başka birşey değil
# That ain't nothin'but drugstore lovin'
Burası bir eczane değil, ve bu kızlarda kesinlikle hemşire değiller!
Isto não é uma enfermaria e elas não são enfermeiras.
Haberler iyi evlat. En sonunda şu sülükleri satan bir eczane bulabildim!
Boas notícias rapaz, encontrei uma farmácia com sanguessugas!
Gerçi tam olarak eczane sayılmazdı. Daha çok yem dükkanıydı.
Bom, não era bem uma farmácia, era mais uma loja de iscos.
Burada bir eczane var mı?
Desculpe. Há uma farmácia, aqui?
- Eczane mi?
- A farmácia?
Cole'un eşkaline uyan biri bir eczane soymuş.
Alguém parecido com o Cole assaltou uma farmácia.
- Hastanede eczane var mı?
- De que precisa?
Eczane kısmına girme izni, elbette ki, sınırlıdır, değil mi?
- A entrada na farmácia é restrita.
Burası eczane değil ki. Ne?
Isto não é nenhuma farmácia.
Şu indirim yapan eczane değil mi?
Isso é o quê? A farmácia dos descontos?
Dün, eczane dükkanını ziyaret ettiniz ve daha sonra güvertede uyuyakaldınız.
Ontem, foram vistos a visitar a loja de químicos e depois adormeceram no Promenade.
Eczane isimleri arasında dilavtin ve triphetamine ilaçları hazırlayanları araştırdık.
Verificamos quem tem licença para vender de triptamina e dilavtine.
- Sabaha kadar açık bir eczane biliyorum.
- Conheço uma farmácia que não fecha.
Eczane için çıktığın an bir zombi gibi uyudum.
Assim que saíste, eu adormeci.
Var efendim. Eczane, bar tenis kortu. Sizi mutlu edecek her şey.
Mas se um bando de porcos não sai do nosso jardim quando os enxotamos, temos de usar uma linguagem e métodos que eles percebam.
- Hastings, eczane.
- Hastings, a farmácia.
Daha ileride bir eczane var.
Mais adiante há uma drogaria.