English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ E ] / Edebiyat

Edebiyat translate Portuguese

1,068 parallel translation
Avrasya'daki ordularımızı saptırarak Barış Bakanlığındaki rolümü istismar ettim, ve ayrıca ayaklandırıcı edebiyat ve uyuşturucuyla gençliğin ahlakını bozdum.
Explorei o Ministério da Paz para enganar os nossos aliados em Lestásia, e também para corromper jovens através de literatura sediciosa e drogas.
Proletaryanın arasında yetişkin edebiyatının okunması yüzde 56 arttı.
Literatura adulta no proletariado subiu 56 %.
Bana anlaşma ihlali edebiyatı yapmayın.
Não me pregue sermões sobre violações de tratados.
- İngiliz edebiyatı okumaya karar verdim.
- Escolhi Literatura Inglesa.
İngiliz edebiyatı mı?
Literatura Inglesa?
Edebiyatı yok etmek yanlış.
Destruir literatura é errado.
Senin edebiyatı şimdiye kadar ki bütün öğrencilerden daha iyi analiz ettiğini
Ele disse que nunca viu melhores análises de literatura do que as tuas.
Edebiyat ödevi için konu bile bulamadım daha.
Ainda nem tenho um tema para o trabalho.
"Squad Vadisinde kayak yapmak büyük bir edebiyat dergisinde şiirimin basılması ve Pamplona'da boğalarla beraber koşmak istiyorum."
"Escalar o ninho da águia em Squad Valley... " Ter um poema publicado em uma revista literária... Correr com os touros em Pamplona. "
İngilizce Edebiyat Fakültesi kadrosu.
Do pessoal do Dep.
Edebiyat profesörüm benden gerçekten hoşIanıyor.
O meu professor de literatura gosta mesmo de mim.
Kendine bir bak..... ünlü bir gazetecisin. Hem tiyatro hem de edebiyat eleştirmeni. Bir yandan da üniversitedeki öğrencilere, estetik üzerine dersler veriyorsun.
Aqui estás tu, um jornalista famoso, um crítico literário e teatral que ensina estética na universidade...
Yirmi dakika içinde Bayan Miggins'in Edebiyat Salonunda olacağım.
Estarei no salão literário da Sra. Miggins em vinte minutos. Leve-me lá o livro.
New York'ta kimse İngiliz edebiyatı okumaz mı?
Ninguém lê literatura inglesa em Nova Iorque?
Ona İngiliz edebiyatının İngiltere'sini aradığımı söyledim.
Disse-lhe que eu procuraria a Inglaterra da literatura inglesa.
İngiltere'ye İngiliz edebiyatı için giderdim dedim.
Disse-lhe que eu procuraria a Inglaterra da literatura inglesa.
- Fransız Edebiyatı ve Din.
- Tinchaut e Mère Michel.
Bu, öyle bir edebiyat ki kimsenin, kelimelerin ve cümlelerin ne anlama geldiğini bilmeleri gerekmiyor.
Uma liturgia em que não é preciso ser-se informado sobre o significado das palavras e das frases.
Büyük edebiyat ödülleri töreneinde konuşabilirdik.
Falamos de um prémio literário.
Çocukların Edebiyatı ve Genç Yetişkinler'i sen yürütmemiş miydin?
Vais gerir a literatura para crianças e jovens adultos.
Al! Bu edebiyat.
Al, isto é literatura.
Edebiyatı hallettiğimize göre, telaffuza geçelim.
Agora que já conquistámos a literatura, vamos passar à ortografia.
Tarih bilimi Matematik..... ve edebiyat eğitimi aldı.
Era imbatível a História, Ciências, Matemática, Literatura.
Edebiyat mı? Evet.
Porque és, e sempre serás, o único homem para mim.
Edebiyat, düz yazı, beyit, şarkı.
Literatura, prosa, poesia, musica
Bildiğiniz gibi edebiyat bölümünden, Bay Portius geçen dönem emekli oldu.
Como sabem, o nosso querido Sr. Portius, do Departamento de Inglês, reformou-se no último período.
Bay Pitts edebiyatın işletme ya da tıp okurken hiçbir işine yaramayacağını düşünüyor.
O Sr. Pitts pensa que a literatura do século XIX nada tem que ver com ir para Gestão ou Medicina.
Edebiyat.
Inglês.
Romantikleri işledik. Ve bazı iç savaş sonrası edebiyatı.
Demos os românticos e alguma literatura pós-guerra civil.
Öğrencilerin bulaşmasından korktuğu Ortaçağ Edebiyatı hocasıydı.
Ensina Literatura Medieval, aquela que os alunos não querem ter.
Ara birini. Seninle bütün gün edebiyat konuşmak isteyen, çekici biriyle tanıştığını söyle.
Ligue e diga que encontrou um homem fascinante, que lhe quer falar de Literatura o dia todo.
Pekala, sınıf, konu dünya edebiyatı.
Muito bem, turma, o tema é a literatura mundial.
Denizaşırı seyahat etmem için bana bir edebiyat bursu ayarladı.
Tratou da minha candidatura a uma bolsa para viajar.
Bir edebiyat bursuyla geldim.
- Ganhei uma bolsa, para escrever.
Bu kitaplar babamın edebiyat gözdeleri.
Estes livros são a literatura favorita do meu pai.
Ayrıca, bildiğiniz edebiyat ve şiir benim ilgimi çekmiyor.
Além do mais, a literatura e a poesia não me interessam.
Bence mükemmeldi. Edebiyatı özgürleştirmeye çalıştı.
Eu diria que... magnificamente.
Aniden senin edebiyat zevkin değişti.
De repente, o teu gosto literário muda.
Bu yaz edebiyat dersi vereceğim... yani bir şeyler yapıyorum.
Vou ensinar escrita criativa este Verão, por isso, vou trabalhar.
Edebiyat dersi.
São aulas de escrita.
Yazın açılan bir edebiyat dersi var.
Um curso de Verão de escrita.
Kurabiye kavanozundaki parandan çaldım, edebiyat dersi için.
Roubei dinheiro do teu boião para pagar as aulas de escrita criativa.
Edebiyat dünyasının büyük ruh hekimi olduğunu herkes biliyor.
Querida, todos sabem que és a psiquiatra da comunidade literária.
Matematik, edebiyat, tarih...
História...
Edebiyat ve Psikoloji mezunu.
Literatura e psicologia.
Paris bitti. "Viyö jö". Burası bir edebiyat müzesi.
Paris acabou, é vieux jeu, um mausoléu literário.
Şimdi de edebiyat eleştirmeni mi oldun?
Agora és crítica literária?
Bunu söylemek bana acı veriyor yaşamayı sevdiğim kadar edebiyatı da seviyorum fakat İngiltere'de şiir sanatı öldü.
Me dói dizer-lhe... porque amo a literatura como amo a vida. A arte da poesia está morta na Inglaterra.
Edebiyat bursu mu?
Uma bolsa!
Edebiyat yoluyla.
Através da literatura.
Edebiyat öğretmenliği.
Para ensinar literatura.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]