Eder translate Portuguese
29,783 parallel translation
Buradaki mobilyalar biraz para eder.
Vendemos aquilo que podemos vender. A mobília desta casa deve valer alguma coisa.
Eski kocasını bir davada temsil ediyorum. Bu, yardım için parmağını kaldıracağına onu hayalarından sallandırmayı tercih eder var ya.
Eu represento o ex. dela num processo, e ela prefere vê-lo preso pelas bolas do que ajudá-lo.
Peki ya davama makul şüphenin ötesinde kanıt sunsaydım düşüncenizden vaz mı geçerdiniz yoksa devam eder miydiniz?
E tendo eu provado para além de quaisquer dúvidas.... Você renunciaria às suas crenças, ou manter-se-ia fiel?
Bize biraz müsaade eder misiniz?
Dão-nos licença?
Manhattan'da bu kadar metrekare ne kadar eder biliyor musun?
Sabe quanto fica o m ² em Manhattan?
Nancy, bize biraz müsaade eder misin?
Nancy, pode dar-nos um momento?
Kadınlar turtadan büyük bir dilim almaktansa küçük bir dilim almak için savaşmayı tercih eder. - Ya da paylaşmayı.
As mulheres ficam sempre com a fatia mais pequena, e tendem a lutar por isso, em vez por fatias maiores.
Eski toplum standartları yasaya bağlı vatandaşların serbest konuşma özgürlüğünü ihlâl etmeye teşebbüs eder.
Uma comunidade com valores ultrapassados a tentar impedir a liberdade de expressão de cidadãos cumpridores da lei.
Bu onları mutlu eder mi?
Isto vai mesmo fazê-lo feliz?
Bu bir sorun teşkil eder mi?
Há algum problema?
50 dolarlık bir davaya bir yargıç başkanlık eder mi?
Vai haver um juiz num processo de 50 dolares?
Gitmeden önce bulaşıklarda bana yardım eder misin?
Importa-se de me dar uma ajuda com a loiça antes de irem?
Madem sen kurtuldun bana rehberlik edebilirsin. Bana yardım eder misin o zaman?
Podes ajudar-me, então?
Aslında idare eder işte.
Bem, é apenas bom.
George Washington Köprüsüne kadar idare eder bizi.
Isso vai dar até a ponte George Washington.
Ve belirli bir tarzda pişirilmiş et bu mantığa dayanır. Ve sevmeye programlandığımız kimyasal bileşimleri içeriğine dahil eder.
E a carne, cozinhada de certas formas, está associada a esse conceito e absorve alguns desses compostos químicos que estamos programados para gostar.
Şimdi bile ateş bizi birleştirmeye devam eder.
E mesmo agora, o fogo junta-nos.
38 %'i sayılan oylara göre, Channel 8 Sean Renard'ı Portland'ın yeni belediye başkanı olarak ilan eder.
Com 38 % dos votos, o Canal 8 já declarou Sean Renard o novo Presidente da Câmara de Portland no que parece ser uma maioria.
Çok zahmet olmayacaksa şu ikisine su örnekleri konusunda yardım eder misin?
Podia ajudar aqueles dois com as amostras de água, se não for muito incómodo.
- Onu bulmama yardım eder misin?
Ajuda-me a encontrá-la?
Kim kuralıma uymamaya cüret eder?
Quem ousa ir contra mim?
Ama yaparsak babam için çok şey ifade eder.
Mas significaria tanto para o meu pai se fôssemos.
Daha ne fark eder?
O que é que isso importa?
Çalışıyorum. Acele eder misin?
- Estou a treinar.
Eğer cebinizdeki bütün para biterse o an ne kadar paranızın olduğu bir şey ifade eder mi?
Se o dinheiro acabar no seu bolso, que interessa quanto tinha em jogo?
Bu ihraç olmaktan daha fazla eder.
Isto é pior que ser expulsa da Ordem.
Nöbetçileri ve devriyeleri kontrol eder.
A verificar as patrulhas e as sentinelas.
Tanrı aşkına, bir düşünceyi tamamlamama müsaade eder misin?
Deixas-me acabar um pensamento?
Tekrar evlenemem. Kim beni ve yarı-halife militanı çocuğumu kabul eder ki?
Quem quereria ficar comigo e com o meu filho do Califado?
Tanrı, kendine yardım edenlere yardım eder.
Deus ajuda quem se ajuda a si próprio.
Eğer yakalanırsa, yakalandığı zaman, sence sana ve Angel'e yardım ettiğini itiraf etmesi için kaç parmağını feda eder sence?
Se ela é apanhada... Quando ela for apanhada, quantos dedos achas que ela quer perder antes de admitir que te ajudou a ti e ao Angel?
Işığı takip eder misiniz beyefendi?
Senhor, consegue seguir a luz?
Henry bunu yapar mı ki, sihri yok eder mi?
O Henry pode fazer isso?
Tamam, bu seni bir ay idare eder.
Pronto, isto deve dar-lhe para o mês.
İdare eder sanırım.
Bem, creio eu.
- Fark eder. - Hayır Arizona!
Não, Arizona!
- Ne fark eder? Beyni oksijensiz kaldı.
O cérebro ficou privado de oxigênio.
Ne fark eder?
- Por que é que isso importa?
Biraz yardım eder misin?
Warren, preciso de ajuda.
Todd, geç kalmamdan nefret eder.
O Todd detesta que eu chegue tarde.
Herkes değişim elçisinden nefret eder.
Aprender com ele. Quem era?
Pratik yapmama yardım eder misin?
Ajudas-me a praticar?
Tekrar eder misin?
Podes repetir?
Kısa süreliğine odayı terk eder misiniz?
As senhoras podiam sair da sala por um momento?
Sly garajdan kontrol eder.
O Sly controla-o da garagem.
- Kadranda 100 sayı var, iki sayı kaldı... -... 10.000 olasılık eder.
São 100 números menos dois, são 10.000 possibilidades.
Hatta söz konusu on kişiye güvenebileceğimi bilmek beni her şeyden çok mutlu eder.
Aliás, nada me deixaria mais feliz do que saber que posso confiar nos dez indivíduos em causa.
Kartlar açıldığı zaman dostlarının kim olduğunu bilmen büyük önem arz eder.
E quando as coisas acontecerem... é importante que saibamos quem são os nossos amigos.
Birazdan vereceğiniz ifadenin doğru olduğuna yemin eder misiniz?
Jura sob o crime de perjúrio que o testemunho que vai dar-nos é verdadeiro?
Ne fark eder.
Temos de ir.
Jeanne satmamıza yardım eder.
Não faz mal, querido.