English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ E ] / Edmonton

Edmonton translate Portuguese

48 parallel translation
"Lethbridge Havaalanı, Kenyon Sahası'nda... " aranan kişi "Lieutenant Hirth" e benzeyen birisi, dün... Edmonton ve Calgary'da Trip 22 uçağına binerken görüldü "
No Aeroporto Lethbridge, Kenyon Field, foi estabelecido que um homem parecido com o homem procurado, o tenente Hirth, embarcou ontem no Voo 22 de Edmonton em Calgary.
- Edmonton`da hava nasıl?
Como esta o tempo em Edmonton?
Edmonton'a Cats'de oynamak için teklifte bulunacağım.
Tenho uma oferta para ir para Edmonton fazer o Cats.
"Dr. Edmonton," ha?
Doutora Edmonton?
Bunun sivil bir sorun olduğunu düşünüyorum, Dr. Edmonton.
Bom, acho que é um assunto civil, Doutora Edmonton.
Dr. Edmonton... Siz burada değerli birisiniz. Sanırım bunu biliyorsunuz.
Doutora Edmonton, você é uma mais-valia.
Dr. Edmonton ikinci hatta.
- A Dra. Edmonton está na linha 2.
Ben Doktor Christine Edmonton. Savunma Bakanlığı, Virüs Araştırma Merkezi'nin başkanıyım.
Chamo-me Doutora Christine Edmonton e sou chefe da pesquisa viral do Ministério da Defesa.
Üniversitedeki ilk yılımda İsveç Elite liginde oynayan Edmonton'lu bir oda arkadaşım vardı. Herneyse, pateninin bıçağını maksimumum 1.27 cm kadar inceleştiriyordu.
No primeiro ano da universidade, tive um companheiro de quarto que jogava na Liga Sueca e amolava as lâminas a 10mm de altura.
"Heavy metal", Kanadalı Dennis Edmonton ve Mars Bonfire'ın yazdığı "Born to be Wild" ın sözlerinde geçer.
O Heavy Metal estava presente na letra de Born to Be Wild, escrita pelo canadiano Dennis Edmonton / Mars Bonfire.
Ama O, Vancouver değil, Calgary, Deadmonton, Taranna, Montreal. Evet, sen bilirsin, Ron, Şu lokavt olayı olduğundan beri...
... Há uma equipa canadiana, pode ser Vancouver, pode ser Calgary, pode ser Edmonton, Toronto ou Montreal que pode transferir-se, isso garanto eu.
- Batı Edmonton alışveriş merkezini hatırla, hani babamın seni bulması için polis çağırdığı...
Lembras-te quando fomos até ao centro comercial West Edmonton, e o pai teve que chamar a polícia para te encontrar?
Efendim, enkazdan büyük bir parça belki de uçağın gövdesi, Kanada Edmonton'un dışındaki ağaçlık alana düşmüş.
Uma parte importante dos destroços, uma peça da fuselagem de um avião que pousou de emergência numa área de mato fora de Edmonton, no Canadá.
Edmonton'a gitmek üzere çıkacağız.
Agebt Larson e eu vamos partir em 15 minutos.
Neden Edmonton'a gidiyoruz?
Porque é que vais para Edmonton?
12'sinde Philly ve 27'sinde Edmonton var.
Philly na 12ª ou Edmond na 27ª?
Flynn'in tek ailesi, Edmonton'da Jackson isimli bir kardeşi, gerçi halen ona ulaşılamadı.
A única família de Flynn é o seu irmão Jackson em Edmonton, e que até agora ainda não tinham contactado.
Bullpup tetikçi tüfeğini, Kanada'da test eden üç SWAT timi var ; Londra, Quebec Şehri ve Edmonton.
Há três equipes das SWAT no Canada a testarem espingardas, carabinas de precisão em Londres, Quebec e Edmonton.
Flynn, Edmonton'dan, neden gidip bir bağlantı var mı diye bakmıyorsun?
Flynn é de Edmonton. Porque você não vê se há alguma ligação.
Edmonton'da yaşayan bir ağabeyi vardı.
Ele tem um irmão mais velho em Edmonton.
Görev esnasında kaybolan askerin kardeşi, Jackson,... 12 yıl Edmonton polis emektarlığı yapar.
O irmão do soldado da MIA, Michael Jackson, é um veterano com doze anos de polícia de Edmonton.
Kardeş, dört hafta önce Edmonton Polisi'nden izin almış.
O irmão tirou férias da polícia de Edmonton há quatro semanas.
Edmontosaurus. Edmonton Kertenkelesi. Otçul.
Edmontosauro, que quer dizer lagarto de Edmonton, herbivoro.
Kültürel ve sanatsal değeri alınmış Edmonton gibi.
Parece Edmonton, mas sem a arte e a cultura.
Yani Edmonton Oilers'dan nefret ediyorsundur.
O que significa que odeias os Edmonton Oilers.
Edmonton'a gidiyoruz. Serpintiden kaçmaya çalışıyoruz.
Estamos a ir para Edmonton, a tentar circundar a radioatividade.
- Edmonton'da ne var?
O que há em Edmonton? Paz.
Benim işim herkesi Edmonton'a ulaştırmak.
O meu trabalho é levar todos para Edmonton.
O kamyonu arkası patlamaya hazır bir zombi bombası.
- Edmonton. Aquele vagão médico é uma bomba zombie à espera de ser detonada.
Edmonton bizi bekler.
Edmonton espera-nos!
Edmonton'da her şey daha iyi olacak.
Vai dar tudo certo em Edmonton, está bem?
Edmonton'u göremeyecek.
Ela não vai para Edmonton.
Edmonton'a ulaşmamız gerek.
Tenho que chegar a Edmonton.
Nükleer saldırıdan kurtulan 20 kişi Edmonton'a gidiyor.
Vinte sobreviventes de um ataque nuclear com destino a Edmonton.
Edmonton'a ulaşmam gerek.
Tenho que chegar a Edmonton.
- Edmonton'da görüşürüz.
Vemo-nos em Edmonton.
20 kişilik bir konvoy Seattle'ın patlama bölgesinden Edmonton'a gidiyordu.
Uma caravana com 20 refugiados sai da zona de explosão de Seattle para ir a Edmonton.
Yaz kampındaydı. Ben Toronto'da oturuyordum, o Edmonton'da oturuyordu.
Eu vivia em Toronto e ele em Edmonton, era um amor mal-fadado.
Edmonton Seahawks.
Os Edmonton Seahawks.
Dr. Edmonton.
Doutora Edmonton.
Edmonton.
Edmonton.
Ee... ve Jack, bu yine "Edmonton".
Jack, voltei a ser Edmonton.
Tanrım!
Os Leafs ganharam aos Edmonton.
Edmonton'danım.
Sou de Edmonton, Alberta.
Edmonton.
- a onde quer que estejam a ir.
Edmonton'a bir mil daha yaklaştık.
Dois quilómetros mais perto de Edmonton.
Bekle bizi Edmonton.
Edmonton, aí vamos nós.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]