Eloïse translate Portuguese
312 parallel translation
- Adım Kelly, Eloise Kelly.
- Chamo-me EIoise kelly.
Ben Kelly, Eloise Kelly.
EIoise kelly.
Eloise, Kocanız ve karım çok samimi küçük bir sohbet içinde görünüyorlar
Eloise, seu marido e minha mulher estão tendo uma conversa muito íntima.
Gerçekten, Eloise insanlarla olağan üstü derecede iyi anlaşır
De fato Eloisa é extraordinária deixando as pessoas a vontade.
Eloise, Yeni arabanı nasıl buldun?
Eloise, o que acha do novo carro?
Şey, Eloise Bu gece çok gururlu bir eş olacaktır
Eloise deverá ser uma esposa muito orgulhosa esta noite.
Ve Eloise yaşında ki biri...
E Eloisa está nessa idade...
Eloise olayların kontrolünden çıkmasına izin vermeyecek kadar akıllı bir kadın
Eloise é suficientemente sensata para deixar as coisas fugir do controle.
Oh, Eloise, Tanrı aşkına, neden?
Oh, Eloise, pelo amor de Deus, por que?
- Merhaba, Eloise.
Olá, Eloise.
- Doğru, Eloise.
Isso mesmo, Eloise.
- Eloise?
Eloise?
Merhaba Eloise.
- A senhora está?
- Eloise nerede...
- Onde está a Eloise...
Eloise, kötü haberlerim var.
Eloise, tenho más notícias.
Eloise blenderin içine bir Hershey çikolatası koymuştu, ben de içmiştim.
A Eloise punha chocolates no liquidificador e eu bebia.
Şunu söylemek isterim ki ; bu oyun annem, Eloise Fischer'ın anısına adanmıştır.
Vou só dizer que esta peça é dedicada em memória da minha mãe, Eloise Fischer.
Bebekliğinden beri, her yıl bugün annemle Meadow süslenip New York Plaza'da Eloise'ın portresinin altında çay içerler.
Todos os anos, nesta data, desde que eras pequenina, a mãe e a Meadow produziam-se todas para ir tomar chá ao Hotel New York Plaza sob o retrato de Eloise.
En iyi dostum izzy'yi kaybettikten sonra ve Eloise'i bulduktan sonra.
Foi quando perdi o meu melhor amigo... o Izzy e encontrei... a Eloise.
Eloise, insanın hayatını adayacağı türden biriydi. Sanırım bu aynı zamanda, hayatını uğruna feda edebileceğin biri demek.
A Eloise era algo por que valia a pena viver, o mesmo quer dizer morrer.
Eloise'in ne olup olmadığının benim için bir önemi yoktu.
Tudo o mais que a Eloise era ou deixava de ser não me interessava.
John Güneyli. Jessica Orville. Eloise Ashe.
John Dixie, Jessica Orville, Eloise Ashe.
Birdenbire, bunun Eloise'le konuşmak için bir fırsat olduğunu fark ettim.
Homicídio, mistério e agentes especiais...
Adımı öğrenmesini istiyordum.
De repente, percebi que aquela era a minha oportunidade de falar com a Eloise.
Eloise, tıpkı bir gölge gibi hareket ediyordu.
A Eloise movimentava-se como uma sombra.
Aslında o çok özel dedektif Skinner'ın Elois'i tutuklamasından korkuyorum çünkü izzy ölmeden hemen önce Eloise onun yanındaydı ama...
Preocupa-me é aquele especial... muito especial Agente Detective Skinner poder prender a Eloise, porque ela esteve com o Izzy mesmo antes de... ele morrer, mas...
Eloise Ashe. Bekleyin Bayan!
Eloise Ashe.
Bu çok tuhaf gelebilir ama... Elois'le o vaziyette yan yana yatmak, annem beni ziyarete gelip aslında bir şeyim olmadığını söylediği o zamandan bu yana hayatımda geçirdiğim en güzel dakikalardı.
Isto pode parecer estranho, mas, tirando a vez em que a minha mãe me veio visitar e disse que achava que eu não tinha saído nada mal, estar ali ao lado da Eloise, os dois na mesma situação,
Sonra Eloise geldi.
E depois veio a Eloise.
Kimse Eloise'in nereye gittiğini ya da ne yaptığını bilmiyordu.
Nunca ninguém sabia onde se metia a Eloise ou o que andava fazer.
- Ama Eloise...
- Vamos embora. - Mas a Eloise...
Ne diyeceğim, Eloise'i de getirebilirsin.
E podes trazer a Eloise.
Yani, Eloise'i senin için ayarlamadım mı?
Consegui que a Eloise caísse para o teu lado, não foi?
Tamam. Ben de Eloise'in üzerine yıkarım. Evet, bu kolay olacak.
Posso atirar as culpas para cima da Eloise.
Kesinlikle, özellikle ve kesinlikle o yapmadı.
Certamente e especialmente que não. Foi a Eloise.
- Eloise yaptı. O olmalı.
Só pode ter sido.
- Eloise değildi.
Prendo-a a seguir ao almoço.
Eloise değil.
Eu, e não a Eloise.
Kusura bakma. Hayır, Eloise yapmış olmalı.
Só pode ter sido a Eloise.
Eğer gözlerini açmazsan, Eloise yaptı demektir.
Se mantiveres os olhos fechados, é porque foi a Eloise.
Merhaba Eloise.
Olá, Eloise.
Ona bir şey olmayacak Eloise.
Ele ficará bem, Eloise.
Eloise partiye geç kaldık.
- Tom. Eloise, estamos atrasadas para a festa.
Onu görmem lazım. Eloise'i görmem lazım.
- Por favor, tenho de a ver.
Lütfen, lütfen, lütfen.
Tenho de ver a Eloise. Por favor, por favor...
Eloise ismi ona birden malum olmuş.
O nome Eloise surgiu-lhe quase como num sonho.
Merhaba, merhaba Eloise, Eloise, merhaba, merhaba
" Olá, olá-Eloise, Eloise - olá, olá.
- Eloise'le ilgili bir şeyi anlamalısın.
- Desce daí. - Há uma coisa sobre a Eloise que tens de perceber.
Eloise'le buluşmama neden olan aşk en iyi arkadaşımı öldürmeme de neden olmuştu.
O amor que me aproximou da Eloise é o mesmo que me levou a matar o meu melhor amigo.
Eloise'le karşılaşana kadar bir egom olduğunun farkında bile değildim.
Eu nem sabia que tinha um, até conhecer a Eloise.
Tek istediğim Elois'e ulaşmaktı. Sadece ona ulaşmak. Bunu başardım.
Eu só queria conseguir tocar a Eloise, estabelecer um verdadeiro contacto.