Emindim translate Portuguese
1,143 parallel translation
Phil Connors, Sen olduğuna emindim.
Phil Connors, bem me parecia que eras tu.
Baban, kardeşinin evlilik hayatının güzel yanlarını bilmesini istiyordu. Ama hayır dedim. İyi tavsiye verdiğimden çok emindim.
O teu pai queria que o teu irmão conhecesse a alegria do casamento, mas eu achava que fazia a coisa certa.
Basaracagindan emindim!
Nunca tive dúvidas!
Burada kapı olduğundan emindim.
Tenho quase a certeza de que havia uma porta aqui.
Haru ileri karakoluna yapılan baskınla ilgili hala kabuslar görüyorum, fakat en azından o zaman ne yapmak üzere olduğumdan emindim.
Quantas vidas diferentes acha que ela já levou? Nem sei.
Tutkusunu ve adanmışlığını hatırladım ve kendini kanıtlamaktaki kararlılığını bu adamın intihar etmediğinden emindim.
Recordei sua paixão e dedicação, assim como sua determinação por provar-se a si mesmo. Estava segura de que esse homem não havia se suicidado.
Üzerinde ne kadar düşünürsem düşüneyim cevapların orada olduğundan emindim.
quanto mais pensava nisso, mais pensava que as respostas estariam lá.
O günden sonra aramızdaki ilişkinin değişeceğine emindim.
Estava certo que, mais tarde, as coisas entre nós acabariam por ser diferentes.
Başaracağından emindim.
Sabia que conseguiria.
- Tanrılar adına, ben öldüğünden emindim.
Pelos Deuses, achei que estava morto.
Emindim ki daha çok şey bilirlerdi.
Na certa, saberiam mais.
Onun çok asil olduğuna emindim. Çok zarif duyguları olduğuna, çok kültürlü olduğuna...
Sabia que seria nobre, refinado de sentimentos, tão culto.
- Bizi geri götüreceğinden emindim.
Sempre soube que nos levarias de volta Claro.
Stallonenin mezarına gittim Onun orada olacağından emindim
Fui até à campa do Stallone. Tinha a certeza, que o encontrava lá.
Geri döneceğinden emindim.
Estava certo de que ele voltaria.
Giderken, döneceğini söylemiştim, ve yıllar boyunca bir gün laboratuara geleceğinden o kadar emindim ki.
Quando ele partiu, disse-lhe que voltaria e, estes anos todos, tinha a certeza de que eventualmente ele ia aparecer no laboratório.
Biliyorum, Weinstein'ın ailesi kızgındı, Müfettiş ama bunun boş bir mazeret olduğuna emindim.
Sei que os pais do Weinstein ficaram chateados, inspector... mas achei que era uma desculpa falsa.
Emindim.
Eu tinha a certeza.
Hope olduğundan emindim.
Eu sabia que tinha de ser a Hope.
O soruları yanıtlarken kendimden emindim.
Senti-me bem a responder.
İfade verirken o araba olduğundan emindim.
Estava convencida disso quando o afirmei.
Mesajını aldım, biliyordum, adı gibi emindim bundan.
Eu sabia, sempre suspeitei.
Buna çok emindim.
Estava certo disso.
Kuzey sahillerindeki tüm güzel kızları tanıdığımdan emindim.
Poderia jurar que conhecia todas as beldades aqui da zona.
Senin geçmişte kadınlarına çok cömert olduğunu söyledim ve onun bir şekilde tazmin edileceğinden emindim.
Disse-lhe que sempre foste generoso para com as tuas conquistas, e que ela seria compensada por... o que quer que fosse.
Söyleyeceğinden emindim.
Sabia que o farias.
- Ağır yaralandığından emindim.
Pensei que tinha ficado muito magoada.
Bu güzelliğin boşa gitmeyeceğine emindim.
Não é em vão que é tão bonita.
Bir şeyler saklıyordu, bundan emindim. Ama neler olduğunu anlamama şans vermediler.
Era evidente que ele estava a esconder algo, mas não me deram oportunidade de descobrir o quê.
Tek bildiğim, Kor kılıcı bulmak için yardımımı istediğinde, başaracağımızdan emindim.
Só sei que, quando o Kor me pediu ajuda para encontrar a Espada, soube que ele ia conseguir.
Çalışmalarınızın, olan şeyleri açıklayacağından, emindim.
Estou certa de que as suas experiências irão explicar isso.
Seni öldüreceklerinden emindim, Mulder.
Tinha a certeza que te teriam morto, Mulder.
Oysa ben, birine karşı bir şeyler hissettiğinden emindim.
Acho que você gosta de alguém.
Parçalara ayrılacağınıza o kadar emindim ki.
Eu tinha a certeza de que vocês estavam mortos.
Ama malın tadına baktığım için bundan kesinlikle emindim.
Mas eu estava muito confiante, pois já tinha experimentado a "mercadoria".
Yani... Eğer damaya geri dönebilseydik kazanabileceğimden emindim.
Se voltássemos às Damas, eu ganhava.
Durumu tüm çıplaklığıyla göreceğinizden emindim zaten.
Eu tinha esperanças que você visse esta situação tal como ela é.
O kadar emindim ki.
Eu tinha tanta certeza.
Aynı sahneyi bir yerde gördüğümden emindim.
Sabia que já tinha visto esta mesma cena em outro lugar.
Yanlış gidebilecek her şeye kendimi hazırladığımdan, öylesine emindim ki.
Eu estava muito segura que eu tinha antecipado tudo que poderia possivelmente dar errado.
Çok emindim, Mulder.
Estava tão certa.
Motelin parkında ikinizi arabada beraber gördüğüme emindim.
- O homem que fuma aqueles cigarros, eu tinha a certeza de vos ter visto no teu carro no estacionamento do motel.
Seni çözdüğüme çok... emindim... hiç kendimi çözmeyi merak etmediğim kadar.
Tinha a certeza de que te compreendia que nunca me incomodei a perceber-me a mim mesmo.
Etrafımı çılgın kediler sarmıştı, gidici olduğumdan emindim.
Estava rodeado de gatos raivosos... Pensava que ia morrer.
Bir gün korkacağından emindim.
Eu sabia que não ias ter coragem.
O adinin seni vurduğundan emindim. Yaralı mısın?
Julguei que aquele cretino te tinha morto!
Bir sırrınız olduğuna emindim.
Estava certo do que você tinha um segredo.
Dreverhaven'in şartlarına rağmen kendimden emindim.
Na presença do notário! Apesar da condição do Dreverhaven, sentia-me seguro de mim mesmo.
O puştun bir yolunu bulup dirileceğinden emindim.
Sabia que o desgraçado iria surgir com sensacionalismo.
3. sınıfta, herkes beni deli sandı, ama öğretmenimizin Venüs'ten falan geldiğine emindim.
No 3º ano, todos diziam que eu era louco, mas eu sabia que o professor tinha de ser de Vénus ou coisa parecida.
Bazen bu zorunlu iniş olur ama Ruslar bunu daha önce bir çok kez yaptılar. Bu nedenle her şeyin iyi gideceğinden emindim.
Por vezes a aterragem é dura, mas os russos fazem-no há muitos anos, por isso estava confiante que tudo correria bem.