Enorme translate Portuguese
10,436 parallel translation
Bu istasyonun sonu yok.
O pátio é enorme.
Bir sürü veriden söz etmiyorum bile, tamam mı?
Sem falar na enorme quantidade de dados.
En küçük ayrıntı büyük bir fark yaratır.
O menor detalhe pode fazer uma enorme diferença.
Başlayan silahlı çatışmada bütün her şey yüzüne patladı. Sonuç olarak, evrendeki en değerli elmas koca kafasının yedi buçuk santimetre içine girmiş oldu.
No tiroteio que se seguiu a coisa explodiu na cara dele, com o resultado de que ele agora tem o diamante mais valioso do universo alojado 3 polegadas dentro da sua enorme cabeça.
Kocaman tahta bir koltuk.
Um cadeirão enorme.
Büyük bir hasat yaptık, bu yüzden ucuz işçilik önemliydi...
Como a colheita foi enorme, contratámos mão-de-obra barata.
Sadece üç gün oldu ve bunun büyük bir hata olduğu apaçık ortada.
Só passaram três dias, e já ficou bem claro que foi um erro enorme.
Amerika'nın karşılaştığı en tehlikeli düşman uzun oyun oynayan hainlerin içindeki düşmandır.
O inimigo mais perigoso a que se enfrenta a América é o inimigo que está entre... os traidores que jogam um jogo enorme.
Büyük bir risk bu.
Isso é um risco enorme.
Bu büyük bir şey.
Isto é enorme.
Ve dev pitbulllun senin yerine öldürüyor.
E o seu Pitbull enorme mata por si.
Gelişmekte olan önemli bir Hydra operasyonu var. Sana ihtiyacım olabilir.
Temos uma operação enorme da HYDRA, posso precisar de ti.
F.A.R.M bayağı büyük.
O F.A.R.M. é enorme.
Tabii insanların göğsünde delikler açan dev bir yaratık olabilme ihtimali dışında.
Bem, tirando o facto de poder ser um monstro enorme que abre buracos no peito das pessoas.
Hastalık Kontrol Murphy'i teslim edene büyük bir ödül verecek.
O Centro de Controlo de Doenças oferece uma enorme recompensa pela entrega do Murphy.
Arada büyük fark var.
Há uma enorme diferença, mamã.
Tanrı'nın öfkesi muazzamdır.
Tu sabes, a ira de Deus é enorme.
Carlos demiş ki adamım bu herifin bodrum katında kocaman bir kasası varmış.
E o Carlos disse : " Então, irmão... O tipo tem um cofre enorme na cave.
Sanırım Sleepy Hollow dışında da keşfedecek büyük bir dünya olduğunu ve istersek buradan gidebileceğimizi anlatmaya çalışıyordu.
Acho que ele queria que soubéssemos que existia um mundo enorme fora de Sleepy Hollow para explorar e ir embora se quiséssemos.
Ne trajedi ama.
Que enorme tragédia.
Kükreyen dev tavuk! Tavuk kükremesi!
Uma galinha enorme que ruge!
Büyük bir kükreyen tavuk mu gördüğünü söylemek istiyor?
Rugido de galinha! Ele disse que viu uma galinha enorme que ruge?
Kocaman.
Enorme!
Tam buradaydı ve kocamandı.
Estava aqui! E era enorme!
Şimdi burası "S" şeklinde değil fakat çılgınlar gibi her tarafa "S" işareti çizebilirsin.
Então, não tem o formato de um "S", mas podes perder a cabeça e pintar um S enorme aqui.
Hiccup, bir sorunumuz var, büyük bir sorun.
Hiccup, temos um problema. Um problema enorme.
Devasa, korkutucu ve kızgın.
Enorme, assustador, irritado.
Mars'taki toz zerresini görebiliyorlar ama kimse bu üzerimize gelen devasa kar fırtınasının farkına varmamış mı yani?
Podem ver poeira em Marte, mas ningu � m notou uma enorme nevasca chegando?
Ufak Rick, şimdi söyleyeceklerim beni derinden üzecek.
Esta conversa vai dar-me um desgosto enorme.
Biliyorum, O kolay sadece havaya uçurmak için bir çok olacaktır.
Mas se tudo fosse invisível, não seria uma enorme confusão?
Grodd, kocaman goril.
O Grodd é um gorila enorme.
ikisi farklı şeyler.
Seu burro! Há uma enorme diferença!
Sizinle tanıştığıma kesinlikle mutlu oldum.
É um prazer enorme conhecê-la.
En son ikiniz bana böyle baktığınızda benim külüstürü alıp Fairmont Drive'da gezerken büyük bir meşe ağacına çarpmıştınız.
A última vez que vocês os dois olharam para mim dessa forma, foi quando levaram o meu descapotável para dar uma volta e o desfizeram naquele carvalho enorme na Fairmont Drive.
Çok aptalca bir şey yaptığım için ailem beni sürgün etmek üzere.
Bom, corro o risco de ser exilada da minha família, porque fiz uma estupidez enorme.
Bu büyük bir sorumluluk.
É uma responsabilidade enorme.
Demek tıpkı bana benzeyen o vücut parçalarını yanlış anladım.
Então estou a interpretar mal aquela enorme pilha de partes que se parecem comigo.
Çok büyük potansiyelin var bebeğim.
Tens um potencial enorme, querida.
- Sizinle bizzat tanışmak çok hoştu.
Foi um enorme prazer conhecê-lo em pessoa.
Kilise kanundur ve kanun babamın kiliseye yüklü miktar borcu olduğuna hüküm verdi.
A Igreja é a lei, e a lei decretou que o meu pai lhes devia uma enorme quantia.
- Hamilesin.
Estás enorme.
Benim ve etrafımdaki insanların, yapılan işkencelere üzüldüğüne inanmamızı mı bekliyorsun?
- Não? Querias que eu e todos aqui acreditássemos que este tormento é um enorme fardo na tua alma, mas a verdade é que nem sequer tens alma.
Sosyal medyada pişman olacaklarına dair uzun bir yazı yazmış.
Ele postou um enorme discurso raivoso nas redes sociais a dizer que iam arrepender-se do que fizeram.
Büyük bir kapı vardı.
Tinha uma porta enorme.
Uluslararası pazarda deli para yapıyor. Saygın.
E está a ter enorme sucesso no mercado internacional.
Okuyucuya, piramit biçimli burnu, at nalı biçimindeki ağzı sağ göz kocaman bir et beninin altında kaybolurken çalı gibi kızıl bir kaşın kapattığı o küçücük sol gözü bir kalenin mazgalları gibi sağı solu çentikli o biçimsiz dişleri o dişlerden birinin fil dişi gibi üzerine oturduğu nasırlı dudağı o sivri çeneyi ; her şey bir yana hınzırlık, afallama ve üzüntü karışımı bir ifadesi olan suratıyla aradaki halkın gözlerini kamaştıran yüce yüzü olduğu fikrini vermemeliyiz.
" Não tentaremos dar ao leitor uma ideia daquele nariz tetraédrico, daquela boca de ferradura, daquele pequeno olho esquerdo, ofuscado por uma espessa sobrancelha avermelhada, enquanto o olho direito desapareceu completamente debaixo de uma enorme verruga, daqueles dentes dispersos com brechas aqui e ali, como as ameias de uma fortaleza, daquele lábio espesso, sobre o qual um daqueles dentes se projecta como a presa de um elefante, daquele queixo bifurcado, e, sobretudo, da expressão difundida sobre o todo, aquele misto de malícia, perplexidade e melancolia.
Hastalık Kontrol Merkezi büyük bir birimdir.
O CCD é uma organização enorme.
Tahliye trafiği felç etti.
A evacuação causou um engarrafamento enorme.
Devasaydı.
- Era enorme.
Tamam, biz bu kısmı için bizim karınlarına aşağı almak zorunda olacak.
Na verdade, há uma enorme confusão.
Elimize cidden iyi bir fırsat geçti.
Temos uma oportunidade enorme.