Esse translate Portuguese
109,665 parallel translation
Şu an ihtiyacımız olan çözüm tam olarak bu.
É precisamente esse tipo de solução que precisamos neste momento.
Planı bu.
Esse é o plano dela.
Bu güzel bir örnek.
Esse é um óptimo exemplo!
Ondan sonraki gün de ondan sonraki gün de, ondan sonrakinde de öyle.
E no dia a seguir a esse. E nos dias que se seguiram.
Ben o tarz insanlardan değilim.
Não sou esse tipo de pessoa.
Bu suçun cezası... taşlanarak öldürülmektir.
O castigo por esse crime é morte por apedrejamento.
Bu günah için ceza çekeceğiz.
E por esse pecado seremos castigadas.
Ya bu onu dönüştürürse? O da birini ısırıp zinciri devam ettirirse çok geçmeden en büyük pislik biz oluruz.
E se ele se transformar, morder alguém, esse morder outro e, pouco depois, somos os maiores cretinos que há?
Bu sese bayılıyorum.
Adoro esse som.
Hadi şu sopayı alalım sana.
- Vamos lá comprar-te esse pau.
Az kalsın masum bir adamı öldürecektim ve parayı bağışlamaya değecek bir hayır kurumu bulsam bile vergi indirimi bana olacak.
Ia matando um homem inocente. E mesmo que descubra uma boa causa para esse dinheiro, vou ficar com o desconto no IRS!
- Hoş ürpertinin evini biliyorum tatlım.
- Lá em baixo. - Eu sei onde mora esse formigueiro.
Bu, söyleyeceklerimi duyduktan sonra da bana kızgın olmayacağına emin olmak için.
Vou pedir desculpas e prometer não fazer novamente. E não vê problema com esse modelo?
Kuzey yarım küredeki en iyi dokuz çamur banyosu oteli listesi.
Esse era George Reeves. Arthur Reeves fundou essa empresa.
Asıl soru neden bu kadar uzun sürdü? Benim sorumsa bu kadar acele neden?
Então, porque não dá o cheque de US $ 300.000 para meu cliente, e eu retiro esse processo que ainda não dei entrada?
Hiç kimsenin seninle bunu istememiş olması avukatlarımla ilişkime karışma hakkı vermez.
- Esse é o diploma de Harvard do Sr. Ross. O único problema é que o Sr. Ross nunca foi para Harvard.
Ağır, acımasız, çirkin laflar saydırdı.
- Isso significa deixar Jim Reynolds. - Esse é o ponto.
- Şaka mı bu? - Hayır değil.
Vamos mexer com esse porco no mercado...
O yüzden bana ne yapacağımı söylemeye kalkma.
Harvey nem precisa trazer esse palhaço para a empresa.
Bu kadar ayrıntıya gerek yoktu. Şey, anlatsam çok uzun sürer.
Estou prometendo a você que não vou cobrar por esse caso.
Gerek yoktu, çünkü sen Harvey Specter'sın.
Deixe esse babaca intimidar você e ficará preso ao passado
Böyle bir şey söylersen karşılığını almak için hazır olsan iyi olur, çünkü elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
Vou pegar esse. Guarde o dinheiro, Sr. Ross. Vai precisar dele.
Eğer isteğiniz buysa.
Se for esse o seu desejo.
Yani yürüme mesafesinde yaşayan iri yarı bir İtalyan mı var?
E esse italiano com chicha... está a metros de distância?
Yapma, o dar taytın içindeki tatlı kıçınla muhteşem bir vücudun var.
Cala-te. Esse corpo está espetacular com essas leggings justas e esse rabo.
Tanrım, şu zil sesinden nefret ediyorum.
Odeio esse toque.
- Bu garip bir gülümseme.
Esse sorriso é estranho.
Gözün biraz yerinden oynamış.
Esse olho está um bocado torto.
Aman Tanrım, onu yiyecektim.
Meu Deus. Ia comendo esse tipo.
Ama iki güne teklif artmazsa adamlarıma teklifi kabul etmelerini söyleyeceğim.
Mas, se esse número não subir nos próximos dois dias, vou dizer ao meu pessoal para aceitarem a proposta que está em cima da mesa.
Aynı çocuk bize yanlış yolda olduğumuzu söylüyor. - Haklı da.
E esse miúdo está dizer-nos que o que estamos a fazer está errado.
Senin de o adam olmak istemediğini biliyorum.
E sei que também não queres ser esse homem.
Şartların hoşuma gitmese de, benimle eşitin gibi konuştun ve bana saygıyla davrandın ve ben böyle biriyle iş yapmak istiyorum.
- Embora não gostasse das condições, falou comigo de igual para igual e tratou-me com respeito. E é com esse tipo de pessoa que quero fazer negócio.
Senin de böyle olmasını istemediğini biliyorum.
E sei que tu também não queres ser esse homem.
O yüzden şüphelenmemi gerektirecek herhangi bir şey var mı yoksa hepsi benim adiliğim mi direkt sana sormak istedim.
Portanto, decidi perguntar-te se há um motivo para esse aperto, ou se sou um parvalhão por duvidar de ti.
O madde son 30 yılda hiç kullanılmadı.
Esse artigo não é citado há 30 anos.
Yine sen kazandın.
Você fugiu-me com esse.
Luke bu terimin nereden geldiğini söylemişti.
Luke disse-me uma vez de onde tinha vindo esse termo.
Adım bu değil.
Não é esse o meu nome.
İşte ona verdiğim söz bu.
E esse é o meu voto mais sagrado.
Hangi filmmiş bu?
Que raio de filme é esse?
- Her o zaman o bisikletçi gibi olmak istedim.
- Quero ser esse ciclista.
- Bu senin sorunun değil.
- Não é esse o problema.
Kalbi güm güm güm atıyor.
O coração dela bate a esse ritmo.
Kaldır kıçını.
Mexe esse cu.
O riske girmeye hazırım.
Estou disposta a correr esse risco.
Uyku hapı iştahı.
O sedativo tem esse efeito.
Yalakanın önde gideni.
Esse gajo é um cheira-cus.
Oraya erişimi uzakta tutuyorlar.
Querem manter esse acesso afastado.
Böyle bir sevgiyi kollarımda tutabilmek istiyorum.
Quero poder ter esse amor nos meus braços.
- Arkadaş değil misiniz?
Não são amigas? Não esse tipo de amigas.