Essie translate Portuguese
58 parallel translation
- Mutlu Paskalyalar, Essie.
- Feliz Páscoa, Essie. - Oh, Mr.
- Essie, yardım eder misin lütfen?
- Essie, ajuda-me aqui, por favor?
Essie!
Essie!
Essie.
Essie.
Ben Essie, Bayan Hale.
É a Essie, Miss Hale. O Mr.
Essie, demek benden önce geldin buraya?
Bom, Essie, vejo que chegaste antes de mim.
Essie bana gösterilerini anlatıyordu.
A Essie estava a dizer-me como foi o espectáculo deles.
Essie, terliklerimi unutma.
Essie, não te esqueças dos chinelos.
Amin, Essie Mae.
Ámem, Essie Mae.
Essie... gözkapakların ağırlaşıyor... uyuyorsun.
Essie, as tuas pálpebras estão a ficar pesadas de sono.
- Essie onun yanında, onu gözlüyor.
A Essie está a olhar por ela.
Essie,
- Essie! Desculpe, Essie!
Afedersin, Essie! Onu kaçırdın.
- Ela acabou de sair.
Duncan, bu annem Essie.
Duncan, esta é a minha mãe, Essie.
- Essie.
- Essie.
Güzel kokuyor Essie.
Cheira bem, Essie.
Essie, bize Bill'in küçüklüğü hakkında bir şeyler anlatsana.
Essie, o que nos pode dizer do Bill quando ele era pequeno?
- Hayır, çok ciddiyim Essie.
- Estou a falar a sério, Essie.
Essie, arkadaş edindiğin için çok ama çok mutluyum ama buraya taşınmanın asıl sebebini unutma. Bill'e yakın olmak için geldin.
Essie, estou muito feliz por ter feito amigos, mas não se esqueça que a razão pelo qual se mudou, foi para ficar perto do Bill.
Lütfen Essie, lütfen.
Por favor, Essie.
Yaptığın en kötü şey neydi Essie?
Qual foi a pior coisa que já fez, Essie?
Etkilendim açıkçası Essie.
Estou surpreendida, Essie.
Essie, dolapta fazladan mama var.
Essie, há leite de bebé no frigorífico.
Yoksa onu uyutan Essie miydi?
Ou foi a Essie que o sossegou?
Essie.
A Essie...
Essie'ye ihtiyacım var.
Eu preciso da Essie.
Essie almamızı istiyor.
A Essie quer que o tenhamos.
Ben düşmanın değilim Bill, Essie de değil.
Não sou eu o inimigo, Bil, nem a Essie.
Eddie Mannix'in işiyse gecemiş gündüzmüş önemsemez.
Porém, o trabalho de Essie Mannix não quer saber se é de dia ou de noite.
Essie MacGowan.
Essie MacGowan?
Aklıma Essie MacGowan'ın hayatı geliyor.
Recordo-me da vida de Essie MacGowan.
Ama Essie'nin pek alışılmadık bir hevesi vardı.
Mas Essie tinha uma ambição pouco comum.
Ama Essie, Peri Halkı'nın kaypak olduğu konusunda ikaz edilmişti
Mas, como Essie avisara, as fadas podem ser traiçoeiras.
Evin hanımı için Essie'nin hırsız olduğuna inanmak oğlunu ayarttığına inanmaktan daha kolaydı.
Era mais fácil para a senhora da casa acreditar que Essie era uma ladra do que julgá-la capaz de seduzir o filho.
Essie yedi yıllık sürgüne mahkum edildi.
Essie foi condenada a um transporte de sete anos.
Şansı yaver gitti ve Essie kaptanla bir işbirliği kurdu. Ve kimsenin kendisini tanımadığı Londra'ya götürmesi konusunda kaptanı razı etti.
Por sorte, Essie criou laços com o capitão, e contava com ele para chegar a Londres, onde ninguém a conhecia.
Kaptan, rüzgar gibi gidip döneceğine yemin etti. Kimsenin gitmediği hızda okyanusu aşıp Essie'nin ellerini çabucak geri döneceğine.
O capitão jurou aproveitar cada fôlego do vento e regressar para os braços de Essie, mais depressa do que alguém navegara.
Çevresindeki dünya Essie MacGowan'ı hırsız belledi.
O mundo marcara Essie MacGowan como uma ladra.
Essie MacGowan'ın cinayet işlemeye meyli yoktu. Ama hırsızlığı günah olarak görmemeye başlamıştı.
Essie MacGowan não tencionava matar ninguém, mas há muito que deixara de considerar o roubo um pecado.
Sonraki yıllarda Essie çok başarılı bir dükkan hırsızı oldu. Geniş etekleri işlediği pekçok günahı saklıyordu.
Nos anos que se seguiram, Essie tornou-se uma ladra especialista, com saias rodadas capazes de esconder um mundo de pecados.
Essie, Newgate Hapishanesi'ne atıldı. Orada dar ağacıyla yüzleşmesi sadece an meselesiydi.
Essie foi levada para a prisão de Newgate, onde o caminho até à forca era apenas uma questão de tempo.
Mahkeme günü geldiğinde Essie burnuna gelen karnıyla herkesi şoke etti.
Quando chegou a sua vez, Essie revelou que estava grávida.
Bu tarz evlilik dışı durumları inceleyen başhemşireler... Essie'nin gerçekten bebek beklediğini görünce şaşkına dönmüşlerdi.
As matronas que avaliavam esses casos, normalmente falsos, ficaram surpreendidas ao concordar que Essie engravidara realmente.
Deniz Bakiresi, Norfolk Virginia'da karaya ayak bastı. Ve Essie'nin senedi John Richardson isimli bir tütün çiftçisi tarafından satın alındı.
O Sea Maiden desembarcou em Norfolk, na Virgínia, e Essie foi comprada por um plantador de tabaco chamado John Richardson.
Çocuklar Essie'nin sütüyle büyürken masallarını da dinliyorlardı.
Juntamente com o leite que bebiam, os filhos cresciam com histórias de Essie.
Essie ne kadar şaşırdığını ve incindiğini anlattı.
Essie disse-lhe como ficara chocada e magoada.
Essie... John Richardson kendini bir anda diz çökmüş vaziyette senetli hizmetçisine evlilik teklif ederken buldu.
John Richardson deu por si ajoelhado, propondo um fim a esse contrato.
Evlenip elini tutana kadar Essie, Efendi Richardson'ı öpmemişti bile.
Até ao dia do casamento, Essie jamais beijara o senhor Richardson.
Çocuklar, alfabeyi öğrenmek için okula gittiklerinde Essie, çocuklar eve sağ salim dönsünler diye ikisinin de cebine bir tutam tuz ve biraz ekmek koymayı hiç ihmal etmedi.
Quando os filhos iam para a escola aprender a escrever, Essie dava-lhes sal para que levassem num bolso e pão para levarem no outro, para que regressassem em segurança.
Evliliklerinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra Essie bir gece ölüm perisi Banshee'nin iş üstünde olduğuna emindi.
Estavam casados há uma década, quando Essie jurou ter ouvido uma Banshee durante a noite.
Hareket memurunun adı Essie.
A expedidora chama-se Essie.