Esé translate Portuguese
495 parallel translation
Madge gibi bir eşe yapılır mı?
Não sou um homem. Sou o Beddini!
- Haydi ama, bu bir eşe yakışmaz.
- Vamos pequena, Não é muito de esposa.
Rahat ol, Adams.
Relaxe-ese, Adams.
ESE 4.2.1
A versão original a cores que hoje vos apresentámos foi restaurada seguindo o espírito do realizador, tal como este sempre tinha desejado.
Bir eşe ihtiyacı olan dul çiftçi var.
Há um agricultor viúvo que precisa de uma esposa.
Yoksa neden buraya geleyim? Demek istediğim, ona aşık mısınız?
O que querosaber ése está apaixonado por ela.
Neredeyse gerçek bir eşe benzedin.
Até sonha como uma esposa.
Altın bir hediye eşe verilir, Bay Johnson.
Um presente de ouro é para a sua mulher, Sr. Johnson.
Hayır Jessie. Benim bir eşe değil, buradan gitmeye ihtiyacım var.
Não, Jess, não preciso de uma esposa... preciso é de partir.
Bu tam bir eşe yakışan bir laf.
É mesmo de esposa.
Geçici bir eşe ihtiyacım var, on beş yirmi dakikalığına.
Preciso de uma mulher temporariamente, 15 ou 20 minutos.
Yeni bir eşe ihtiyacın olacak.
Vai precisar de um novo par.
Bu ülkenin bugüne kadar gördüğü en büyük iki savaşın ikisi de Almanlara karşı olmuştur.
As duas melhores guerras lutadas por ese país foram contra os alemães.
Bir oğlun var, bir de eşe ihtiyacın var.
Agora que tens um filho, precisas de uma mulher.
Dünyadaki en iyi eşe.
A melhor esposa do mundo.
Sadece eşe dosta ve Frankfurter'e söyledim.
Só o disse à família, amigos e a Frankfurter.
- Sağol, herşey eşe bağlı.
- Obrigado, depende do parceiro.
Olan işler de torpille eşe dosta veriliyor.
E o que há vai para amigos e familiares?
Eşe ihtiyacın var.
Vai precisar de uma parceira.
Kim bunlar?
- Quém é ése?
4. lükten 6. lığa kadar düştüler. Sadece 5 tur kaldı.
Devido a ese substitução... baixou da terceira à sexta posição e só ficam 15 voltas.
Çok oyalanıyorsun, ése.
Estás a ficar preguiçoso, ése.
Çok şanslı bir adamım, senin gibi bir eşe ve böyle çocuklara sahip olmak bir kral olmak gibi birşey.
Sou um homem de sorte. Com a mulher e os filhos que tenho, qualquer homem é rei.
Ama şu an bir eşe ihtiyacım yok.
Mas não preciso de uma esposa agora.
O bir eşe nasıl hizmet edeceğini bilir.
Valentino não é como um marido. Mas sabe ser um bom marido.
Eşe ihtiyaç duyarsam, bir tane satın alacağım!
Quando quiser uma esposa, compro uma!
Güzel, genç ve seksi bir eşe sahip olmanın ne anlamı kalır, Siz böyle göründükten sonra?
Quero-o fora daqui, quero-te na cozinha e quero o meu jantar agora.
Malcolm X. ESE 4.2.1
Malcolm X
Bir politikacının eşe ihtiyacı vardır, ve malesef başkalarına da.
Um político precisa de uma mulher e de outras pessoas, infelizmente.
Erkeklere bir eşe ihtiyacın yok diyorlar.
" Não precisas da tua mulher.
İgor adında bir eşe sahip olmak mı?
Ter uma mulher chamada Igor?
Benim hakkımda mı konuşuyorsun, ese, ha?
Estas a falar sobre mim?
- Tamam, ese.
- Na boa.
Sen öldün, ese! Puto!
Estas morto!
Sen geberdin, ese!
Estas mesmo morto!
Şansın öldü, ese.
Es uma gaja.
- Bir eşe ve bir kıza.
Mulher. Uma filha.
İyi bir işe ve harika bir eşe sahibim.
Tenho um bom trabalho e um marido maravilhoso.
Senin bir eşe, kızının da bir anneye ihtiyacı var.
Você precisa se casar novamente e ela precisa de uma mãe.
- Hey, şu s.ktiğiminin "3 P" sine bak, ese.
Ei, Vê-me só estes merdosos "3 P".
- Boklar hakkında değil, ese. - Onlar bok, ese.
Eles não têm merdas, Eles são é merda.
- Çünkü bana yardım ettin, ese. Birlikte yaptık, carnalito.
Porque ajudaste-me, Fizemos juntos, Carnalito.
- Chale, ese, buraya süzülemezsin.
Chale, não podes fugir da gente.
Oy, e, El Gallo Negro oldukça alçak görünüyor, ese.
Oi, o galo negro parece bastante mau.
Nasıl gidiyor, ese?
Que se passa?
Bırak sana ne yapacağını söylesin, eh? Sadece söylüyorum, ese.
deixa-o dizer a ti o que fazer, eh.
Sadece numaranın okunmasını bekle, ese.
Espera só até seres chamado à acção.
- Sakin ol, ese!
Relaxa.
- Kapa şu s.ktiğiminin çeneni, ese.
Cala essa boca.
Aptal olma, ese.
Ei...
- Ortalığa s.çma, ese!
Não te ponhas com merdas.