Expresso translate Portuguese
904 parallel translation
Ve bir de ekspreso.
e um café expresso.
Artik disim, içime uyuyor.
Agora, expresso exatamente o que sinto.
The Western and Atlantic Ekspres 1861 ilkbaharında Marietta, Ga.'ya hızla ulaşabiliyordu.
O expresso Western e Atlantic à chegada a Marietta, Georgia, na primavera de 1861.
Birkaç gün önce İskoç mühendis ve kas gücünün..
Quando fiz a viagem a Escócia, no Expresso, há uns dias atrás...
Paris Ekspresi'yle aktarma yapmak istiyorlar. - Buyurun. - Teşekkür ederim.
Despache-os, inspector, querem apanhar o expresso para Paris.
- Vapur treni. Tabii.
Não, é o expresso.
Ekspresin geçişini izlemek istedim sadece.
Só queria ver o expresso a passar.
- Ekspres geçerken oldu.
Foi quando o expresso passou.
- Vapur treni.
É o Expresso.
- Lyon Ekspresi 6'da geliyor.
- Às seis, no expresso de Lião.
Sırt Ekspres, uyku şehrine vardı.
O comboio expresso para Vale de Lençóis.
- Nakliye sandığı ne oldu?
O que aconteceu com o cofre do expresso?
Şimdi şu nakliye şirketinin ofisine girelim Şerif.
Agora vamos entrar no escritório da conpanhia expresso, xerife.
Evet, Nakliye Şirketi bundan minnet duyacak.
Sim, a companhia expresso vai ficar muito agradecida.
Her ikinize de büyük hayranlığımı ifade ederken bütün dinleyicilerimiz adına konuştuğumu biliyorum.
Sei que estou a falar em nome de todos os meus ouvintes quando expresso a minha grande admiração pelos dois.
TRENDEKİ YABANCILAR
O Desconhecido do Norte-Expresso
Travers ve Albay von Richter aynı akşam İstanbul'a vardılar ve Anadolu Ekspresi'ne bindiler.
Travers e o Coronel von Richter chegaram a Istambul na mesma tarde, e ambarcaram no Expresso de Anatólia.
İstanbul Ekspresi'nde iki birinci sınıf kompartman, farklı vagonlar.
Duas cabines em primeira, carruagens separadas, no Expresso de Istambul.
Expres!
Expresso!
Ekspres trene binelim.
Apanhamos o expresso.
Gece trenine ne dersin?
Que tal o expresso da noite?
Posta arabasını kim çalmış?
Quem roubou o vagão expresso?
Silver açık ofisi alıkoyuldu.
O escritório do Expresso de Silver foi assaltado.
Silver'daki açık ofiste öldürülen onun karısıydı.
Foi a mulher dele que foi morta... naquele escritório do expresso em Silver.
Ofisin arkasındaki alet kulübesinden aldım sandığı.
Recolhi a caixa no barracão das ferramentas, atrás do escritório do Expresso.
Amerikan kahvesi yapamam. Expresso makinesi var mı?
Mas não café americano.
Sharon Falconer Ekspresi'nde, doğrudan en tepeye!
Vamos até ao topo no Expresso da irmã Sharon.
Bu, ekspres asansör, hanımefendi.
Este é um elevador expresso, Senhora, para o nono andar.
Bir alış-veriş mağazasında, dokuzuncu kata ekspres asansör... Bayan Marsha White'ı en olağan, alelade, sıradan bir işi için taşıyor.
Um elevador expresso para o nono andar, duma loja de variedades, transportando a menina Marsha White para uma prosaica e comum viagem para cima.
Hesaplarıma göre Brackhampton'a giden beş ekspresi trenimi buralarda geçti.
O expresso das 17 horas para Brackhampton ultrapassou o meu algures aqui,
9 : 43 treni!
O expresso das 9.43!
Ama onları bir arada gördüğünde... onu ve sevgilisini... 9 : 43 treni.
Mas quando os viu juntos, aos dois, ela e seu amante... O expresso das 9.43..
Ben ekspres vagonda olacağım.
Vou para o vagão expresso.
Ekspres treni bekletecekler.
Vão atrasar o Expresso.
Özgür insanların özgür iradelerini özgürce ifade etmelerine şahit olmak çok öğreticiydi.
Foi inspirador testemunhar o livre arbítrio, expresso de forma tão intrépida.
'7 : 55 treni peron 13'den kalkıyor. 'Rugby, Leicester, Nottingham ve Sheffield'da duracaktır.'
'O Expresso das 7 : 55 está a partir da linha 13''fará paragens em Rugby, Leicester, Nottingham e Sheffield.'
'... peron 14'den kalkıyor 'Prag, Budapeşte ve Belgrada giden'kıtalararası ekspres'e bağlanacaktır.'
'... o comboio que parte da plataforma 14...''... fará ligação com o expresso transcontinental para...''...
Eşimin ebeveynleri Bayan ve Bay Expresso evlerinde sürpriz bir parti verirler.
Uma festa surpresa em casa do Sr. e Sra. Expresso, cuja filha é minha esposa.
Önce katır treni ile Yokohama'ya geldim... sonra gemi ile Vladivostok'a... ve Trans-Sibirya Ekspresini yakaladım.
Primeiro vim num comboio de gado até Yokohama e de barco até Vladivostok, - para apanhar o Expresso Trans-Siberiano.
Bazen o eski ekspresin, o eski raylardan atlayıp, tam buraya, çimlerden geçerek, tam bana doğru gelmesini ve beni bilinmeyen yerlere götürmesini istiyorum.
Às vezes, gostava que aquele expresso saltasse dos carris, que viesse até aqui, pela erva, através de mim, e me levasse para paragens desconhecidas.
Union Pacific Treni'ni soymak için hazırlanıyoruz, Butch.
Preparamo-nos para assaltar o Expresso da Union Pacific, Butch. É tudo.
Evet, treni soyabiliriz, ama bu turda olmaz, dönüş turunda soyacağız.
Se calhar vamos atacar o Expresso, e se o fizermos, não vai ser à ida. Vai ser na próxima - à volta.
Tren, Butch.
O Expresso, Butch.
Şu tren meselesi nedir?
Ei, o que é isso do Expresso?
Bunu daha önce yapan olmadı.
Ninguém fez isso antes ao Expresso.
Duymuşsunuzdur, Duvardaki Delik Çetesi, bu kasabanın yakınında bir tren soydular, bu yüzden onların peşine düşmek bizim sorumluluğumuz oldu.
A Quadrilha da Gruta, suponho que já sabem, assaltou o Expresso fora da cidade, o que nos torna responsáveis pela sua perseguição.
Onu tren için almaya mı geldin?
Vieste buscá-lo para assaltarem o Expresso?
Eğer onu hâlâ istesen yarın, inan benim olacaksın.
" Amanhã, serás minha, Se for esse o teu desejo expresso...
Eğer, hâlâ onu istiyorsan yarın, sen, benim olacaksın.
" Amanhã, serás minha, Se for esse o teu desejo expresso.
Ona baktığında yüzünden okunuyor.
Está expresso na sua cara quando você olha para ele.
Ekspres olan bu.
Este é o expresso.