Fail translate Portuguese
280 parallel translation
Ancak, hiç kuşku yok ki... ... fail dışarıdan girmiş ve sucu isledikten... ... hemen sonra olay yerini terk etmiş.
Mas, não há nenhuma dúvida... de que o assassino veio de fora... e de que fugiu em seguida.
"Asla"
"I never fail"
- Benim meslekte, onlara fail deriz.
- Para mim, säo sujeitos.
Bill Fail'in Chevelle'inin arkasına kustuğun zamanlar hariç.
Excepto quando vomitas no Chevelle do Bill Fails.
Ve fail, acımasız komplosunun son aşamasını hazır hale getirdi.
O assassino prepara-se para dar o passo final no seu plano implacável.
Kurbanı örttük, ama fail kendi pislik kalıntılarının üstünü örtmüş zaten.
Tapámos a vítima mas, foi o assassino que tapou a matéria fecal.
Fail tembelleşiyor olabilir... faaliyetleri yeniliklerini kaybettikçe, ilgisizleşmeye başlıyor olabilir.
O suspeito pode estar a ficar preguiçoso, a ficar descuidado pois estas actividades já não são novidade.
"Fail, iki gözkapağı kırptı."
"O autor do crime mexeu dois conjuntos de pálpebras."
Tam da aradığım ergen fail.
A delinquente juvenil que procurava.
Öldürmenin fail için yeni olduğunu düşünüyorum. Sanırım masumiyetini kaybetmiş.
Acho que a matar é novo para ele.
Fail kurbanın bağırsaklarını çıkarmış hepsini söküp çıkarmış ve organlarını toprak çömleklere yerleştirmiş.
O assassino esventrou a vítima, tirou-lhe os órgãos e guardou-os em potes de barro.
- Fail bize birşey söylüyor.
- O autor está a dizer-nos algo.
Fail, eskiyi seviyor.
O criminoso gosta de coisas antigas.
Fail hala içeride olabilir!
O criminoso pode ainda estar lá!
Bu fail, uzun zamandır ortalıkta.
Este criminoso tem largos anos de experiência.
Fail de o ara oradaydı.
O criminoso estava lá ao mesmo tempo.
Adam tanık, fail değil.
É uma testemunha.
İddialar, ceset bulunmadan bütün bölgeyi temizleyen bir fail üzerinde yoğunlaştı.
As apostas eram num executante que saiu do condado antes que o corpo fosse encontrado.
Fail Safe ve Seven Days in May gibi filmler çok natüralist ve abartılı filmler.
... filmes como Missão Suicida e Sete Dias em Maio eram filmes muito naturalistas e empolados.
Ortağı gölgelerde saklandığı için tek bir fail var zannettik.
Pensámos que havia só um criminoso porque o cúmplice vivia na sombra.
Fail, Brooklyn Narkotik'ten Komiser Frank Foster.
O agressor é o sargento Frank Foster, Narcóticos de Brooklyn.
- Fail de cinayet silahıyla gider.
- E o assassino levou-a.
Fail arabanın dışındaymış Markum ona kapıyla vurmuş, fail bir el ateş etmiş onu omzundan, belki de bisepsten vurmuş.
O perpetrador estava do lado de fora... a miúda dá-lhe com a porta, o atacante dispara... acerta-lhe no ombro, talvez no bícepes.
Fail yangın merdiveninden iniyor ve aşağı atlıyor.
O suspeito desce pela escada de incêndio e salta para aqui.
Fail ile karşılaşıyor.
Confronta o suspeito.
Fail bir dönme hareketi yapıyor... - Garsonun elindeki telefona vuruyor.
Este faz um movimento giratório, e acerta no telemóvel das mãos do empregado.
Hakikisi Massachusetts, Fail River'da sergileniyor.
Porque o machado verdadeiro não está em nenhuma colecção privada.
Böylece Fail diğer cinayetleri sorumlu değil, bekleyin, bu bir,
Espera. Então, não é ele o responsável pelos outros assassinatos, mas, sim,
Bu da Chaney'yi fail için iyi bir aday yapar.
Faz do Chaney uma boa aposta para o atirador.
Belki fail tipik bir yatırımcı değildir.
Então, se calhar o assassino não é um típico investidor.
Belki fail bir hatıra bırakmıştır.
Talvez o assassino tenha deixado uma lembrança.
Evet, fail onların sonsuza dek gömülü kalacağını düşündü ama şimdi bir otopark yapılıyor.
Sim, o assassino imaginou que eles ficariam enterrados para sempre, e agora a Câmara quer um parque de estacionamento.
Yargıç, jüri ve fail aynı ailenin barbekü partisinde buluşuyorlarsa ne derler bilirsin.
Sabe como se chama quando o juiz, o júri e o réu vão juntos ao mesmo churrasco de família?
Beyne hasar verirsen felç durumu yaratırsın, fail reflekslerini kullanamaz. Tek atışın var. Fünye patlatamaz.
Com um tiro, atingem o tronco cerebral, provocam a paralisia e neutralizam o indivíduo, que não poderá accionar o detonador.
Ayrıca John Curtis'in ağabeyi Conners'ın, Pearl Köprüsü'nde vurduğu fail.
É também irmão de John Curtis, o bandido que Conners baleou na Rua Pearl.
Bir fail teşshis edildi ve bir itirafname imzalandı! - Hallelujah!
Foi identificado um perpetrador e foi assinada uma confissão!
- Bana sorarsanız, fail o dosyaların içerisinde. Dahası, araştırmanın çapını başka türlü nasıl daraltırız ki?
Na minha opinião, o culpado está nesses ficheiros.
Fail, kurbanın yaşam gücünü emiyor.
O criminoso está a extrair a força vital da sua vítima.
Bu detektifin görüşüne göre fail yoldan çıkmıştır ve Red Stevens'ın... vasiyetinde yer alan 12 armağanı tamamlamak için gereken yeteneğe sahip değildir.
Atravessar fora da passadeira. É opinião deste investigador que o sujeito reprove, não sendo capaz de cumprir, os doze Dons, descritos no testamento de Reed Stevens.
Kocalar, karılarına zar zor bakıyor... Karıları da onların arkasından... fail-i meçhul insanlarla otel odalarında... Sırf onları ihmal etmek için çocuk doğuruyorlar.
Esposos que só podem ver suas esposas, esposas aprontando em quartos de motel com perfeitos estranhos... pessoas que tem filhos só pra descuidarem-se.
Baş fail :
Principal culpado :
, Çim beni kaldırın kalıp, başarısız,
Oh, lift me from the grass I fail, I die,
Fail Out Boy'dan Pete.
- Pete dos Fall Out Boy.
Fail bunu, parmağıyla yazmış.
Então o criminoso escreveu isto com o dedo.
Belki de fail yoluna devam ederse tanığın onu ihbar edeceğini düşündü.
Alguém viu o acidente, estava a observá-lo... O "criminoso" deve ter pensado que se fugisse, a testemunha iria denunciá-lo.
McGee'nin dişleri bir yana, ölü olmaması gereken ölü bir adam masum olmayan, masum bir adam ve bu iş başladığından beri bizden bir adım önde olan bir fail yüzünden değerini yitirecek ipuçları var.
Além dos dentes do McGee, temos um morto que não devia estar, um homem inocente que não é realmente inocente e um rasto que vai ficar frio porque o criminoso manejou tudo para estar um passo à frente desde o inicio.
- Fidye istenilen tipik kaçırma vakalarında fail orta yaşlı ve ona yakışmayan bir işte çalışan biridir.
O perfil típico do raptor é meia-idade, emprego abaixo das suas aptidões...
Ben de ahırları incelemeye giderim, bakalım fail ardında ipucu bırakmış mı?
Vou ver nas cavalariças. Ver se o criminoso deixou alguma pista.
- "Fail" mi dedi bu? Evet.
- Disseste "criminoso"?
Fail, avın eline düşeceğinden emin.
E ele acha que não sentirão a falta dela.
FAİL TARAFINDAN ÖLDÜRÜLDÜ
MORTO PELO CRIMINOSO