English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ F ] / Fangtasia

Fangtasia translate Portuguese

50 parallel translation
Fangtasia.
O Fangtasia.
Fangtasia mı?
Fangtasia?
Büyükannene bu gece, sana Fangtasia'da başına bir şey gelmeyeceğine dair söz verdim.
Eu prometi à tua avó que nenhum mal te aconteceria esta noite, no Fangtasia.
Fantasia diye bir yer.
Chama-se "Fangtasia".
Fangtasia'yı kastetmemiştim.
Mas não para vir ao Fangtasia.
Fangtasia'da.
No Fangtasia.
Fangtasia'ya sana yardım etmeye geldi.
Ela foi ao Fangtasia para te ajudar.
Bu kartları göstererek Fangtasia'ya girerseniz ilk seferiniz benden.
Mostrem simplesmente este cartão à entrada, quando forem ao Fangtasia, e a primeira rodada é por minha conta.
Fangtasia'yla karşılaştırırsak burası felâket!
Comparado ao Fangtasia, isto enjoa.
Onu eyaletin bir ucuna götürmek ile bir geceliğine Fangtasia'ya götürmek arasında dağlar kadar fark var.
- Sair do Estado com ela é bem diferente de ter uma sessão no Fangtasia.
Bu sıcak yaz günü seni Fangtasia'ya getiren nedir?
Então, o que te traz ao Fangtasia nesta agradável noite de Verão?
Sizi Fangtasia'ya hangi rüzgar attı sorabilir miyim?
Posso perguntar o que os traz ao Fangtasia?
Fangtasia.
Fangtasia.
Louisiana'da Fangtasia diye bir yer duyanınız var mı?
Já ouviram falar num sítio chamado Fangtasia, no Louisiana?
Jackson'a giderken de Fangtasia'ya uğrarırız.
Passamos no Fangtasia, a caminho de Jackson.
- Fangtasia'da yapacak işin yok muydu?
- Não tens nada para fazer no Fangtasia? - Não me parece.
Fangtasia'nın kapısı tabii ki herkese açıktır.
Sim, é claro que o Fangtasia é para todos.
Fangtasia'da insanların yeri tabağımızda değil, başımızın üstündedir.
Estamos sempre mais que felizes por servir humanos aqui no Fangtasia. E não me refiro ao jantar.
Fangtasia'da yaptım.
Foi no Fangtasia.
İyi akşamlar, Fangtasia, Kuzey Louisiana'ın en fantastik kulübü.
Boa noite, Fangtasia, a discoteca mais fangtástica do norte da Louisiana.
Fangtasia'ya gittim, ve o gece tanıştığım bir adamı emdim.
Voltei ao Fangtasia, e alimentei-me de um gajo que conheci lá ontem à noite.
Fangtasia'ya git işte aşağılık.
Ir ao Fangtasia.
Lafayette'in Fangtasia'ya gitmesine izin vermeyeceğine söz ver.
Promete-me que não o deixas ir ao Fangtasia.
Böylece Lafayette tekrar Fangtasia'nın bodrumundaki mahzene tıkılmaz, ölü olarak.
Para que o Lafayette não acabe morto naquele calabouço na cave do Fangtasia? Mais uma vez?
Evet, tabii ki barmenlik yapmanı istiyorum. Fangtasia artık benim.
Sim, quero que vás para o balcão!
Eleman eksiğim var. Bir işe yara.
O Fangtasia agora é meu e temos falta de pessoal, portanto... faz-te útil.
Fangtasia'da işlerine ters gitmesine neden olursan seni gümüşe sarıp gelecek bin yıl boyunca tabutta çürümeye bırakırım.
Mas se fizeres alguma coisa para arruinar o Fangtasia, encho-te de prata, e enfio-te num caixão, para apodreceres até ao próximo milénio.
Ben Jess'le yatmamış olsaydım o çocuk makyaj yapıp Fangtasia'ya gitmezdi ya da nefret gruplarına falan katılmazdı.
O Hoyt não estaria a usar maquilhagem no Fangtasia ou a juntar-se a um grupo de ódio, se eu não tivesse... tivesse dormido com a Jess.
Birincisi Fangtasia'da insanlardan beslenmek yasaktır.
Regra número um. Ninguém se alimenta de humanos no Fangtasia.
Dölünü Fangtasia'ya geri götür. Bizi orada bekleyin.
Leva a tua primogénita para o Fangtasia e espera lá por nós.
Fangtasia'yı temelli terk etmeden nostaljik bulabileceğin her şeyi toplamanı istiyorum.
Quero que embalem qualquer coisa que as faça sentir nostálgicas antes de deixarmos o Fangtasia para sempre.
Yalnızca bir tane Fangtasia var, Willa.
Há apenas um Fangtasia, Willa.
Fangtasia'ya gelmenden mi bahsediyorsun?
Estás a falar da tua visita no Fangtasia?
İkincisi, Fangtasia adında bir barım var. İnsanlar sikişmeye geliyor.
Em segundo lugar, sou proprietária de um bar, o Fangtasia, um local onde os humanos procuram um escape.
Bu gece, Henry beni ilk defa Fangtasia'ya götürdü.
" Hoje, o Henry levou-me ao Fangtasia pela primeira vez.
Fangtasia.
- Fangtasia.
Beni ilk kez Fangtasia'ya götürdüğünde arabada giderken bana "vampir yemi" dedin.
Quando me levaste ao Fangtasia, no carro, a caminho de lá, chamaste-me isco de vampiro.
- Sanırım bir bardaydım. - Fangtasia.
- Acho que era um bar!
- Fangtasia. - Bingo.
- Fangtasia.
Siktiğimin Fangtasia'sı.
- Em cheio.
- Fangtasia'ya gidiyorum. - Hadi oradan!
- Vou ao Fangtasia.
Arkadaşlarım Fangtasia'da esir tutuluyorlar ve onları kurtarmak için bu gece epey yardıma ihtiyacım olacak.
As minhas amigas estão presas no Fangtasia, e vou precisar de muita ajuda para as salvar hoje à noite.
Ulaşabildiğim bütün vampirleri çağıracağım, Sookie. Ama şunu anlaman gerekiyor, bu gece Fangtasia'ya hücum ettiğimizde sayıca epey dezavantajlı olacağız.
Estou a chamar o máximo de vampiros que posso, Sookie, mas tens de perceber, quando atacarmos o Fangtasia hoje à noite, estaremos em grande desvantagem numérica.
Çünkü güneş Fangtasia'ya doğduğunda zaten içleri bomboş kalmış olacak.
Porque quando o sol se levanta no Fangtasia, vão estar vazias de qualquer maneira.
Fikrin, Fangtasia...
Essa tua ideia, o Fangtasia...
... o yüzden geçen akşam Fangtasia'ya gitmeden önce onu besledim.
Eu alimentei-o antes de irmos ao Fangtasia na outra noite.
Bu gece Fangtasia'ya gelmeden önce rüyamda Sookie'nin bir bebeği uyutmaya çalıştığını gördüm.
Antes de ir ao Fangtasia hoje, sonhei que a Sookie estava a embalar um bebé para dormir.
Fangtasia'ya giderken açıklayacağım ama şu an Bill'i uyandırmak zorundayız böylece güneş battığı saniye gidebiliriz.
Explico-te a caminho do Fangtasia, mas temos de acordar o Bill para podermos sair quando anoitecer.
Peki ya diğerleri?
- O raio do Fangtasia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]