Fare translate Portuguese
3,869 parallel translation
Fare de olabilir.
- Ou um rato.
Şehirde insan sayısının 10 katı kadar fare olduğunu biliyor muydun?
Sabia que há 10 ratos para cada nova-iorquino?
Seni aşağılık fare.
Seu traidor.
- Fare mi?
- Um rato?
Belki bir yada iki fare var.
Talvez hajam ratos.
- Birkaç fare tuzağı satın alıp, bunu düzeltirim.
Não te preocupes. Vou comprar umas ratoeiras e colocá-las por aí.
Bunlar fare değil.
Rato, o caraças.
"Niyetim minnettar ve korkmuş bir fare gibi cırlamak değil, kükremektir..."
"SOU IMPELIDO A NÃO RANGIR" "COMO UM RATO AGRADECIDO E ASSUSTADO," "MAS A RUGIR..."
Aynı fare.
Como um rato.
O fare suratlı, iğrenç, gürültücü küçük yaratığı sen alıyorsun.
Você vai ficar com o cão nojento e com cara de rato!
Fare olduğunu kim söyledi?
- Quem lhe disse que havia ratos?
Bilim adamlarının fare takıntısı nedir böyle?
O que se passa entre os cientistas e os ratos?
Küflenmişler, yosun tutmuşlar barakadaki fare ve sıçanlar kemirmiş.
Está cheia mofo e de bolor. Há ratos e ratazanas a comer tudo naquele barracão.
Burada kapana kısılmış bir fare gibi hissediyorum kendimi.
Sinto-me como um rato numa ratoeira.
Fare kavramını anlamıyorlardı. Bu insanlarla tartıştığımı hatırlıyorum. İnsanlar bana fareyi üretmemiz beş yıl sürer ve tanesi 300 dolara mal olur diye bağırıyorlardı.
De facto, lembro-me de discutir com eles, de ter pessoas a gritarem-me que levaríamos cinco anos a criar um rato e que isso nos custaria 300 dólares.
E-posta göndermeye çalışıyorum ama fare tutukluk yapıyor.
Estou a tentar enviar um e-mail e o rato não mexe.
Bir ovanın ortasında merdivenlerden inerken aniden siyah bir fare çıktı karşıma.
Estava no meio de um prado, a descer umas escadas e, de repente, apareceu um rato negro.
Benim ülkemde rüyanda siyah fare görürsen başına kötü bir şey geleceğine işarettir.
No meu país, quando alguém sonha com um rato negro, quer dizer que algo mau vai acontecer.
Siyah fare...
O rato negro.
Fare!
Um rato!
- Siyah fare gördüm ben.
Vi um rato negro.
Fare kapanlarını kontrol ediyordum ama sonra bir patlama sesi duydum.
Estava a verificar as armadilhas e ouvi um estrondo.
Sadece iğrenç bir fare.
Apenas um rato nojento.
Eminim, hepsi de sana fare bitiyle kaplı evlerine buyur edecek kadar cömert davranmıştır.
Sei que o deixaram sentar-se nos seus móveis, que estavam infestados com piolhos de rato.
Bu fare yiyor.
Este aqui come ratos.
Her zaman küçük fare üzerine oyna.
Aposta sempre no pequeno rato-do-egipto.
Yolun kenarında sudan çıkmış fare gibiydi.
Vi-o encostado na estrada, como um rato a afogar.
Broadway doğusunda Pike'ın orada bir fare deliğinde.
É um ninho de ratos da East Broadway e Pike. Ninguém se importa.
Ve bir dahaki sefer, birkaç fare satın al.
E para a próxima compra o raio de uns aperitivos.
O köpekler fare kokusu almis olmasa bana aramayi durdur demezlerdi.
Estás a brincar comigo? Eles não me mandavam segurar os cães a não ser que os cães cheirassem uma ratazana.
Ya ortada fare falan yoksa?
E se... não houver ratazana?
Her zaman kedi ile fare gibi olmuşuzdur. Sadece federallerle değil, kendilerine'Cumhuriyetin Melekleri'diyen Backtrace Security gibi gruplarlada. Ki bazıları Anonymous'a karşı, kişisel nedenler kin besleyen dengesiz insanlardır.
Sempre houve aquela dinâmica de gato e rato, não só em relação aos federais, mas também no caso dos grupos, que tinham assumido como guardiões da república, como o "Backtrace security", que pode ser um grupo de pessoas malucas.
Anne... fare gördüm... gerçekten büyük bir fare... ve şu tarafa gitti!
Mãe... vi um rato... um rato muito grande... E ele foi naquela direcção!
Cheeky Cheek bana fare getirmiş.
O Bochechas trouxe-me um rato!
Sıçan, fare, sinek hamam böceği, karınca, pire arayın.
Procurem... ratazanas, ratos, moscas, baratas, térmitas, pulgas!
Lütfen, Fındıkkıran'ınız olmama ve Fare Kral'la olan savaşınıza katılmama izin verin.
Por favor, permita-me ser seu Quebra-Nozes e participar da batalha contra o Rei dos Ratos.
Fare Kral.
O Rei dos Ratos.
Doğru kullanırsan inanılmaz bir ağrı kesicidir ama eğlence için kullanırsan fare zehri ve helyumla karıştırılmış metamfetamin gibidir.
Usado correctamente é um óptimo análgésico. Mas se for usado para propósitos de recreação, é como metanfetamina misturada com veneno de rato e hélio.
Sert çocuk imajını ancak uçan bir fare mi veriyor yoksa?
O quê, porque nada diz "mauzão" como um rato voador...
- Fare. - Evet.
- Vermes.
Fare var!
Ratazana! Ratazana!
Bunlardan bir tanesini gördüyseniz görmediğiniz on fare var demektir.
Por cada um que se vê, há dez que não se vêem.
- Fare.
- O traidor.
Fare zehrinden.
Veneno de ratos.
Montauk'lu o küçük fare aradan çıkalı uzun zaman oldu.
O patife de Montauk já saiu de cena há tempo suficiente.
Fare yok.
Nada de ratos.
Şirke dışına çıktım ve David Kelly Tasarım'ı buldum ve ondan bana 90 gün içinde bir fare tasarlamasını istedim.
E pedi-lhe que me desenhasse um rato.
Kendini kovalattırma seni küçük haki renkli fare.
Não me faças ter que te caçar, pequeno ratoncito marrón.
Birini ayarladım. Jimmy'yi fare zehriyi öldürmesi için biri...
Disse-lhe para misturar veneno de ratos na droga do Jimmy.
Fare denir ona.
Chama-se rato.
- Fare!
- Ratazana!