English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ F ] / Farklısın

Farklısın translate Portuguese

1,775 parallel translation
Siz siyahlar, diğer Amerikalılar'dan farklısınız.
Vocês os negros, são diferentes dos outros Americanos.
Sen tamamen farklısın.
És completamente diferente.
Yani, hem herkesten farklısın, hem de herkesle aynı.
São diferentes e parecidos.
Ama sen, sen Sen çok farklısın.
Mas tu... tu és diferente.
Diğer adamlardan farklısın.
És diferente dos outros homens.
Sen farklısın.
És diferente.
Tamam, peki, o zaman... Tamam, sen bizden biraz daha farklısın.
Isso é... isso é um pouco diferente do resto de nós.
Farklısın.
Estás diferente.
# Sen çok farklısın. #
# You are so rad. #
Manşetlerde bahsedilenden çok farklısın!
Meu, é o tipo das manchetes!
- Farklısın.
Pareces... diferente.
Sen çok mu farklısın?
E... tu achas que és diferente?
Sen, şu ana dek tanıdığım herkesten farklısın.
Nunca conheci ninguém como tu.
Sen daha farklısını bekliyor olabilirsin. Ve sen o kadar...
Pensei que estavas à espera de algo diferente, e tu és tão...
Güç'te, çok farklısınız birbirinizden.
Na Força, muito diferentes são cada um de vós.
Hâlbuki sen ondan tamamıyla farklısın.
Enquanto que tu és completamente diferente.
O çocukla sen, gece ve gündüz kadar farklısınız.
Tu e o rapaz são tão diferentes como o dia da noite.
Elbette sen farklısın!
Claro que és diferente!
Saçının rengi farklı, olmamış!
A cor do cabelo não é essa... Está tudo errado!
Joey, Dominique'le farklı olduğunuzu biliyorum Ama Mtv'de yaptıklarını hatırlatmamaya çalış.
Joey, sei que tu e a Dominique tiveram as vossas divergências, mas tenta não falar da vez em que ela te insultou no TRL.
Eski kemanların daha kısa sapları vardı ve keman sapının açısı da farklıydı ve yeni tarz ortaya çıkınca buraya bir kesik atıldı.
Os violinos antigos tinham um... braço mais curto e o ângulo era diferente. E quando o estilo novo foi introduzido... foi feito um corte aqui.
Peki sen farklı mısın?
Não é diferente?
Benim hedef kitlem tamamen farklı bir sınıf.
Eu concentro-me numa classe totalmente diferente de clientes.
Farklısın.
És diferente.
Eğer onu telkin etmek için zaman ayırmış olsaydın herşey daha farklı olabilirdi.
Se tivesses dado tempo para ela descansar aquela mente problemática as coisas poderiam ter sido diferentes.
Ailemle, dostlarımla, ve dikkat çekecek derecede çekici farklı 7. sınıf arkadaşlarımla. Bir dilek tut ve üfle.
E não há forma melhor de começar do que celebrando o meu aniversário com os meus pais, os meus amigos e a minha diversificada e atraente turma do sétimo ano.
Kimliği ortaya çıkmasın diye cesetleri farklı eyaletlere bırakmış.
E desfez-se dos corpos em estados diferentes para evitar a detecção.
Bu adamı çok geniş bir bakış açısıyla farklı açılardan ele almalısın.
You're gonna get tais uma ampla gama de diferentes perspectivas deste tipo.
Oğullarının zihin yapısı'dâhi'dediğimiz türden farklıymış.
"Porem não havía dinheiro..."
Artık farklısın.
Agora estás diferente.
- Sen şimdi farklısın.
- Eis o que aconteceu.
Farklı bir bakış açısının zararı olmaz.
Uma nova perspectiva, não faz mal.
Sen farklısın.
Tu és diferente.
Sadece dışarısının farklı olmasını istediğimi.
Só queria que as coisas lá fora mudassem.
Öğretmenlik yaptığı her sınıfta, farklı bir şey yapıyor.
Em cada aula que dá, faz algo de diferente.
O bu sınıfta farklı isimde olabilir.
Ela podia estar nesta classe, com um nome diferente.
Ama birinin kafasına sıkıldığını görmek farklı.
Mas ver alguém a levar um tiro na cabeça?
Tıpkı anneler ve kızlarının arasındaki gibi ama daha farklısı. Daha az femineni.
É como o das mães e filhas, mas é diferente, tem menos estrogênio.
Bakın. Pekala. Tamam, belki de son günlerde biraz farklı davranmış olabilirim, tamam mı?
Está bem, se calhar tenho agido de forma um pouco diferente ultimamente.
Onun yaşındayken birileri sana ulaşmak için yardım ve anlayış silahını kullanarak enerjini farklı bir yöne kanalize ettiğini düşünüyor musun?
Cabeça no chão! Fiquem quietos, já! Parados onde estão!
Bu ışıkların her biri, taktığımda farklı bir müzik sesi çıkardı.
Cada uma das 3 luzes emitiu um tom diferente quando as liguei.
Anlamalısın, bizim kültürümüz sizinkinden farklı.
Tem de compreender. A nossa cultura é diferente da sua.
1 yıllık bando öğrencileriyle, hazırlık sınıfı bando öğrencilerinin sınıfları farklıdır.
Estudantes de primeiro ano da banda... Iniciados da banda... São de uma classe diferente.
Öncelikle, nicemlenmiş uzay-zamanın ışık hızında farklı renkler için ufak farklılıklarla kendisini belli etmesini umuyoruz.
Para começar, esperamos que o espaço-tempo quantizado se manifeste como diferenças mínimas na velocidade da luz de cores diferentes.
Laboratuvarın 3 farklı yerinden alınmış Şarbon örneklerine ihtiyacım var.
Preciso de amostras de antrax destes 3 locais diferentes do laboratório.
Herhangi bir halk hizmetini geri çevirmeye alışkın olmadığımdan, şöhretim için ne kadar tehlikeli ya da yeteneklerimle ne kadar orantısız olsa da bu kez farklı bir tavır takınmak yanlış olurdu.
Desacostumado a recusar qualquer serviço público... por muito perigoso que fosse para a minha reputação ou... desproporcional aos meus talentos... neste momento, teria sido inconsistente adoptar uma máxima de conduta diferente.
Hiko haklıymış, bu okul çocuğu gülümsemesine karşı tamamen farklı bir insansın.
O Hiko tinha razão, debaixo desse sorriso, de aparência colegial, és uma pessoa totalmente diferente.
Bu ninja saldırısında hayatta kaldın, ama bu farklı.
Acabas de sobreviver a um ataque ninja. Mas isto é diferente.
Baba, bu insanlar arkadaşlarımız. Sırf farklı bir dini inanışa, farklı bir kültüre sahipler diye ve soyadları Bin Ladin diye onlardan korkmamalısın.
essas pessoas são meus amigos. cultura diferente e o sobrenome Bin Laden.
Bu durum farklı, Merlin. Kimse senin büyü yaptığını bilmiyor tabii senin gibi dikkatsiz birinin, bunu nasıl sır olarak sakladığını da merak etmiyor değilim.
A diferença é que a tua magia ainda é segredo, Merlin, o que não deixa de ser um milagre, sabendo como és descuidado.
Araba kullanıyorsanız bulabildiğiniz en küçük arabayı alın, ve arabanızı hibrid, elektrik veya mevcut yakıtlar dışında yakıt kullanabilen, farklı teknolojiler içerisinden seçin.
Se conduzes, arranja o carro mais pequeno que puderes e considera usar umas das muitas tecnologias de conversão que permitam o teu carro ser híbrido, elétrico ou andar com algo que não seja combustível estabelecido. Cinco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]